Caz piyanisti ve besteci Alfredo Rodríguez ve Afro-Kübalı perküsyon ve vokal stiliyle Pedrito Martínez, 2017’den itibaren resmen bir ikili olduklarını ilan ettiler. İkili bu akşam İstanbul Caz Festivali kapsamında Esma Sultan Yalısı’nda müzikseverlerle buluşacak. Biz de kendileriyle Türkiye konseri öncesi konuştuk. • 2017’de resmen ikili olduğunuzu açıkladınız. Nasıl bir araya geldiniz? Alfredo Rodríguez: 2014’te ikinci […]

Havana rüzgârı İstanbul’da esecek

Caz piyanisti ve besteci Alfredo Rodríguez ve Afro-Kübalı perküsyon ve vokal stiliyle Pedrito Martínez, 2017’den itibaren resmen bir ikili olduklarını ilan ettiler. İkili bu akşam İstanbul Caz Festivali kapsamında Esma Sultan Yalısı’nda müzikseverlerle buluşacak. Biz de kendileriyle Türkiye konseri öncesi konuştuk.

• 2017’de resmen ikili olduğunuzu açıkladınız. Nasıl bir araya geldiniz?

Alfredo Rodríguez: 2014’te ikinci albümüm Invasion Parade için birkaç şarkı kaydederken stüdyoda birlikteydik ve birlikte çok iyi bir enerjiye sahip olduk. Gelecekte birlikte bir şeyler yaptığımızdan emin olmak istedik. Birkaç yıl sonra St. Louis’de Jazz Bistro’da bir arada oturduk ve beş gün boyunca orada çaldık ve bu ikili için başlangıç noktasıydı. Jazz Bistro’dan önce sahnede birbirimizi tanımıyorduk, sahnede birlikte nasıl çalacağımızı öğrendik. Konserdeki şarkı listesini, o gün müziğimizde istediğimiz temel ile oluşturduk. Sahnede çok büyük bir kimya vardı, bu yüzden birlikte bir albüm yapmaya karar verdik.

Pedrito Martínez: Pekala… Alfredo’nun müziğini yıllardır dinliyorum ama üçlüsüyle performans gösterdiği ‘Montrö Caz Festivali’ne katılmaya davet edildiğimde onunla şahsen tanışma fırsatım oldu. Birkaç yıl sonra beni ikinci albümü olan Invasion Parade için davet etti. Gösterilerimizdeki bağlantı kalitesine ben ‘Bilişsel Ünsüz’ adını veriyorum.

• Caz müziği ruhunda Afro-Kübalı perküsyon ile piyano arasındaki uyum hakkında ne düşünüyorsunuz?

A.R.: Her şey müzikle bağlantılı, piyanoyu yalnızca piyano ve bateriyi yalnızca bateri gibi düşünmüyorum. Enstrümanları aklınızdaki her şeye dönüştürebilirsiniz. Aklımda sadece müzik ya da notalar yok, bundan daha fazlasıyla hayatımı önemsiyorum ve bu müziğimle geliyor.

P.M.: Bence, piyano bir vurmalı çalgıdır ve benim için bu iki unsurun caz müziği ruhuyla tamamen senkronize edilmesi gerekiyor, çünkü doğaçlamacılığın önemli lider rolü olduğu bir tür. Bu yüzden, genellikle perküsyonistler piyanodan harika melodik fikirler alırlar ve piyanistler perküsyondan harika ritimler alırlar. Kesinlikle bu iki enstrümanın birlikte güzel bir uyumu var.

• Küba’ya özgü müzikal özellikler nelerdir? Bunların önemi nedir?

A.R.: Avrupa ve Afrika müziği arasındaki karışım. Avrupalılar tarafından sömürgeleştirildik ama onlar Afrikalıları kölelik için uzun zaman önce ülkemize getirdiler. Böylece Nijerya, Kamerun, vb yerlerden müzikler aldık ve kültürleri Küba kültürünü oluşturacak şekilde birleşti. Kültürlerin karışımı, Küba müziğine özgü en büyük özelliktir. Ben farklı ülkelerden farklı müzik türlerini çalarak büyüdüm.
P.M.: Küba, Afrika, İspanya ve Avrupa’nın diğer bölgelerinden gelen en eşsiz kültürel etkiye sahip olan Karayipler’deki bir adadır. Klasik ve Afrika’daki müzikal dünyaların, her zaman Küba müzisyenlerinin ülke içinde ve dışında icra ettiği antik ve modern eserlerin çoğunda bulunmasının nedeni budur.

• ‘Duologue’ albümünüzü bu yıl yayınladınız. Bu albüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

A.R.: Bu albüm hakkında çok iyi hissediyorum. Pedrito ve ben çok iyi bir kimyaya sahibiz ve birlikte müzik oluşturmaya başladığımızdan beri çok kolay oldu, doğal olarak geliyor. Bu albümden ve onunla kurduğumuz arkadaşlığımızdan çok memnunuz.

P.M.: Bu albüm, birçok müzik türünden geçen ve köklerimizden ve mirasımızdan ayrılmadan otantik ve gerçek bir ses arayışında yılların bir derlemesidir. Ve şüphesiz, bir müzik yapımcısının en büyük ve en seçkin ikonlarından biri olan harika Quincy Jones’a sahip olmak gibi bir hayal de gerçekleşti.

• İstanbul’daki konserinizde izleyiciler neler dinleyecek? Konserden önce onlara mesajınız var mı?

A.R.: Sevgiyi insanlarla paylaşmaya, sadece müzikal olarak değil, insan olarak bariyerleri ve sınırları aşmaya çalışıyoruz. Konserlerimizde her zaman ana mesajımız bu olmuştur. İnsanlara neşe ve mutluluk getirmek. İlerleme, birlik ve mutluluğa odaklanmayı seviyoruz.

P.M.: İstanbul’un izleyicilerinin şimdiye kadar gördükleri en iyi konserlerden birine tanıklık edeceklerini ve onların hayal etmelerini, gülmelerini, çığlık atmalarını ve ağlamalarını sağlayacak harika duygular yaşayacaklarını umuyoruz.