Ruh Sağlığı Hastaneleri yetersiz personel ve uygulanan tedavi yöntemleriyle alarm veriyor. RUSİHAK YK Başkanı Feyzioğlu, “Hastaların sesi duyulmuyor” derken Uzman Psikolojik Danışman Zengin, Ruh Sağlığı Yasası’nın Meclis’te beklediğini hatırlattı.

Hastanın sesi duyulmuyor

Berkay DÜNDAR

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, önlem alınmadığı takdirde, gelecekte her 4 kişiden biri ruhsal ya da nörolojik rahatsızlık geçirme riski taşıyor. Dünyada ruh sağlığı sorunu yaşayan kişilere uygulanan tedavi yöntemleri, hastane modelleri değişirken, Türkiye’de hâlâ eski yöntemler uygulanmaya devam ediyor. Hastaların yaşadıkları sorunları ve tedavi yöntemlerini Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK) Yönetim Kurulu Başkanı Sosyolog Can Feyzioğlu ve Fatma Zengin ile konuştuk.


Sosyolog Feyzioğlu hastaların seslerinin duyulmadığını dile getirdi: “Hastane servislerinde yığılma oluyor. 70 kadar insan aynı serviste bulunabiliyor. Orada hizmet alan hastaların şikayetlerini dinleyebilecek herhangi bir merci yok. Oysa başka ülkelerde bu alanda uzmanlaşmış, hasta savunucusu insanlar çalışıyorlar. Hatta ciddi hak ihlalleri yaşanması durumunda bir vakayı bir başka hastane ele alıp değerlendirebiliyor. Bu tür kurumlar genelde haftanın belli günleri tahsis ediliyor. Banyo yapmak için hemen herkes aynı günde, kuyruklar oluşturarak, o kuyrukta bekleyip, işlerini halletmek zorunda kalıyorlar.”
Hastane modellerinin değişmesi gerektiğini ifade eden Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Medikal modelden, toplum temelli modele dönüşü savunuyoruz. Şu anlama geliyor: Hastaları sosyal çevrelerinden koparmadan destek ağları oluşturarak ve küçük ölçekli ruh sağlığı bilimleri ile desteklemek gerekiyor. Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM) ekipler oluşturuyor, kişinin sorumlu bir tedavi ekibi oluyor. Her bir hastayla farklı periyodik aralıklarla görüşmeler yapılıyor. Hastalar orayı sosyalleşmek için de kullanabiliyorlar ihtiyaç duyan bireyler bu yerlerden hizmet alabilirse hastanelere daha az iş düşecek. Bunların bulunduğu yerlerde hastaneye yatışların çok daha azaldığı söyleniyor. Bu insanları topluma dahil etmek gerekiyor.”

TEDAVİ YÖNTEMİ DEĞİŞMELİ

Uzman Psikolojik Danışman Fatma Zengin ise hastanelerde uygulanan tedavilerin, hasta sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtti: “Ruhsal sorunu olan bir kişiyi tedavi edecek yerin onun güvende hissedebileceği bir yer olması gerekiyor. Kişi zorla hastaneye yatırılıyorsa bunların hepsi bir tramvaya yol açıyor. Orada ‘hasta’ kendisini hiçbir şekilde ifade edemiyor. Onları anlamak gerekiyor. Zorla iğne yapılması, zorla ilaç verilmesi kişinin kendi iradesiyle ilgili hiçbir söz hakkı olmaması zaten çok temel bir kayıp duygusu aslında. Dolayısıyla sadece ilaçlara bağımlı hale geliyorlar.”

***

Ruh Sağlığı Yasası hâlâ Meclis’te bekliyor

Fatma Zengin, 2018 yılında hazırlanan ruh sağlığı yasasının hâlâ Meclis’te beklediğini dile getirdi: “Ruh sağlığı yasası Meclis’te duruyor, ben de o yasa teklifinin içindeydim. Türkiye'de bir ilk gerçekleştirildi. Hasta temsilcisi olarak RUSİHAK da katıldı. Bütün tarafların olduğu bir teklif çıktı. Biz oraya insan hakları temelli bir sürü şey koyduk, onların kâğıt üstünde olması garanti ama tek garanti o değil. Hizmet alanların, sorunu bizzat yaşayan kişilerin daha çok alanda olmasını ve onların güçlenmesiyle, seslerini çıkarmasıyla bir şeylerin değişeceğini düşünüyorum.”