Hayal kırıklığı...

Avrupa Şampiyonası’nda ikinci maçtayız. Bakü’de Türkiye, Galler önünde. Söylemeye gerek yok, ay-yıldızlılar seyirci avantajıyla sahaya ayak basıyor. Galadaki hayal kırıklığından sonra alınacak bir galibiyet, her şeyi değiştireceğe benziyor.

İtalya karşısında varlık gösteremeyen “Bizim Çocuklar” telafi için Azerbaycan’da sahne alıyor. Şenol Güneş stoperde Çağlar’ın yanına ayağı iyi olan Kaan’ı yerleştirmiş. Kanatlarda görev yapacak Cengiz’le Kenan’ın göstereceği performans merak ediliyor, özellikle deneyimli hocanın bu oyunculardan hangisini sağa, hangisini sola atacağı santra öncesinde papatya falı baktırıyor. Sanki ikisini de ters kanatta kullanmak gerekiyor. Rakibin file bekçisi Danny Ward’un son üç sezonda Leicester formasıyla sadece 14 defa şans bulduğu hatırlamalı, kaleyi özellikle zorlamalı…

Galler, efsanesi Ryan Giggs’in davasıyla çalkalanmış durumda. İki kadına şiddet uyguladığı gerekçesiyle koltuğundan olan futbol insanı, koltuğunu yardımcı Robert Page’e bırakmıştı. Tesadüf bu ya Page, futbolculuğunda ilk milli maçını Türkiye’ye karşı oynamış. 25 yıl sonra turnuvada ülkesinin başında bulunan hocanın sert bir savunma yaptırması bekleniyor. Bale-Ramsey-James üçlüsü kâğıt üstünde korkuturken, ileri uçta yer alan ve hava toplarındaki hâkimiyetiyle dikkat çeken Moore’un bize sorun yaratıp yaratmayacağı merak ediliyor.

Etkili başlayan Galler 6. dakikada tehlikeli geliyor, Uğurcan Ramsey’e hayır diyordu. 9’da ani kullanılan bir serbest vuruşla “Bizim Çocuklar” tehlikeli gelmişti. Kanada açılan Cengiz’in bulduğu Burak’ın şutunu Ward iyi çıkarmıştı.

Savunma yapması beklenen “Ejderhalar” özellikle kendi sol kanatlarından James’le etkili oluyordu. 24’te Bale’in kaçırdığı Ramsey karşı karşıya pozisyonda çerçeveyi bulamamıştı. 25’ten sonra oyunu dengeleyen Türkiye, arka arkaya kornerlerle tribünleri ayaklandırıyordu. 43’te Galler öndeydi. Bale’in muazzam pasıyla savunmanın arkasına sarkan Ramsey bu sefer ağları sarsmıştı.

İkinci devreye de iyi başlayan rakipti. 54’teki kornerde meşin yuvarlak önünde biten Burak iyi vuramamıştı. 61’de kazanılan penaltıyı farklı bir şekilde auta atan Bale, hemen akabinde Uğurcan’a pres yapıyor; ondan seken top kaleyi yalıyordu. 79’da yine Bale kafayı vuruyor, Uğurcan hata yapmıyordu.

87’deki kornerde Merih’in kafası Ward iyi çıkarmıştı. Uzatmalarda çimlerde arbede çıkıyor, hakem üç sarı kartla sorunu çözüyordu. Son anlarda bizim kalenin orada adeta pikniğe çıkan Bale’in pasını bitiren Roberts skoru ilan edince, umutlar Kaf Dağı’nın ardına taşınıyordu.

Güçlü İtalya tamam da bu maç tam bir hayal kırıklığı oldu. Onlar bizi satır satır çalışmışken, biz onları sanki hiç etüt etmemiş gibiydik. İki maçtır tercihleriyle Şenol Güneş sınıfta kaldı. Özellikle bu karşılaşma İrfan Can diye bağırdı durdu. Oyuncunun 82’de sahaya girmesi şaka gibiydi.

“Bizim Çocuklar” maalesef şimdiye kadar turnuvanın en kötüsü. Planımız yok, basit şeylerle avunmak çok! Kendimizi dev aynasında görmeyi ne zaman bırakacağız acaba?