Sıkılarak konfor alanımızın dışına çıkmak, yitirilmiş bir mutluluk değil aksine hayal gücüne davetiye çıkaran cezbedici bir fırsat. Sıkılmak, meşguliyetlerimizin arasına girmeyi hak eden bir tavır. Hayal gücümüzün mızmız kardeşi. En son ne zaman karşılaştık kendisiyle? Çocuğumuzu ne zaman bıraktık onun dinginliğine? Gerçekten sıkılabilse çocuklarımız; şöyle kendileri dışındaki her şeyden soyutlanarak, yalnızca zihinleri ve soluklarıyla baş başa kalarak, belki sadece basit bir oyuncağı, cici bir kitabı ya da tatlı bir melodiyi yanlarına alarak sıkılabilseler, hayal güçlerine güç katsalar güzel olmaz mı? Tabi bunu başarmak söylemek kadar kolay olmayabilir. Ne de olsa bitimsiz eğlence vaat eden hareketli bir sanal dünya ile kuşatılmış durumdalar. Çevrelerindeki yetişkinlerin de sıkılmaktan kaçınmadıklarını görseler, onların bireysel molalarına şahitlik edebilseler belki daha kolay uyumlanırlar. Sıkılırken içlerinde yeni duygular ve fikirler filizlenir, yalnızken çoğalırlar. Bugün bahsedeceğim ilk kitap yaşamın tekdüzeliğini kıran, sıkıntısını başka duygulara dönüştüren bir çocuğun hikayesinin anlatıldığı resimli bir çocuk kitabı. İkinci kitap sıkıntıyı farkındalığa dönüştüren, sevgiyi ve kuşaklar arası bağı edebi sıradışılıkla birleştiren bir roman.

Sebastian ve Balonu, ‘Bekçi Amos’un Hastalandığı Gün’ adlı ödüllü kitabıyla da tanıdığımız yazar ve illüstratör Philip C. Stead’ın edebiyat çevrelerinden övgü alan kitaplarından biri. Küçük Sebastian asla yapmaması gereken bir şey yapıyor ve evinin çatısına çıkıyor. Oturduğu sokakta görmeye değer hiçbir şey olmadığını düşünen çocuk can sıkıntısını giderecek bir karar alıyor. Yola çıkmaya hazırlanıyor. Büyükannesinin kırkyama yorganlarından kendisine bir balon yapıyor. İpleri kesip havalanmadan önce rüzgârı kontrol edişi okura gerçek hayattaki başlangıç ve ayrılıkları yorumlama fırsatı veriyor. Yaprakları dökülmüş ağacın altında Sebastian’ın karşılaştığı canlı hangisi? Yolculuğun seyri balona çarpan kuş ile farklılaşıyor. Balonla çatısına zorunlu iniş yaptığı evde üç yaşlı kız kardeş yaşıyor. Kardeşler Sebastian’a neler anlatıyor? Yolculukta kendimizi her bir parçası yamulmuş, eğilmiş, boyaları dökülmüş büyük bir eğlence parkında buluyoruz. Çocuğun bu lunaparkı pas geçmek gibi bir niyeti yok. Paslı demirler arasından kovaladıkları güvercinler yapraksız ağaca doğru yol alırken kimler Sebastian’a yardımcı oluyor? Rayların en tepesinde gururla dikilen kişi kim? Yolculuğun yoldaşa, sakarlığın anlayışa, yaşlılığın gençliğe, çocuğun maceraya ve ağaç dallarının canlılığa ihtiyaç duyduğu hayatta, kitabın son görselinin çocuklarımıza ve çocukluğumuza moral ve ilham vereceğine inanıyorum. Her karar kendi rüzgarını, her sıkıntı kendi eğlencesini yaratıyor.

hayal-gucunun-mizmiz-kardesi-932356-1.

Külüstür, Yeni Zelanda çocuk edebiyatının sevilen yazarı Joy Cowley’in her yaştan okura hitap eden romanı. Yazarın ‘Sığınak’ adlı savaş karşıtı romanında ‘kitapları yaratan ailelerdir’ ifadesiyle karşılaşmıştım. ‘Külüstür’ü de okuyunca ifade daha çok anlam kazandı. Hikâyenin anlatıcıları 11 yaşındaki William ve 14 yaşındaki Melissa. Tatillerini arkadaşlarıyla geçirmeyi planlarken kendilerini modern yaşam konforundan çok uzakta, büyük anne ve büyük babalarının yazlığında bulan iki kardeş. Çok yaşlı ve huysuz olan iki ihtiyarın elektriksiz ve internetsiz evlerinde yaşamak çocuklar için yeterince dramatikken onarılmayı ve temizlenmeyi bekleyen evin hali ve dışarıdaki keseli sıçanların varlığı çocuksu ıstıraplarına ıstırap katıyor. Çocukları dinlerken yalnızca birbirleriyle değil çocuklarla iletişimlerinde de huysuz ve haşarı davranan iki ihtiyarın hayata bakışlarını anlama isteği duyuyoruz. William dedesiyle geçirdiği vakitleri okura aktarıyor. Melissa büyükannesinin verdiği görevlerden ve hayatında ilk kez deneyimlediği işlerden bahsediyor. Toplumumuzda nine-dede-torun ilişkisine atfedilen anlamlar ile kıyaslarsak kitaptaki diyaloglar ve davranış biçimleri oldukça sıra dışı ve esprili. 11 yaşındaki bir çocuğun can sıkıntısı “Bu kadar da olmaz” diyeceğiniz uğraşlar ile dönüşüme uğruyor. İki ihtiyarın hüzünlü, hırçın, komik anlarına tanık oluyor, görünmeyen fakat sezilen güçlü bir bağa takılıyoruz. Külüstür yalnızca eski arabalar için kullanılan bir ifade midir? Kökleriniz hippi ruhuna sahip ise yaşamanız gereken hayat çiçeklenmeyi gerektirir. Yaşarken, asıl olan her şeyi hatırlamak mıdır yoksa ihtiyaç duyduğumuz şeyleri hatırlamak mı? Kitabı okurken yaşamda her şeyin romantik göründüğü çağa uğrayabilir, Vietnam Savaşı’ndan hippi köyüne uzanan hatıralar arasında mi minör akorunu işitebilirsiniz. İleri yaşa rağmen ertelenmeyen keyifler hayata neşe katıyor. Düzelmez denen geçimsizliklerin altında basit nedenler yatıyor. “Doğa iyi bir öğretmendir” diyen büyük babanın yaralanmasıyla Manuka ağacının inatçı kökleri beliriyor ve küçük bir çocuğun kararlılık sınavı başlıyor. İki ihtiyarı yıllar sonra yazlığa yeniden götüren dürtüyü öğrenmek, çocuğunuzun önceliklerini iki kardeşin öncelikleri ile karşılaştırmak ve neşeli bir mezarlık şarkısı mırıldanmak isterseniz külüstür bir tatilin zihninizde yepyeni çağrışımlar yaratmasına izin verin.

hayal-gucunun-mizmiz-kardesi-932357-1.

Modern çağın can sıkıntılarına sanal mecralarda modern çareler arıyoruz. Edebiyat, sanal ağların kapsamının çok üstünde bir güce sahip ve bizlere çareyi kendisinde arayabileceğimizi fısıldıyor. Sıkıntısını yaratıma dönüştürebilenler bu fısıltıyı daha net işitiyor.