İktidarın gözü ve kulağı üzerimizde. Gözü panoptikondur, her şeyi görür; kulağı panakustikondur, her şeyi işitir ve her şeye muktedir: Omnipotent (herşeye gücü yeten), omniscient (her şeyi bilen) ve omnipresent (her yerde hazır ve nazır olan).  Oysa tüm bu sıraladıklarım tanrının vasıfları. İktidar kendini tanrının vasıflarıyla donatarak tanrılaşmak mı istiyor? Yoksa İktidar, tanrının tüm vasıflarına sahip […]

İktidarın gözü ve kulağı üzerimizde. Gözü panoptikondur, her şeyi görür; kulağı panakustikondur, her şeyi işitir ve her şeye muktedir: Omnipotent (herşeye gücü yeten), omniscient (her şeyi bilen) ve omnipresent (her yerde hazır ve nazır olan).  Oysa tüm bu sıraladıklarım tanrının vasıfları. İktidar kendini tanrının vasıflarıyla donatarak tanrılaşmak mı istiyor? Yoksa İktidar, tanrının tüm vasıflarına sahip bir tanrı-kral mı? Ya da tanrı, bildiğiniz politik iktidar mı? Kafam karışık.

Hakikati, doğru yolu gösteren iktidardır ve hakikatten saptığımızda bizi hücrelere kapatan da o. İktidarın hakikat dediği, çiğnene çiğnene yavanlaşmış, basıla basıla basmakalıplaşmış yoldur. Hatamız, anayoldan çıkmak ve hayatın dallanıp budaklanan ara yollarına sapmak. Sonsuzca kıvrılan ara yollar, arayışın yolları. Anayol asfaltlanmış, zift karası, üzerinde tek bir ot bile bitmez. Ama hayat, asfalttan kaçmıştır, ara yollara, kıvrımlara. Biz de hayatın peşinden gidiyoruz, arayışımız sürüyor. Hata, denemekten doğar; basmakalıp yolları terk edip bir bedenin neler yapabileceğini keşfetmek. Demek ki bir bedenin kendi kudretini keşfetmesinden rahatsız kendilerini. O yüzden ara yollar yasak. Her yol ağzına geldiğimizde, yüreğimiz ağzımıza geliyor; acaba saparsak hainlikle ya da döneklikle suçlanır mıyız diye. Ama hayat ara yollarda, otlar aralarda, çatlaklarda bitiyor ve biz her seferinde ıskalıyoruz. Güney Doğu bölgesinde bir deyim var: ‘Araya gitmek’. Boşa gitmek, ziyan olmak, demek. Anayoldan ayrılmasınlar diye, ‘ara’ya olumsuz anlamlar yüklemişler. Kim ister ki ziyan olmak? Akıllı olan, anayoldan, doğru yoldan ayrılmaz; tanrı-kralın çizdiği harita üzerinde hareket etmeli.

“İblisler tanrılardan farklıdır, çünkü tanrıların sabit nitelikleri, özellikleri ve işlevleri, yurtları ve kodları vardır: yollarla, sınırlarla ve harita çıkarmayla ilgilenirler. İblislerin yaptığı ise, aralıklar boyunca, bir aralıktan diğerine sıçramaktır” (Deleuze). Ortaçağlarda manastırlarda elyazmalarını çoğaltan keşişlere musallat olan ve bir aralıktan diğerine sıçratan Titivillus da bir iblisti. Elyazmaları anayoldu; kopyalarken hata yaptıklarında, anayoldan sapıyor, anayolu saptırıyorlardı. Küçük bir hata, araftaki bekleme sürelerini artıyordu; biz de hata yaptığımızda hücredeki bekleme süremiz artıyor. Titivillus musallat olmasaydı, her şey yolunda gidecekti; iblis işte, anayoldan çıkarıyor. Anayol sıkıcıdır, “olmuş olan yine olacak”, İncil’de yazıyor. Anayol hayal gücünüzü kurutur, durmadan yinelenen olgularda ziyan olursunuz. Titivillus zihni, olmuş olanın ve yine olacak olanın düzleminden, imgelem düzlemine sıçratıyor. İblis işte, hayal gücünü iktidara taşıyor.

Zihin, çizgisel bir yolda ilerlemek yerine, hayal gücüyle oradan oraya sıçramaya teşnedir. İmgelem, şimdi ve burada olmayanın, namevcut olanın akılda tutulması; fantezi ise onun yeniden işlenmesi. “İşlevsel açıdan phantasia, imaginatio demektir. Spesifik anlamda, imaginatio ortakduyu tarafından toplanan formları akılda tutma melekesidir; phantasia ise aksine, imaginatio tarafından tutulan fantazmaları yeniden birleştirme melekesi” (M. Ferraris, İmgelem, Dost). Yeryüzünün formlarını birleştirip ejderhalar yarattık. Ya da imgelemin verdiği keçi ve insanı birleştirdiğimizde, ortaya satir çıkmıştır. Dionysos, Yunan mitinde yarı tanrı yarı keçi olan satir olarak temsil edilirdi. Ve hayatı olumlayan Nietzsche satir olmayı tercih etmiştir: “Ben Dionysos’un müridiyim. Aziz olacağıma bir satir olmayı tercih ederim.” Biteviye tekrarların asfaltından, ara yollardaki hayata sıçramak.

Hata yapmaktan korkuyoruz, arafta beklemekten. Her şeyi gören, her şeyi işiten iktidarın paranoya makinesine bağlıyız çünkü. Çekin makinenin fişini, kurtulun kablolardan ve gönlünüze imgelemin dönüştürücü ateşi düşsün! Hayal gücü iktidardaysa şayet, parçaları birleştirip çok başlı çok gövdeli ejderhalar yaratabilirsiniz. İktidar, modern zamanlarda toplumsal kadavralardan kendi canavarını yaratmıştı, Frankenstein’ın canavarı. Şimdi sıra bizde. Biz, parçalar, birleşebilir ve kendi ellerimizle dipdiri bir toplumsal beden yaratabiliriz. Hayal gücü iktidara!