Olası seçim tarihi 14 mayıs olarak ilan edildi. Henüz resmileşmedi. Bir tür “nabız yoklaması” stratejisi olabilir. RTE için alışıldık bir hamle tarzı. Bir adım atar gibi yapıp tepkilere bakmak, ortaya çıkan tepkileri “kendisi” için mümkün olan en iyi koşulları sağlayacak şekilde manüple etmek ve ardından da son darbeyi vurmak!

14 mayıs tarihinin sembolik değeri ortada. Biteviye belleği çarpıtılan bir toplumda 14 mayıs; tek adam, tek parti rejiminden “kurtuluş” ve “demokrasiye kavuşma” olarak “hatırlatılır”. Bu yüzden eski 14 mayıs ile yeni 14 mayıs birbirinin tekrarı mı tartışması çıktı. Rakibinin adı “millet ittifakı” olan bir parti (RTE) nasıl olur da “yeter söz milletin” sloganını seçim sloganı yapar diye şaşıran şaşırana. Gariplik bu kadar da değil. 14 mayıs 1950 tek partili rejimden çok partili rejime geçişin sembolü olarak hatırlatılır. 14 mayıs 2023 tarihinde ise “tek adam rejimi” mi, parlementer sistem mi seçimi yapılacak gibi görünüyor.

Bu garip durum kafaların daha da karışmasına yol açıyor.

***

RTE-akp rejimi ilk gününden bu yana en şiddetli saldırıyı insanların ve toplumun belleğine yapıyor. Hiç durmadan geçmişin nasıl hatırlanması gerektiğini belirlemeye çalışıyorlar. ‘Camilerimizi ahır yaptılar’dan başlayıp, ‘Vahdettin hain değildi’ye giden bir hafıza dayatmaya çabaladılar. Liberallerin de avuçları tuz dolu koştukları bu bellek savaşı epeyce başarılı oldu. Bir RTE hakikati bile inşa edilmiş diyebiliriz. Öyle ki, CHP genel başkanı, AKP eski CHP gibi oldu demeye bile getirebildi; “Biz değiştik. Biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek artık saray tam odur. Statükocu anti reformcu, anti özgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler bunların tamamı. Kenan Evren’in hizasındalar.”

Belleğin evrimi insanın problemleri her defasında ilk kez karşılaşmış gibi çözmeye çalışmak yerine öğrendiği bir çözümü tekrarlayabilmesini ve yeni sorunlar için de öğrendiklerinden yararlanabilmesini sağlar. Böylece insanlaştık. Hayatta kalabilmek için yaşadıklarımızı doğru hatırlamamız zorunlu.

Geçmişi doğru kavrayamayanlar, geçmişi yinelemekten başka bir şey yapamazlar. Kimi zaman bilinçli ya da bilinçsizce unutulur geçmiş ve bir hatırlama bozulması yaşar kişi. Kimi zaman da tatlı dilden şiddete varan bir yelpazede maruz kalınan travma ile geçmiş, yaşandığı gibi değil de zorbanın istediği gibi hatırlanmaya başlar. Geçmişin travmatik hatırlanması, aslında bir tür hatırlamamaya çalışmadır. Unutmak gibi değil de geçmişte olanları inkar ederek, kendine bir geçmiş inşa etme uğraşıdır.

Örneğin, çocukken namaz kıldığı için alay edildiğini hatırlayan bir insanı düşünelim. Bu kişinin bugün ateist ise alayların kendisine olan etkisini hatırlamasıyla, uzun süre ateist olduktan sonra hidayete erdiyse hatırlaması farklı olur.

***

RTE-akp rejimi insanlık tarihi için kısa olsa da bir insan ömrü için oldukça uzun sayılabilecek bir zamandır sürüyor. Üstelik iktidara geldiği günden bu yana da toplumun belleğine kendisini hem kaçınılmaz bir sonuç, hem de “ezelden beri var olup ebede kadar sürecek” bir hakikat olarak ekmeye çalıştı. Bu hatırlama inşasından kendi belleğini korumasını ve gerçekle fantezi arasındaki sınırı karıştırmamasını beklemek doğru olmayabilir. Diyeceğim, bizden önce Zonguldak’ta üniversite mi vardı, Erzurum’ da havalimanı mı vardı, diye hatırlamasında samimi olabilir.

O yüzden 14 mayıs tarihini, rakibi CHP’ye “milletin yeter dediği” bir sembol diye seçerek CHP’ yi yenilgiye uğratacağını düşünmüş olabilir. Peki Kılıçdaroğlu, AKP, bizim eski halimize döndü demeye getirirken neyi, nasıl hatırlıyor olabilir?

Bazen tarih de hatırlamaya zorlar, insanları da toplumları da. Seçimin Türkiye Cumhuriyeti” nin 100. yılına denk gelmesi de böylesi bir çağrı. Hatıralarına ve hatırlama işlevine bu denli müdahale edilmiş bir toplumun içinde yaşadığı yakıcı koşulları geçmiş, şimdi ve gelecek perspektifiyle hatırlaması pek mümkün olmayabilir.

Öyle ki, seçimlerde oy kararını, hatırlananların değil de şimdi ve şu anda yaşanılan ve hissedilenlerin belirleyeceğini söylemek yanlış olmayabilir. Hatırlaması felç edilmiş olanlar “şimdiki zamana” takılı kalıp, şimdi, şu anda hissettiklerine göre “can havliyle” karar verebilirler. Bu ruh hali, neye evet diyeceğine değil neye hayır diyeceğine göre biçimlenebilir. Eğer öyle olursa başka bir seçimin tekrarını görebiliriz; 2002’nin.