Akdeniz’in kıyısından başlayıp, batıda okyanusa uzanan yol boyunca, “Franco’nun Rüyası ve Yalanı”nı düşündüm en çok: İspanya İç Savaşı sırasında, Guernica bombalanmadan yüz on gün önce, Picasso’nun yaptığı ilk ironik ve politik resmi.

Hayali gönlümüzde bir kent: Guernica
Picasso’nun “Guernica” resminin Guernica’daki seramik muralı.

İbrahim Karaoğlu

Akdeniz göğünün altında, hiç uyumadan, yorulmadan yaşayan bir kent Barselona. Her mevsim başka bir seremoniyle, gülümseyerek karşılıyor hayatı. Belleği, yüzyıllardır kendine özgü imgelerle şekillenen kutlamaların ve festivallerin ritüelleriyle dolu...


Güz fiestaları devam ederken; ölülerinin ruhlarını araftan kurtarmak isteyen Katalanların geleneksel “La Castanyada”sının ve “Cadılar Bayramı”nın birbirine karıştığı günlerde; Arete Project’ten Emre Sefer ve Bask Bölgesi’nde yaşayan ressam dostum Şükrü Karakuş’la buluştuk Gotik Mahallesi’nde: Dar, dolambaçlı sokaklardaki müzeleri, galerileri ve unutulmaz hafıza mekânlarını gezdik. Mükellef bir sanat şöleni yaşadık Barselona’da. Sonra da Karakuş’un kılavuzluğunda, ayağımız gaz pedalında, Bask Bölgesi’ne doğru düştük yollara.

İlk durağımız Guernica (Bask dilinde Gernika. 1983’ten beri Gernika olarak anılıyor) oldu. (İlk gençliğimizde, Pablo Picasso’nun “Guernica” resminin fotoğraflarını çerçeveletip odamıza asar, önemli günlerde tebrik kartı olarak arkadaşlarımıza gönderirdik. Hayali gönlümüzde bir kasabaydı Guernica.)
Akdeniz’in kıyısından başlayıp , batıda okyanusa uzanan yol boyunca, “Franco’nun Rüyası ve Yalanı”nını düşündüm en çok: “İspanya İç Savaşı” sırasında, Guernica bombalanmadan yüz on gün önce, Picasso’nun yaptığı ilk ironik ve politik resmi. İlk kez bu resimle sergilemiş politik duruşunu. Üçlü bir biçimde bölümleyip, çizgi roman tekniğiyle, sürrealist bir biçemle oluşturduğu grotesk gravürlerle; Franko’ya alenen meydan okumuş Picasso. İç savaşın dehşetini dünyaya duyurmak ve İspanyol cumhuriyetçilerine para yardımında bulunmak amacıyla, kartpostallara dönüştürüp, 1937’de Paris’te yapılan Dünya Fuarı’ndaki İspanyol Pavyonu’nda satmak istemiş bu resimleri. İlk yaptığı gravürün dokuz bölümünde ve sonradan yaptığı gravürün beş bölümünde tiye almış Franco’yu. “Grotesk bir homonculus”a dönüştürmüş. Cumhuriyet’i devirerek, ardından yaklaşık kırk yıl İspanya’nın diktatörü olan faşist general Franco’nun kendi atına saldıran, para karşılığında dua eden, bir boğa tarafından mağlup edilen, canavarca bir ata dönüşen, mızrak taşıyan bir domuza binen, gülünç, bir cesetle bile savaşan, ölü atı yiyen vb. grotesk hallerini yansıtan resmini anımsadım Picasso’nun. Guernica bombalandıktan sonra, resmine dört bölüm daha eklemiş; yere uzanıp ağlayan, kucağındaki çocukla birlikte yanan bir evden kaçan ve savaşın yıkımının ortasında okla vurulan kadınları… En son ekledikleri figürlerin bir kısmı sonradan yaptığı “Guernica” tablosunun eskizleri olmuş…

Adını, Bask halkı tarafından kutsanmış, özgürlüğün sembolü olan Gernika adlı meşe ağacından alan küçük ama kalabalık nüfuslu bir kasaba Guernica (Gernika): Oca Irmağı’nın, ağzından okyanusu içine çeken halicinin kıyısında kurulmuş; Bask bölgesinin kalbi. II. Dünya Savaşı’nda kullanılacak Alman ve İtalyan faşist birliklerine deneyim kazandırmak; İspanya İç Savaşı’nda Franko’yu desteklemek; Cumhuriyetçilerin bölgedeki kontrolünü engellemek, silah fabrikalarını yok etmek için kurban olarak seçilip bombalanan masum bir kent. Onulmaz acılar yaşamış, içi yaralı bir hafıza mekânı Gernika. Sanki kederli bir tebessümle anıyor geçmişi. Orta yerinde “Gernika Barış Müzesi” var. Barış kültürü üzerine bellek oluşturmaya adanmış; sivil bir toplum diyaloğu geliştirmeye çalışan ve bizi insanlığımızla yüzleştiren bir mekân. Geçmiş ve gelecek arasındaki ilişkiyi sorgulatıyor izleyicisine. 1998’de, Guernica Barış Müzesi Vakfı tarafından kurulmuş. 1936-1939 yılları arasında gerçekleşen kanlı “iç savaş”ın vahşetinin yarattığı öfkeyi; barış kültürüyle yenme anlayışıyla tanımlıyor kendini. Kentin yakın ve acılı tarihini aydınlatırken, barışı sağlama ve koruma kültürünü armağan ediyor izleyicilerine ve tüm dünyaya. “Müzede kapsamlı bir dokümantasyon merkezi bulunuyor. Hem araştırmacılara hem de halka açık olan bu merkez, hava bombardımanıyla ilgili tüm belgeleri ve objeleri barındırıyor.”

Müzeyi bir kuşluk vakti gezdik. Yöneticiler, öğleden sonra kadınlarla ilgili olarak yapılacak “Barış Konferansı”na davet ettiler bizi. Gidemedik. Picasso’nun, Madrid’deki Reina Sofia Müzesi’nde orjinali bulunan “Guernica” tablosunun gerçek boyutuna uygun yapılmış seramik muralını, Guernica’ya adanmış farklı sanat yapıtlarını ( Eluardo Chillida’nın demir, Henry Moore’un bronzdan yaptığı anıt heykelleri) görmek istedik. “Barış Müzesi”nin çok yakınındaydı Picasso’nun yapıtından uyarlanan mural. Tıpkı orijinaline benziyor. Ustanın başyapıtlarından biri sayılan tuval resminin en anlatımcı özelliklerini duyumsatıyor ziyaretçilerine. Ziyaret eden insanlar önce dakikalarca izliyor, sonra da önüne konulan içi beyaz çiçeklerle dolu kocaman saksıyı eline alarak ya da farklı pozlarla fotoğraf çektiriyor ama genellikle birbirine benziyor insanların verdiği pozlar; duyguları da benziyor birbirine.

Yaklaşık kırk yıl önce, İzmir’de yaşadığım yıllarda okumuştum Roger Garaudy’nin, Mehmet H. Doğan tarafından çevrilen ve Louis Aragon tarafından önsözü yazılmış “Kıyısız Gerçeklik Üzerine” kitabını. Hâlâ belleğimdedir Picasso’nun “Guernica”sıyla ilgili aforizması: “Acının ve korkunun her biçimi, yakaladığı bedenin şeklini bozar, insanlıktan çıkarır, budar...” Ve yolunuz Guernica’ya düşerse önce, “Barış Müzesi”ni; sonra Picasso’nun “Guernica”sının seramik muralını; daha sonra Chillida ve Moore’un heykellerini gezin. Guernica’daki savaşı dünyaya ilk duyuran The Times’ın muhabiri George Steer’in tutumu Basklar tarafından memnuniyetle karşılandığı için adı kentin bir caddesine verilmiş. O caddede yürüyün. Binalar, yollar, bahçeler, parklar ve neredeyse her şey yeniden yapılarak yeniden doğmuş Guernica ama kentin insanlara bakışındaki mahzunluk bir şekilde sezdiriyor savaşın izlerini. Her şeye rağmen kentten ayrılırken barış duygusu kaplıyor içinizi; onu hiç yitirmeyin.