İsveç’in Başbakanı Stefan Löfven, “Bu, benim tarafımdan yapılmış bir hata” diyerek üç inşaat işçisinden özür diledi. Evet, Stefan Löfven hatalıydı ve İsveç iş piyasasında çalışan o üç işçi, Başbakan’ın özrünün bir tarafıydı. Bir zamanlar kendisi de bir kaynak işçisi olan Başbakan, “bilmeden” partisinin savunduğu toplusözleşme hakkına ters düşen bir işin içine girmişti.

Geçen sonbaharda Başbakan, İsveç’in doğu sahilindeki Örnsköldsvik kentinde, eşiyle birlikte sahip oldukları dinlenme evine bir tadilat yaptırmak istedi. Belediyeden alınan inşaat izniyle eve yeni bir bölüm ekletmek ve elden geçirmeler için bir şirketle anlaşıldı. Başbakan’ın ifadesine göre, şirket sahibine işin doğru şekilde gitmesi için bizzat kendisi tarafından pek çok kontrol sorusu soruldu. Başbakan da, eşi de tek kişinin çalıştığı bir inşaat şirketiyle muhatap olduklarını düşünmüşlerdi. Şirket, tadilatta taşeron işçi kullandı. İsveç’in Başbakan’ı da toplusözleşmesi olmayan üç işçiye evini yaptırmış oldu.

Aftonbladet gazetesi, Başbakan Löfven’i bu haberle can evinden vurdu. Löfven ve Sosyal Demokrat Parti, iş piyasasında İsveç modelinin temelini; güçlü tarafların birleşerek maaşlar ve işe alınma koşullarının toplusözleşmeyle belirlenmesi konusunu bir zorunluluk olarak açıklıyor. Başbakan Löfven’in işçilerin toplusözleşme hakkı üzerine yürüttüğü bir siyasi görüşü var.

Habere göre İnşaat Sendikası’nın üye merkezinden bir çalışan, Başbakan’ın çalıştığı şirketin kendilerine bağlı olmadığını açıklıyor. Sendika çalışanı “Eğer toplusözleşmeleri olsaydı bize bağlı olurlardı, üyemiz değiller” diyor. Vergi dairesi, şirketin geçen sene üç çalışanının olduğunu söylüyor. Gazetenin muhabirinin ulaştığı şirketin sahibi ise Başbakan’la iş yaptığını önce hatırlamıyor daha sonra böyle bir işi yaptığını doğruluyor. Başbakan Löfven ise ilk açıklamasında “İş yapacağım kişilere toplusözleşmeniz var mı diye tabii ki sorarım!” diyor. Fakat daha sonra Başbakan, gazetenin muhabirinin cep telefonuna şu mesajı gönderiyor: “Tek kişilik bir şirket tutuğumu düşündüğüm için toplusözleşmen var mı diye sormadım. Sormalıydım. Birçok kontrol sorusu sordum. İşin doğru şekilde gittiğine emin olmak için ama şirketin yeni bir çalışan veya taşeron tutması halinde toplusözleşme yapıp yapmayacağını sorgulamak aklımdan geçmedi. Bu benim tarafımdan yapılmış bir hata.”

Bu mesajla olayı her kaynaktan doğrulatan Aftonbladet gazetesi, haberi verirken Başbakan Stefan Löfven’in 2013’te yaptığı bir konuşmayı da altına iliştirmiş. LO Sendikası’nın Başkanı Karl–Petter Thorwaldsson ile beraber bir inşaat alanını ziyaret eden Stefan Löfven, o seçim öncesi konuşmada, “Toplusözleşme, İsveç piyasasında geçerli olacak. İşte o kadar, nokta!” diyor.

Basının sıkıştırdığı eski sendikacı, kaynak işçisi Löfven, durduğu yere hiç gecikmeden tekrar bir açıklık getirdi. Başbakan Löfven, geçen hafta, Türkiye’de metal işçilerinin direnişi için bir destek mesajının da yayınlandığı IndustriALL Küresel Sendikası’nın Stockholm’de yapılan genel kurulunun açılışında konuştu. İsveç’in Başbakanı, işçinin sesine her yerde saygı duyulması gerektiğini hatırlattı ve “Ben hâlâ sizlerden biriyim ve hep olacağım” dedi. İnsan her fakire değil de bu fakire inanıyor.