Tekerlekli sandalyedeki mahpusa önce bir İŞİD üyesi sonrasında jandarmalarca fiziki şiddet uygulandı. Cezaevlerindeki durum giderek kötüleşiyor. İşkencede büyük artış yaşanıyor, hapishane yönetimleri ve infaz koruma memurlarının keyfi dayatmaları sürüyor. Ancak yaşanan skandallar, devlet kurumlarının nasıl bir zihniyet içinde olduğunu da gösteriyor. Türkiye’de; 15 Temmuz 2016 darbesinin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile toplumun neredeyse her kesimi büyük bir baskı altında yönetilmeye çalışılırken, cezaevilerindeki durum ise giderek kötüleşiyor. Avrupa İnsan hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre özellikle bazı cezaevilerinde mahpusların tutulma koşulları ve disiplin cezası adı altında dayatılan uygulamalar ‘işkence yasağının’ ihlali anlamına geliyor.

2 aylık raporda yok yok
Sadece mahkumlara değil, onları ziyaret eden yakınlarına da çıplak arama uygulaması yaygınlık kazanıyor. Özellikle kadın mahkumlar bu uygulama nedeniyle tedirgin oluyor, mahremiyetlerinin ihlal edildiğini belirtiyorlar. Koğuşlarda orantısız bir şekilde yapılan aramalar baskın havasında geçiyor. Tecritler devam ediyor. Gardiyanlar, provakasyonlara yönelik girişimlerde bulunuyor. Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Şubesi, Hapishane Komisyonu’nun 2018 Ocak ve Şubat aylarını kapsayan raporunda önemli bilgilere yer veriyor.

Çıplak aramanın nedeni ‘Hero’ çıkartmasıymış
Marmara Bölgesi’nde 20’ye yakın hapishanede 150 mahkum ile görüşen komisyon çarpıcı verileri yeni bir raporla yayınladı. Buna göre, çıplak arama uygulaması yaygınlaşırken, koğuşlarda yapılan aramalar adeta operasyon havasında geçiyor. Örnekler oldukça fazla. Kandıra 1 No’lu F tipine sevk edilen 7 kadına çıplak arama işkencesi yapıldığı tespit edildi. Tekirdağ 2 No’lu cezaevinde de çıplak arama uygulaması gözlendi. Sadece mahkumlar değil yakınları da bu işkenceden payına düşeni aldı. Çıplak aramaya karşı çıkanlar ise fiziksel saldırıya uğradı. Yine aynı cezaevinde mahkumların kameralara dönerek üzerlerindeki elbiseleri yukarı kaldırmaları ya da tamamen çıkarmaları istenenler arasında. Bunun nedeni mahkumlarda ‘Hero’ etiket, resim ya da çıkartmasına benzer simgeler aranması olarak gösteriliyor.

Gardiyanlardan ‘Afrin’ provokasyonu
Mahkumlar Bakırköy kadın hapishanesinde de çıplak arama ısrarının sürdüğünü anlattı. Kötü muamele, ruhsal ve fiziksel şiddet, adalete ve savunma erişim engeli ile birlikte kitap ya da gazetelerin keyfi olarak verilmemesi gibi Avukatlar bu konuda özetle şunları aktardı: “Bandırma’ Cezaevi’nde, Afrin Savaşı üzerinden infaz koruma memurları tarafından münferiden provokatif söylemlerin olduğu, fakat daha ileriye gidilmediği tarafımıza aktarılmıştır. Birgün, Evrensel, Cumhuriyet, Özgürlükçü Demokrasi, gazeteleri mahkumların tüm taleplerine rağmen özellikle Afrin Savaşı’nın başlamasından sonra, cezaevine sokulmuyor” Tecritin ise neredeyse artık alışılagelmiş uygulamalardan olduğu ifade edildi.

Önce IŞİD sonra jandarma dayağı
Silivri 5 Nolu Hapishanesi, Şubat ayında mahpusların fiziksel ve sözlü işkence beyanlarıyla gündeme geldi. Ancak yaşanan bir olay durumun her açıdan ne kadar vahim olduğunu gözler önüne serdi. Hayatını cezaevinde tekerlekli sandalyede sürdüren, koğuş arkadaşlarının yardımına muhtaç Cengiz Sinan Halisçelik isimli mahpus hastaneye sevk edildi. Bu sevklerde, siyasi tutukluların yanına adli mahkumların, ağırlıklı olarak da cinsel istismar suçlularının konulduğu belirtiliyor. Aynı şekilde IŞİD mahkumları da aynı ring araçlarına bindiriliyor. İşte bu sevklerden birinde, kimlik dayatmasını kabul etmeyen Cengiz Sinan Halisçelik’e önce İŞİD mensubu bir mahpus sonrasında jandarmalarca fiziki şiddet uygulandı. Halisçelik, adi suçluların da tehdit, hakaret ve küfürlerine maruz kaldı. İçerde kalan 300’e yakın mahpus bu durum nedeni ile hem Adalet Bakanlığı’na hem de Silivri savcılığına suç duyurusunda bulundu.