Hasankeyf 2018’de su tutacak. Ilısu Baraj projesi artık ekonomik önemini yitirmiş olmasına rağmen, belki de inşasındaki inadın en önemli sebebi yani ‘güvenlik’ için yok edilecek. Dünya Hasankeyf Günü kutlu olsun

Hasankeyf'siz günler geliyor; hissettiniz mi?

SEÇİL TÜRKKAN - secilturkkan@gmail.com

Hasankeyf Antik Kenti tarihi ve kültürel öneminden çok her seferinde karşı karşıya olduğu yıkımla gündem oldu. Ağustos’ta başlayan kurtarma kazılarında önceki gün bulunan 11 bin 500 yıllık 16 iskeleti bir kenara koyun. Eski eserler taşınırken, taşınmayacak olanlar belgeleniyor ve suyun altında ‘dondurulacağı’ iddia edilerek yerinde bırakılıyor. Antik kayalar dinamitle patlatılarak geleceğin “Eski Hasankeyf’inde” gezilmesi için yapılacak limana hafriyat sağlanıyor. Yeni Hasankeyf ismiyle oluşturulan taklit yerleşim biriminin Artuklu mimarisini yansıttığı söyleniyor. Tarihi şimdilik en az 12 bin yıl geriye giden bir antik kent, Zeugma, Allianoi gibi ilmek ilmek parçalanıyor. Hasankeyf’i sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı 1997 Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) su güvenlik sorunu olarak ele alınıyor.

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355407-1.
Fırat Kaplumbağası

Fırat Kaplumbağasını unutun
Ilısu barajı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu yarım yamalak hazırlandığı için 400 km çapta bir alanı etkileyecek barajın sadece yüzde 5’i ekolojik açıdan ortaya çıkarılabildi. Oysa Dicle Vadisi’nde Gökkuzgunlar, Fırat Kaplumbağası, Kızıl Akbaba, Çizgili sırtlan, Alaca Yalıçapkını, Dicle Semenderi, Küçük Kerkenez gibi bu topraklara has hayvanlar yaşıyor.

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355408-1.
Esnaf Ömer Güzel

‘Barajdan önce turizm vardı’
Hasankeyf esnaflarından Güzel Bakkal’ın sahibi Ömer Güzel, turizm potansiyeli hakkında nispeten umutluymuş; UNESCO’nun 10 kriterinden 9’unu karşılayan Hasankeyf, baraj söyleminden önce yılda 400 binin üzerinde turist misafir etmeyi başarmıştır. Bu da Hasankeyf’in turistik potansiyelinin göstergesi. Ama Hasankeyf Kalesinin kapanması, gezi güzergâhlarının kısıtlanmasından dolayı, esnaf kan ağlayacak duruma gelmiş ödemelerini gerçekleştirmede zorlanmıştır.

Ya borç, ya göç dayatması
Yerel kaynaklara göre Hasankeyf halkının yüzde 60’tan fazlası Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan para alıyor. İnsanların Hasankeyf’in tam karşısında kalan Artuklu mimarisi esintili ‘Yeni Hasankeyf’e’ taşındıklarında borçlandırıldıkları evlerin parasını nasıl ödeyeceklerini ise bilmiyor. Yeni Hasankeyf arazisi tarım alanı olmaya da elverişli değil. Olması halinde turizmden geçinen halk için belki yeni bir iş kolu olabilirdi. DSİ’ye (Devlet Su İşleri) göre 698 mesken ve 150 dükkânda hak sahibi belirlendi ve hak ihlali yapılmadı. Oysa pek çok kişi Batman, Diyarbakır gibi kentlere çoktan göçmek zorunda kaldı bile.

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355406-1.
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay

Türkiye UNESCO’ya başvurmadı
1978’de birinci dereci SİT alanı ilan edilen Hasankeyf’in Dünya Mirası Listesine önerilmesi için çalışan ICOMOS (Uluslarası Anıtlar ve Sitler Konseyi) Türkiye Milli Komitesi ekibinden Prof. Dr. Zeynep Ahunbay antik kentin korunmasına yönelik bir çağrıyı 1999’da ICOMOS’un yaptığını hatırlatıyor. Ahunbay, o yıllarda Kültür Bakanlığı müsteşarıyla yaptıkları bir görüşmeyi şöyle anlatıyor; Hasankeyf’in korunması gereken bir evrensel değer olduğunu açıklamak için Kültür Bakanlığı müsteşarını ziyaret ettik. Sayın müsteşar önerimizi dinledi ancak destek vermedi; başvurunun geç kaldığını, barajın yapılacağını söyledi. Böylece Hasankeyf’in Dünya Mirası olması önerimiz Kültür Bakanlığı tarafından kabul görmediğinden başvuru resmen yapılamamıştır.

Prof. Ahunbay eserlerin taşınarak korunmasının mümkün olmadığını söylüyor; Ilısu Barajının bölgenin kalkınmasına önemli katkıları olacağı ileri sürülüyor fakat bu iddia kağıt üzerinde kalmaya mahkum bir sav. Karşılaştırma için Keban, Atatürk Barajı göllerine bakılabilir. Kimse baraj gölünü görmek için yöreye gitmiyor. Bu, eseri bağlamından koparmak.

Hükümetin atadığı başkan tutuklu
Hasankeyf’te temmuz ayında dikkat çekici bir gelişme daha yaşandı. 2004’te Bakanlar Kurulu kararıyla Hasankeyf kurtarma kazıları başkanlığına getirilen Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, kazıların başlamasına birkaç gün kala FETÖ üyeliği suçuyla tutuklandı. Kendisiyle bir söyleşi yapmıştık ama o söyleşi böylece otosansüre yenik düştü. Uluçam’ın yerine Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük kazı başkanı olarak geçti. Bu dosya için konuşmak istediğim, sular altında kalmış bir başka antik şehrin eski kazı başkanı ise zamanında ortaya çıkardığı kent sular altında kalmasın diye eylediği faaliyetleri gerekçesiyle yıllardır cezalandırıldığını, bu yüzden konuşamayacağını belirtti. Ancak belki önümüzdeki dönemde bir kazıda çalışma izni alabileceğini söylüyor. Bu dosyada sansür de otosansür de var anlayacağınız.

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355412-1.

Baştan belli sonuç: Davaya bile red
Hasankeyf Yaşatma Girişimi’nden Avukat Kemal Üner ile olan söyleşimizde umutsuzluk var. Tek başına 16 milyon TL’lik bütçesi ile bile tartışma konusu olabilecek taşıma işlemi için Batman İdare Mahkemesi’ne iptal davası açtıklarını ama mahkemenin DSİ’nin yukarıda bahsi geçen Bilim Kurulu’ndan aldığı referansla davayı reddettiğini anlatıyor. Girişim’in mahkemeden talep ettiği şey ise başta bağımsız bir bilim kurulunun oluşturulmasıydı. Üner mevcut heyet üyelerinden hiçbirinin Hasankeyf’i görmediğini ve kararların masa başında verildiğini düşünüyor. Öte yandan bölge halkında ciddi bir enerji olduğunu ama OHAL’le birlikte bu enerjinin de bastırıldığını anlatıyor.

‘Hasankeyf’e Sadakat’ yeniden
Bölge hakkında çalışırken Doğa Derneği ismine rastlamamak mümkün değil. Bu yüzden kapılarını çaldık. Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç “Hasankeyf’e Sadakat” sloganıyla başlayan proje aşamasını anlatırken ilk iki cümlesinde aslında büyük STK’lerin bölgelerde yaptıkları çalışmalar ile ilgili bir tür özeleştiride bulunduğunu düşünüyorum, şöyle; Sadece Hasankeyf değil pek çok çalışmamızda inisiyatifin artık yöre halkında olması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü HES karşıtı mücadele ve Gezi’den sonra ulusal derneklere olan ihtiyaç şeklinin değiştiğini görüyoruz. Doğa Derneği’ne duyulan ihtiyaç doğa kültürünü yaşatmak yönünde. Hasankeyf ve Dicle nehrine sadakatimiz ve çalışmalarımız da bu doğrultuda, hukuken de sürecek. Önümüzdeki aylarda Hasankeyf’e Sadakat etkinliği planlıyoruz... “Diyelim ki baraj yapıldı” diyebilirsiniz. Mücadelemiz yine bitmeyecek. Tersine, bir daha başlayacak. Barajların yıkılması, Dicle’nin ve tüm dünya nehirlerinin tekrar özgür akması için. Bu günler çok da uzak değil, göreceksiniz.

Hasankeyf’in ilk davası 19 yaşında
Dicle Tuba Kılıç kültürün de korunacağı bir mücadele derken, Türkiye’nin ilk Hasankeyf davasına dönüyoruz. Ilısu Barajı ihalesinin iptali için 1998 yılında henüz fakültede öğrenciyken Avukat Şule Taşkan ile dava açan Avukat Kemal Vuraldoğan’da da umut tükenmiş. Dava bu yıl 19 yaşına girmiş durumda. Bu geçen sürenin adil yargılama yapılmadığının kanıtı olduğunu düşünüyor Avukat. Geçen zaman enerjiyi emmiş, ilgiyi kaybettirmiş. Temyiz aşamasında da kazanamadıkları bu dava, şu an düzeltme aşamasında, Vuraldoğan ekliyor; Batman veya Hasankeyf’te doğmadım, yaşamadım, kişisel bir bağım yok. Türkiye’de hukuki zannettiğimiz bir çok konu sosyolojik, ekonomik, kültürel veya politiktir ve bu sorunları mahkemeler eliyle çözemezsiniz. Hukuken yapılacak bir şey olduğuna inanmıyorum.

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355409-1.

BİMER Mücadelesi
Hukuk demişken, biraz da Türkiye’nin şeffaf kamu politikalarından bahsetmenin yeri. Hasankeyf ile ilgili çalışırken Bakanlıklara da sorular yönelttim, yanıtlarını toplamda 3 ay içinde aldım. Yurttaşa yanıtların 45 gün içinde verilmesi koşulu var ama olsun 19 yıla göre fena bir rakam değil. 30 Mayıs’ta yaptığımız başvuru, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Batman Valiliği’ne yönlendirildi. Kendilerine, Zeynel Bey Türbesi’nden sonra taşınacak diğer eserler, barajla birlikte yok olacak türlerin bilinip bilinmediği ve bu kapsamda alınan önlemler, arkeolojik kazıların aşaması ve ayrılan bütçe, sözde Yeni Hasankeyf ile kamulaştırma sürecinde yaşanan hak ihlalleri, bunlara karşı alınan önlemleri sorduk. Açıkçası tarafımıza tatmin edici ya da yeni bir haber içeren bir bilgi verilmedi.

Hasankeyf’ten taşınacak eserler şimdilik şöyle; Orta Kapı, Artuklu Hamamı, İmam Abdullah Zaviyesi, Kızlar, Koç, Süleyman ve Er-Rızk Camii, Yamaç Külliyesi, Baldeken Türbeler, Taşıma Yolu ve Dicle Geçiş Köprüsü. Bazı ihaleler tamamlandı bazıları ise henüz bitmedi. İhale usullerini ise maalesef bilmiyoruz.

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355410-1.

Kararlar tepeden veriliyor
Hasankeyf’te hükümete yakın yerel kaynakların yönetici pozisyonundaki bir memur da genel olarak bir bilgilendirilmeme sorunu yaşadıklarını söyleyerek, “Biz sadece burada yapılınca haberdar oluyoruz” diyor ve itiraf ediyor bir şeyleri. İsminin açıklanmasını da istemiyor. Ilısu Barajı ve HES İnşaat çalışmaları, Ilısu Konsorsiyumu yani Nurol-Cengiz İnşaat yürütüyor. Barajın su tutma tarihi olarak ise DSİ tarafından 27 Temmuz 2018 gösteriliyor.

Gönüllüler buluşuyor
Dicle Vadisi’nin sular altında bırakılmasına ‘hayır’ demek ve yıkımı durdurmak için bugün dünyanın her bir yanından Hasankeyf Gönüllüleri, saat 13:00’te Hasankeyf’te buluşacak. İkincisi kutlanacak olan Dünya Hasankeyf Günü’nde bu yazıyı az önce ismi geçen esnaf Ömer Güzel’in son eklemesiyle birirmek doğru olacak. Güzel, “Bir yerden bir yere göç ettirilmek, yeni bir düzen, yeni bir hayat kurmak bizleri endişelendiriyor. Uygarlığın doğduğu alanda yaşamış biri olarak buraların su altında bırakılması ve yeni bir hayata başlamaya zorlanmak, zannediyorum ki her insan evladının hissedebileceği bir acı.”

Hissediyor musunuz?

hasankeyf-siz-gunler-geliyor-hissettiniz-mi-355411-1.