İzmir’de gerçekleşen depremin ardından çadırlarda yaşayan insanlar yavaş yavaş konteynerlere taşınmaya başladı. Hala çadırkentlerde yaşamını devam ettiren depremzedeler ise havaların soğuk olduğunu, daha da soğuyunca yaşamın zorlaşacağını söylüyorlar

Havalar soğuyor, çadırlarda kalmak zorlaşıyor

Berkay SAĞOL

İzmir’de 30 Ekim tarihinde yaşanan 6,9 büyüklüğündeki depremin üzerinden yaklaşık 1 ay geçti. 30 Ekim tarihinden beri 28 gündür çadırlarda kalan depremzedelerin bir kısmı konteynerlere yerleşmeye başladı. Konteynerlere yerleşenler, durumlarının çadırkentlerden daha iyi olduğunu söylüyor.
Çadırkentlerde kalan yurttaşlar tüm ihtiyaçlarının eksiksiz bir şekilde karşılandığını söylerken, akşam saatlerinde ise havanın soğumasından dolayı yaşadıkları zorlukları ifade ediyor. Odunlu sobalarda ısındıklarını belirten depremzedeler, ilk başta sadece akşamları sobaları yaktıklarını ancak şu anda gündüzleri de havanın artık soğuk olduğunu ve ilerleyen günlerde çadırlarda kalmanın daha zor olacağını söylüyor.

500 konteyner kurulan alanın dışında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Uzundere’deki 224 konutu tüm eşyaları temin edilerek depremzedelere açıldı. Aynı zamanda eski Hilton Oteli’ndeki 380 odaya da depremzedeler yerleştirilirken, 289 kişi ise KYK yurtlarında konaklıyor.

“HAVALAR SOĞUDUĞUNDA YAŞAM ZOR OLACAK”

Çadırda kalan ve evi ağır hasarlı olan Nevzat Kaya, “Jandarma eşliğinde bir saat içinde eşyaları binadan almamız gerektiği söylendi ancak hazırlanan tutanağa göre bütün sorumluluğun şahsımıza ait olduğu belirtildi. Ben imzalamadım. Sadece öğretmen olan kızımın diploma ve enstrümanını aldık, onun dışında hiçbir şey alamadık. Yaşadığım bina eşyalarla birlikte yıkılacak, 30 bin TL eşya yardımı yapacaklarını söylediler ancak muhtar daha sonra eşyalarını alan ailelere bu yardımın yapılmayacağını söyledi. Bu konuda da kesin bir şey yok, çünkü buradaki insanlar tepki gösterdi. Ev sahiplerine 13 bin TL, kiracılara 5 bin TL eşya taşıma yardımı yapılıyor, kiracıya neden 5 bin TL? Kiracılarda aynı şekilde eşyalarını taşıyacak sonuçta. Burası hayalet kent haline gelmiş durumda. Havalar şansımıza pek soğuk değildi, odun yakarak ısınıyoruz. Yerleşik yaşamdan bu şekilde bir hayata geçtik. Zor günler geçiriyoruz ancak kolayı herkes yaşıyor önemli olan zoru başarmak” dedi.

Çadırda kalmaya devam eden Ayhan Önem, “Evime orta hasarlı dediler ama ne zaman gireceğimiz belli değil daha izin çıkmadı. Gerçi girmeye de çekiniyoruz. İzin çıktığı anda eşyalarımızı alıp bu bölgeden taşınmayı düşünüyoruz. Şu anda çadırlarda kalmaya devam ediyoruz. Konteynerlerin kurulduğunu söylediler ama taşınma işlemi parça parça olacakmış. Çadırlarda tüm ihtiyaçlarımız karşılanıyor ancak özellikle geceleri soğuk oluyor ve bazen rüzgârlı akşamlarda çadırların yanmasından endişe ediyoruz. Önümüzdeki günlerde havalar daha da soğuduğunda burada yaşam çok daha zor olacak” diye konuştu.

Konteyner kentte oğlu Hakan Kandemir ile yaşayacak olan 75 yaşındaki Suzan Gezer, "Bundan sonra bir deprem olursa oğlum yanımda olmazsa merdivenlerden inemem. Paniğe kapılıyorum, elim ayağım titriyor, kalça kırığım nedeniyle yürümekte zorlanıyorum. Buraya iyi olacağımı düşünerek geldim. Kendimi daha güvende hissedeceğim” dedi. Hakan Kandemir ise, "Ben öğretmenim. Haftada bir gün okula gitmem lazım. Bizim binamız orta hasarlıydı. Herkes gitti, annem de yalnız kalamıyor. Annemi burada rahatlıkla bırakıp işe gidebilirim” ifadelerini kullandı.