Kaldırım taşlarının altında kumsalın olduğu zamanlardı. Taşı kaldırdığınızda deniz kokusu gelirdi burnunuza. Her beden bir kum tanesiydi; her kum tanesinin dünyayı içerdiği ve dünyada içerildiği, bedenlerin kumsala vuran toplumsal dalgalarla yıkandıkları zamanlar. Sonra kaldırım taşlarını söktüler yerlerinden ve kaldırımlar, kaldırım taşı görünümü verilmiş yekpare betonla kaplandı. Kum taneleri de çimentonun harcına katıldı ve betonun içinde donup kaldılar. Kumsalda toplumsal dalgalarla yıkanırken hayallerimiz vardı ve hayallerimizi iktidara taşımak istiyorduk. Hayaller de dalgalar gibidir, yatay olarak yayılırlar kumsala. İktidara taşırsanız yükselmeniz gerekecek; hayaller yükseldikçe katılaşır. İktidara ulaştıklarında betonlaşmışlardır. Hayal gücü iktidar olabilir mi? Baudrillard, 1968 sloganı “Hayal gücünün İktidarı!”nı hatırlatarak, bu illüzyondan kurtulmamız gerektiğini vurguluyor. Ve ekliyor: “İktidar zekâ gerektiren bir şeyse, bu durumda aptallığın nasıl olup da iktidarda kalabildiği sorusu yanıtlanması gerekir, bununla birlikte iktidarı nadiren ele geçirebilmiş olan tarihi zekâ örneklerinin de çoğunlukla kısa bir süre sonra aptallaşmış olduğu söylenebilir” (Karnaval ve Yamyam, BÜY). Aptallaşmaya betonlaşma da diyebilir miyiz?

Diyebiliriz. Ayrı ayrı durdukları hâlde, kendi aralarında bağlantılar icat edebilecek yeteneklerle donatılmış varlıklar betonun içine gömüldüklerinde aptallaşırlar. Aptallaşmak, birden olmaz; ıslak çimento yavaş yavaş katılaşır ve sonunda zihinsel ve bedensel hareket yeteneklerini tümden yitirirler. Milliyetçilik betonu sever en çok. Bunu, bir zamanlar CHP lideri olan Deniz Baykal da söylemişti: “Milliyetçilik, bu milletin ana çimentosudur”. Doğduğu andan itibaren etrafındaki şeylere dokunan ve hayal gücü sayesinde olmadık şeyleri bir araya getirerek daha önce mevcut olmayan yaratıcı kompozisyonlar üreten varlık, vatan dedikleri betonun içine gömüldüğünde, iktidarın çok sevdiği birlik ve beraberlik ruhu canlanır. Canlanan betonun ruhudur. Betonun ruhu bedenleri ele geçirmekte ve “Yurttaşlar kitleler halinde kendilerinden düşünmelerini istemeyenlere oy vermektedirler” (Baudrillard). Betonlaşan kitlenin hayali, beton makinesi olabilir ancak. Hafriyat sanatçılarından Murat Turan’ın Deniz Baykal’ın beyanatı üzerinden ürettiği alternatif seçim afişlerinden birinde şu slogan yazıyordu: “Beton Millet Sakarya” (2007). Vatan, üzerinde tek bir otun bile bitmediği, çatlaklarda biten otların ise görüldükleri yerde ezildikleri beton bir yüzeydir.

Liberallerin hayallerine ne demeli? Bir zamanlar insanlığa özgürlük vadeden burjuvazinin iktidarında en çok insanlık ve yeryüzünün canı yandı. Parçaladığı toplumsal bedenin parçalarını makinelerde birbirine dikerek fabrikalarında, iliklerine dek sömüreceği proletaryayı yarattı. Yarattığı Frankenstein canavarı varlığını tehdit edince tekrar canavarı parçalarına ayırdı ve geriye, sadece tüketen, düşünmeyen bir zombiler sürüsü kaldı. Bugünlerde zombilerin en büyük sıkıntısı, tapınakları olan AVM’leri ziyaret edememeleridir. Mecburen zombilik çevrimiçine taşındı. Şimdi hayallerimizi çevrimiçinin koridorlarında gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ama olmuyor. Tüketim için bile olsa hayal kurmak, bedeni gerektirir. Hayal kurmak, bedenler arasında yeni ilişkiler icat etmektir. Çevrimiçi ve milliyetçilik; her ikisinde de iktidar bedensizliği üretiyor. Birinde bedenler dijital ortamın, diğerinde betonun içine gömülüyor. İktidarın bedensizleştirme projeleri.

Hayal gücü iktidar olamaz, tabiatına ters. İktidar bedenleri sevmiyor çünkü. Hayal gücü parçaçıklarla çalışır, tıpkı evrenin atomlarla, atomaltı parçacıklarla çalışması gibi. Hayal gücü, yan yana gelmeleri engellenmiş bedenleri, farklılıklarına rağmen bir araya getirerek yeryüzünü bir içkinlik düzlemi olarak kurmaya meyillidir. Hep içeriden, aralarda çalışır. Bedenlerin kendi aralarında ne tür ilişkiler kuracakları ve bu ilişkilerin nasıl bir dünya yaratacağı açık uçludur; hayal gücü de. Hayal gücü, tekil bedenlerin bir arada yaşayabilecekleri aralıklar üretir. Ve aralıklar genişlediğinde beton çatlar. Betondaki çatlaklar ve çatlaklarda biten otlar hayal gücünün eserleridir.