Sağlık meslek örgütleri, tedavi ettiği hastanın yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Aslan’ı katledilişinin 10’uncu yılında andı. Meslek örgütleri, “Bir sağlık emekçisinin daha kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmadı. Şiddet öngörülebilir ve önlenebilir toplumsal bir sorundur” dedi.

Hasta yakını tarafından öldürülen Doktor Ersin Aslan unutulmadı

BirGün Ankara

Tedavi ettiği hastanın yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Aslan, katledilişinin 10’uncu yılında unutulmadı. Aslan’ın öldürülmesinin ardından Türk Tabipleri Birliği’nin “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan ettiği 15 Nisan’da sağlık meslek örgütleri ortak bir basın açıklaması yaptı. Ankara Tabip Odası (ATO), Ankara Aile Hekimliği Derneği, Ankara Diş Hekimleri Odası, Birlik ve Dayanışma Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin ortak yaptığı basın açıklamasını ATO Genel Sekreteri Dr. Muharrem Baytemür okudu.

Yıllar içinde hekimlerin maruz bırakıldıkları şiddetin arttığını söyleyen Baytemür, “Bu sorunları gidermek siyasi iktidarın sorumluluğundadır. Ancak sağlıkta şiddetin azalmasını sağlamak yerine şiddet sarmalını büyütecek bir tutumda ısrarcı olunmuştur. Bu tutum sonucunda şiddet yayılmış, olağanlaşmıştır” dedi.

GÜNDE 80'DEN FAZLA ŞİDDET VAKASI

Sağlıkta şiddetin salgın döneminde dahi durmadığına dikkati çeken Baytemür, şunları kaydetti:

“Sağlıkta şiddeti gösteren Beyaz Kod bildirim sayısı 2020’de 25 binken bu 2021 yılında 29 bine yükselmiştir. TTB’nin yaptığı anket çalışmasına göre, hekimlerin yüzde 84’ü meslek hayatlarında en az bir defa fiziksel veya sözel şiddete uğramış ancak bunların yalnızca yarısı Beyaz Kod veya yetkili mercilere bildirimle sonuçlanmıştır. Beyaz Kod verilerinin buz dağının görünen kısmı olduğunu belirtebiliriz. Ancak sadece Beyaz Kod verileri bile 2021 yılında Türkiye'de, günde ortalama 80’den fazla sağlıkta şiddet vakasının yaşandığını göstermektedir.

Sağlık, emek ve meslek örgütleri defalarca bu şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek öneriler sunarken siyasi iktidar bu önerilere kulaklarını tıkayarak yanıt vermiştir. Tıkanmış sağlık sisteminin aynı şekilde devam ettirilmeye çalışılması, sağlıkta şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Bu şiddet ortamının düzeltilmesi; maddi, manevi şiddet oluşturan koşulların tümünün düzeltilmesiyle ve yeni bir sağlık sisteminin yapılandırılmasıyla mümkündür.

Son yapılan büyük beyaz eylemler sonrası kaçınılmaz olarak çıkartılan şiddetin önlenmesi için yasa, bu sorunun sadece hukuki yanını görmüş, sosyal boyutunu görmezden gelmiştir. Dolayısıyla son yasa, şiddetin önlenmesi için kapsamlı hiçbir adım atmamıştır. Yoksullaşan, krizler ile uğraşan, sağlıkta yaşanan krizi ve tıkanmayı gün geçtikçe daha fazla hisseden yurttaşlar ile meslektaşları öldürülen, darp edilen, pandemide ağır şartlar altında çalışan, sistemin tüm açıklarının muhatabı haline getirilen sağlık ve sosyal hizmet emekçileri karşı karşıya getirilmektedir. Sağlıkta yaşanan şiddetin kök nedenlerini kabul etmeden, yani vatandaşların yaşama koşullarını ve sağlık alanında çalışma koşullarını iyileştirmeden, halk sağlığını öncelemeyen sağlık sistemi değiştirilmeden, salt şiddet yasası sağlıkta şiddeti kalıcı olarak çözemez. Artık bir sağlık emekçisinin daha kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmadı. Şiddet öngörülebilir ve önlenebilir toplumsal bir sorundur. Bu konuda sağlık emekçilerinin, kendi yaşam hakları, sağlıklı çalışma yaşamı için seslerini ve güçlerini her yerde, her koşulda, hep birlikte göstermeye hazır olduklarını bir kere daha belirtmek istiyoruz. Şiddet sona erene kadar mücadelemiz sürecektir."