Yaşar Durmuş Fatsa devrimci hareketin üzerinde en çok konuşulan deneyimlerinden birisi. Fatsa üzerine şimdiye kadar çok şey de söylendi. Fikri Sönmez’i ölüm yıldönümünde saygı ile anarken, Fatsa’yı bir süreç olarak hatırlamak da yerinde olacaktır. Fatsa’yı anlamak için, bir sürecin tümüne bakmak gerekir. Fatsa’daki gençlerin o dönemde sol düşüncelerle nasıl tanıştığını, nasıl birliktelikler kurduğunu, siyasal gelişim […]

Hayallerin yarına  bırakılmadığı yerdi Fatsa

Yaşar Durmuş

Fatsa devrimci hareketin üzerinde en çok konuşulan deneyimlerinden birisi. Fatsa üzerine şimdiye kadar çok şey de söylendi. Fikri Sönmez’i ölüm yıldönümünde saygı ile anarken, Fatsa’yı bir süreç olarak hatırlamak da yerinde olacaktır.

Fatsa’yı anlamak için, bir sürecin tümüne bakmak gerekir. Fatsa’daki gençlerin o dönemde sol düşüncelerle nasıl tanıştığını, nasıl birliktelikler kurduğunu, siyasal gelişim süreçlerinin nasıl şekillendiğiyle başlayabiliriz.

Fatsa’da 70 sonrasında gençlik içinde devrimci fikirlerin yaygınlaşmasının kaynağında Kızıldere var. Kızıldere’de hayatını kaybedenler arasında Fatsalı devrimcilerin olmasının da bunda belirli bir etkisi. Kızıldere katliamı sonrasında, Mahirlerin ölümü göze alan devrim inançları bizde derin bir etki bıraktı. Biz o dönemde Fatsa’nın devrimci gençleri olarak, Mahir’in tezlerini okumaya, özelikle Kesintisiz 1-2 yazısını tartışmaya çalışarak, fikir ve inanç birlikteliğiyle tanıştık.

Öğrenci gençlik içinde devrimci fikirlerin yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte faşist güçlerin saldırılarının başladığı bir döneme geçildi. MC döneminde, liselerde yoğun bir faşist kadrolaşma çalışması, Çarşamba’dan, Samsun’dan getirilen ülkü ocakları bağlantılı öğrencilerle birlikte sağlanmaya çalışıldı. Bu gelişmeler Fatsa’da devrimcilerin ve faşist olmayan herkesin can ve mal güvenliği sorununu ortaya çıkarmaya başladı. Bizler öncelikle bu somut sorunlara yanıtlar bulmaya, bunun için birlikte, örgütlü bir mücadele sürecini güçlendirmeye yöneldik.

Bu süreçte bir yandan faşist güçlerin saldırılarına karşı dururken bir yandan da geleceğe yönelik, devrim ve sosyalizm mücadelesine yönelik neler yapabileceğimiz tartışmaya başladık. Hayallerimizi, umutlarımızı, sevdalarımızı yarına bırakmayan, sorunlarımızın çözümünü devrim sonrasına ertelemeyen bir anlayışı hayata geçirmeye çalıştık.

Halkın Sorunlarına Sahip Çıkmak

Bunların en başında geleni fındıkla ilgili fındık üreticilerinin sorunlarıyla ilgili çalışmalarımızdı. Fındık mitingleri, duvar yazılamaları… Bu süreç böyle devam ederken karaborsa ülkenin her tarafında halkın temel sorunu halini gelmeye başlamıştı. Fatsa’da biz bu yakıcı soruna karşı da çözümler üretmeye çalıştık. Biz artık Türkiye’nin her yanında olduğu gibi Fatsa’da da Dev-Genç’tik. Dev-Genç’liler halkı örgütlemeye başlarken, kendi ailelerinden başladılar. Önce ailelerinin güvenini kazandılar. Mesele benim bütün ailem… annem, babam, ablalarım, yeğenlerim… tümü ile bu sürece katıldık. Benzer pek çok örnek var. Ailelerimiz bizlere güvendi. Karaborsaya, sömürüye karşı mücadelemize önce onlar omuz verdi.

Büfelere 20li 30lu genç gruplarla karaborsayı denetlemeyi görev edindik kendimize. Önceleri yakaladığımız büfeleri uyardık, karaborsa satma hakkınız yok diye. Tabi ki sonuç alınamadı. Daha sonraları belediyeye haber verdik ve gördük ki belediyenin karaborsa satış yapan toptancılarını büfecilerini gece yarıları mallarını geri iade edip karaborsacıları koruduklarını gördük. Tedbir olarak daha sonra karaborsa satanların dükkânında yanında Dev-Genç durarak halka birebir dağıtmasını kasalarına oturarak para işlerine el sürmeden sağlamaya başladık. Zaman içerisinde Dev-Genç’in gücü bu tür küçük büfelere mi yetiyor, daha büyük toptancılar var onlara neden bir şey denilmiyor sözlerini duymaya başladık. Biz de birlikte olursak, uluşamayacağımız karaborsacı yok diyerek, bu mücadele başladık. Halkın karaborsa altında ezilmesine müsaade etmeyeceğimizi gösteren bir çalışma yürüttük. Bir çok depoda tonlarca margarin yağı stok den istifçileri gördük ve bu malları bugün anlatıldığında anlaşılmayacak sayıda binlerce köylünün sıraya girip margarinleri alıp ihtiyaçlarını gördüğü bir işlevsel görev ifa etti Dev-Genç. Bunlar daha önce de çok kez anlatıldı, ancak bunları özetlememin nedeni daha sonra Fikri Sönmez ile birlikte başlayan yerel yönetim deneyiminin arkasındaki mücadelenin bilinmesi içindir. Çünkü kimi zaman bu mücadeleler bir yana bırakılarak, Fatsa’daki her şey Belediye Başkanlığı seçimlerinin kazanılmasıyla başlamış bir yerel yönetim deneyimi gibi anlatılıyor. Bu yanlış anlatım giderek Fatsa’nın gerçeğini de fikrini de gizleyen bir durum haline geldi. Fatsa’da yaratılan mücadeleye omuz vermiş devrimcilerin, bu uğurda hayatını kaybetmiş onlarca arkadaşımızın mücadelesini de yok sayarcasına yapılan bu anlatımlar asla Fatsa gerçeği değil. Fatsa gerçeği büyük toplumsal mücadeleler, direnişlerdir…

Fatsa’yı Yaratan Devrimci Anlayışın Bir Parçasıydı Fikri Sönmez

Kemal kara sokağı Fikri Sönmez’in terzi dükkânının olduğu sokak çok küçük bir sokaktır. Önce hep oralarda buluşurduk. Her gün Fikri abinin dükkânına uğramadan edemezdik onlarla otururduk sohbet ederdik. Bir gün hep anılarımda anlatırım bir gün fikri abi iki sokağın başını tutup size yok ettiklerinde ne yapacaksınız? Ne yapıyorsunuz burada? Dağılın, mahallelere dağılın dedi. Biz o sözü çok gerçekçi bulduk. Ondan sonra Fatsa’nın birçok mahallesinde toplanma her an görüşebileceğimiz o mahallelerin alanlarında merkezi yerlerimiz oldu. Aynı zamanda mahallenin her sorununu dinleyebilecek hemen ellerinin altında Dev-Gençlileri halkın görebileceği alanlar yarattı. Bu beraberinde devrimci gençlik bu çalışmaları yaparken farkındalığını da ortaya koydu. Toplum yaşamında kötü alışkanlıkların, burjuva alışkanlıkların kumar alışkanlıklarının toplumda düşünebileceğiniz ne kadar kötü alışkanlık varsa ona karşı topyekûn bir mücadeleyi de önüne koymuş ve ondan arınarak devrimci olmuş bir yapıyı farkındalığı halk gördüğü zaman bağrına bastı devrimcileri. Örneğin aile kavgalarını bile çok söylenir devrimcilere getiren ailelerinin nedeni de tam da bundan dolayıdır.

Biz gerçekten de burjuva alışkanlıklarından kopmuş farklı bir nesli farklı bir gençliği görünür kıldık yaşamımızla. Yani devrimciliğin sadece lafta olmayacağını Fatsa’daki devrimciler yaşayarak gösterdiler. Bu süreçten sonra mücadele katlandıkça büyüdükçe biz onun ihtiyaçları olan birim komitelerini kurduk. Fatsa’dan uzaklaşarak 110 köyde köy örgütlenmelerine yöneldik. Bunların hepsini merkezi anlamda bir organizasyonuyla birlikte kurduk. Nerede ne söylüyorsak Fatsa’nın herhangi bir köyündeki ilgili sorumlu arkadaşlarımız da aynı şeyi söyleyen aynı sorunlar karşısından aynı tepkiyi verebilen devasa güçlü bir örgütlülük halline geldik. Bu süreçten sonradır ki Devrimci Yol ülke genelinde milletvekilliği ara seçimlerini boykot ederken Fatsa’da belediye seçimlerini önemsedi. Çünkü mahalli ve yerel yönetimler demokrasinin doğrudan görünebilirliğini sağlayan yerlerdi ve iktidardan görece özerk olabilen yerlerdi. Bu nedenle belediye seçimini önemseyerek arkamızda bıraktığımız artılarımızla birlikte Fikri Sönmez’in belediye başkanlığı adaylığı konusunda hareketimiz karar verdi. Seçim çalışmalarına başladığımızda kahvehane çalışmalarında Fikri abinin her zaman her yerde bütün söylemlerinde tek söylediği şey biz ne yapacaksak sizinle halkımızla birlikte yapacağız, belediyeyi birlikte yöneteceğiz idi. Bu bütün mahallelerdeki halk komiteleriyle birlikte onları da seçimle seçerek halkın her mahallenin o yöredeki yakın okullarında sandıklar kurularak seçildiği komitelerdeki görevli arkadaşlarımızla belediyeyi bütünleştirip yöneteceğiz derdi. Onun dışında her şey şeffaf olacak belediye meclis çalışmaları da sokak megafonlarında halka açık dinlettirecek. Bu da meclis üyelerinin tıkanıklığını aşmak için bulunmuş bir çözüm idi. Sonuç olarak bu kampanyalar boyunca Fikri abi “ben halkın bağımsız devrimci adayıyım, ben sosyalist bir adayım ben devrimci adayım’ sözleriyle her konuşmasında bunun altını çizmiştir. Bunu da şunun için vurguluyorum: Fikri abi hareketinden, örgütünden Dev-Gencinden, Devrimci Yol’undan ayrı bağımsız bir birey olarak olmadı hiç bir zaman. THKP-C sürecinden bu yana biz onun hareketine, yoldaşlarına, örgütlülüğüne bağlı olduğunu biliyoruz. Her zaman böyle yaşadı, belediyeyi de böyle yönetti. Bir devrimci hareketin, Fatsa’yı yaratan devrimci fikrin parçası oldu her zaman.

Hayallerimizi, umutlarımızı, sevdalarımızı yarına bırakmayan, sorunlarımızın çözümünü devrim sonrasına ertelemeyen bir anlayışı hayata geçirmeye çalıştık.

Halkla Birlikte Aşılamayacak Engel Yok, Aştık!

Fatsa’nın belediye seçimleri sonrasında mevcut seçimlere giren partilerin toplam 3’ünden fazla oy alarak seçilmiş bir belediye başkanıydı Fikri abi. Belediyeyi almış olduğumuz zaman devasa sorunları da devralmış olmuştuk. Neydi bunlar? Sokakta insanların ayakkabıları çamura bulanmadan evlerine ulaşma şansı yoktu. Sokaklarda yürüyenlerin devlet dairelerine giden memurların aynı çamurlardan aynı bataklardan yürüyerek lağımların kanalizasyonların olmadığı çarpık bir Fatsa teslim aldık Fikri sönmez dönemiyle birlikte. Devasa sorunları çözmenin yolu da devrimci muhalif kanattan gelmiş bir belediyeyi çalıştırmama çabası engelleme çabası siyasal iktidar tarafından da vardı. Biz bunu görüyorduk. Örneğin nüfuslara göre yapılan iller bankasından ödeneklerde zorluklar çıkarılıyor eli kolu belediyenin bağlanmak isteniyor vs. vs. devrimci hareket bu noktada da çözüm üretti. Ürettiği çözüm dayanışmaydı. Ürettiği çözüm bütün Karadeniz belediyelerinin fikri abinin görüşerek dolaşarak onlarla bir dayanışma kampanyası içerisine girerek bu sorunları da çözebileceğimizi masaya yatırdık. Bunun ekipleri kuruldu çalışmaları yapıldı. Ve Fatsa’da çamura son diye bir kampanya başlatıldı. Bu kampanya sadece gönüllü destek verecek belediyelerin kamyon kepçe araç gereç desteklerinden öte biz bütün duyarlı bireyleri de Fatsa’ya davet ettik. Kazmasını kapan küreğini kapan herkes geldi. Bir panayır havası gibi Fatsa sokakları çok kısa bir sürede bu dayanışmayla kanalizasyonlar yapıldı. Yeni yollar sahillere açıldı. Bu açılamayan projelendirilmiş yollardı. Yıllarca kalburüstü insanların yok dükkânım var yok binam var diye belediyeye seçilen başkanların korku ve kaygılarından dolayı yolların kapalı denizi göremeyen birkaç ana caddenin dışında başka yolu da yoktu. Biz devrimci gençle birlikte fikri abiyle birlikte her gün sokaktaydık. Yeni bir güne yeni bir hizmet damgasını vurur vaziyette bir çalışma temposuyla o süreci yaşadık. Yeni yollar açtık. Bugün hala Fatsa halkı bugünkü iktidar partisine oy verenler bile burada Fikri Sönmez’in açtığı yollarda yürüyoruz diye yâd ederler. Bu yeni bir deneyimdi. Zaman zaman biz 12 Eylül sonrasında Fatsa’yı hazmedemeyen zamanın iktidar sözcülerinin ya da liderlerinin Çorum’u bırakın Fatsa’yı bakın dediği yerlerde biz bunun onlar için nasıl dayanılmaz bir Fatsa yarattığımızı daha sonra özümsemeyenler de özümsedi. Onlar istediler ki yeni Fatsalar olmasın onlar istediler ki alternatif başka bir insanların mutlu özgür kendi kendini yöneten bir model bizi yaralar bizi yok eder. Korkuları kaygıları buydu. O nedenle Fatsa’ya yapılan nokta operasyonunun nedeni buydu. Arkasındaki gerçek bu idi. Aynı zamanda ülke çapındaki uyanışın sadece Fatsa’da bunlar oluyorken Tariş’te, Yeni Çeltek de devrimciler destanlar yazıyorlardı. Yani Fatsa nokta operasyonu 12 Eylül’ün provasıydı.

Kimse Umutsuz Olmasın, Umut Fatsa’da

Ama bugün kopkoyu bir karanlık dönemden geçerken şunu görmenin mutluluğunu da yaşamadan edemiyoruz: Fatsa modeli dedikleri şey Fatsa’da yaşanılmış her devrimcinin onur duyacağı adımlar umutsuz olan bir halkın umudu olmaya bugün devam ediyor. Bugün umutsuzluğa kapılan her yüreğe umut olmaya devam ediyorlar. Güzellik bu.

Kimse umudunu tüketmesin. 18 yaşında, 19’unda Fatsa’yı yaratanlar bütün benim bu anlatımlarımın arkasında duranlar tıpkı Kızıldere’de Mahirlerin yarattığı gibi devrim için ölümü göze alan gençlerimizdi. Bu böyle bilinmeli.

Devrim engebeli dolambaçlı sarptır diyen büyük üstadımızın dediği gibi yaşandı buralarda da. Hiç bir şey kolay olmuyor direnmeden olmuyor ve direnmenin dik durmanın mücadele etmenin dağıtamayacağı karanlık yok.