Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacağımızı haykırarak söyleyenlerin misal yol parası yok cebinde, 2023’te enflasyon kalmayacağını iddia edenlerin, ay sonunu nasıl getirdiği ise hâlâ bir muamma bir bakıma.

Hayat pahalı, hayatlar ucuz!

Alper Turgut

Hollywood’un en şatafatlı merasimi olan Akademi Ödülleri’nde hem Oscar heykelciğini kapan hem de dünyanın gözü önünde sunucu elemanı tokatlayan Will Smith’in, 10 yıl buraya adım atma, sonrasına bakarız ‘kanka’ cezası alması, haliyle sinemaseverler arasında, kahkaha efektiyle karşılanmadı. Neredeyse yüzyıla yürüyen bir büyük etkinlik, zaten hayli zamandır içerikten muaf idi, şimdi tam dibi bildi. Memleketimin köşelerini tutan, hakkından fazlasını yutan, sorumluluk almayan, hesap sorulamayan tiplerden, ne farkı kaldı ki gişeyle sanat filmleri arasında mekik dokuyan bencil ve şımarık biraderin?


Hayır, sen, az ama öz işlere bulaşan, ince eleyen sık dokuyan, kendini oynadığı karakterlerde yeniden bulan Daniel Day-Lewis değilsin ki, illa yine bir heykelim olsun diye tutturasın. Ceza gibi ödül ha, Oscar sende bulunsun, baka baka beladan uzak durursun. Ha ha ha! Hatta cezadan sonra bir de onur ödülü filan verin, garibi tekrar sevindirin. ‘Güldüren adam’ imajının altında bir filozof yatan Jim Carrey, tüm salonun ayağa kalkıp tokatçıyı hararetle alkışlamasını, “Hollywood dediğiniz omurgasız bir grup insan” demesi takdire şayan değil miydi?

Altın Küre ödül törenlerini yıllarca sunan zekâ küpü laf ebesi Ricky Gervais, yönetmeninden yapımcına, senaristinden oyuncusuna söylemedik laf bırakmazken, harbiden haklıydı son tahlilde. Yüzlerine karşı dalgasını geçtikçe, başlangıçta yaşanan kahkaha tufanı giderek yerini tek tük gülüşmelere bırakıyordu, bir nevi suçluluk psikolojiyle.

Malum Saray’ın gölgesinde keyiflenen ve kendilerine cıvık bir şekilde ‘sanatçı’ denilmesini isteyen bizim tiplerden aşinayız zaten, her şeyi bilip yine de yoluna devam edenlere. Yeni bir şey değil yani. Hah! Bu arada, lanet olasıca çoğu 'entel' gibi, “Drive My Car” adlı incelikli ve derinlikli (yaratıcılık sıkıntıları bulunsa dahi) bir yapıt dururken, hayli hafif, pazar günü neşesi, tam aile filmi olan Coda'nın, en iyi ilan edilmesini komik buluyorum. Lakin insanların, pandemiyle birlikte iyi hissetme ihtiyacı daha da çoğaldı. Buna da karşı çıkmıyorum artık. Hepimiz biraz da olsa mutlu olalım, ağır mevzulardan uzak kalalım. Şaka şaka, hiç olur mu öyle bir şey, güzelim sinema sanatı, sabun köpüğü filmlere teslim edilemez. Asla ve kata!

Tamam, herkesin yaptığı yanına kar kalıyor bu ülkede, elbette “uzun kuyruklar oluşuyordu, o nedenle zam yaptık" gibi vay arkadaş dedirten şeyler söyleyen Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü gibi yaparsanız o başka, hop görevinden alırlar, gözünün yaşına bakmazlar. Üstelik müdür, hayvan yeminde dışa bağımlı olduğumuzu, beli bükülen üreticiye destek olunması gerektiğini ve bu koşullarda satışın imkânsız hale geldiğini de anlatıyordu. Belki de gerçek sebebi, muhalif gibi konuştuğu yerlerdi, hepimiz tek bir cümleye takıldık, yine ve yeniden.

Geçenlerde kulak misafiri oldum, beriki ötekine ya dostum, insanlar dünyanın durumundan habersiz, Avrupa’da yaşayan akrabalarım yağ ve un bulamıyor, raflarda kalmamış, resmen bitmiş tükenmiş diye geveliyordu. Diğeri karşılık verdi, biz onlardan çok daha iyi durumdayız. Bu cennet vatanın her yerinden bolluk ve refah fışkırıyor. Bunlar sokak müsameresi filan mı yapıyor diye bir baktım göz ucuyla, yoooo gayet ciddilerdi ve maddi durumlarını tahlil etmeye teşebbüste bulunmayacak denli üstleri başları gıcır gıcır idi. Muhabbetin devamında ikisinin de emlak zengini olduğu, aileden kalan bir rahatlığın sefasını sürdüğü açığa çıktı. Pek vicdan yükleri de yoktu, bu devirde zengin olamayan, parayı tutamayan sürünür elbet diye söylendiler. Kiracılarına yaptıkları inanılmaz zamlar kadar, evlerinin değerinin arşa ulaşmasını kutlar gibiydiler.

Salt zenginler mi böyle, hayır elbette! Yoksulların da birbirlerine çıkart göster telefonunu dediği, bir akıllı cep telefonunu varsıllığın sembolü ve statü göstergesi olarak öne sürdüğü besbelli. Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacağımızı haykırarak söyleyenlerin misal yol parası yok cebinde, 2023’te enflasyon kalmayacağını iddia edenlerin, ay sonunu nasıl getirdiği ise hâlâ bir muamma bir bakıma. Zenginin sefayı, fakirin cefayı, aynı olgunluk ve mutlulukla kabullenme serüveni, bir nevi büyük bir travma, halden anlayana.

Dizgin tutmayan hayat pahalılığı, kontrolsüz göç akını, aşırı uçları heyecanlandırıyor sanki aşırı milliyetçi memnun, siyasi İslamcı da memnun, bu tanımsız gidişattan. Lakin hiçbir koşulda yaşananları umursamayan, kılı asla kıpırdamayan sessiz milyonlar var, işte onlar belirleyecekler geleceğimizi. Bu noktada devrimciler, yıllar yılı bu savurganlığın, bu aç gözlülüğün, bu devasa hırsın çoktan çizgiyi geçtiğini, işlerin bu noktaya en nihayetinde geleceğini, vahşi kapitalizmin tüm yerküreyi dara ve zora sokacağını bazen sakin sakin bazen de haykırarak anlattılar. Pandemi, savaş, iklim krizi, gıda ve su sıkıntısı gibi belalar ardı ardına geliyor ve gelecek. Tereddütsüz! Geçmişteki salgınlardan, açlıklardan, kırımlardan, talanlardan ders almadık. Ancak şimdi her şey çok daha karışık, çünkü inanılmaz çoğaldık. Tüketim toplumu hızla artarken, üretim hattının gerilemesi, tarım alanların betona dönüşmesi, hayvancılığın düşüşe geçmesi, hepimize bir şeyleri bağırıyor inatla ve ısrarla, bilmem farkında mıyız?

Sosyalistlerin örgütlenme zamanı, hatta tam zamanı. Çünkü emperyalistlerin, kapitalistlerin yol açtığı göçlerin faturasını, salt göçmenlere kesecek zihniyetin, azılı düşman yaratma gayreti bozulmak zorundadır. Oysa sorumlular ortadadır. Yoksulluğu azdıran kararları uygulayan siyasetçiler ortadadır. Bu ırkı seviyorum, şu ırkı sevmiyorum. Onlardan nefret ediyorum, bunlardan etmiyorum. El insaf, bu insani bir hal midir? Ayrışma isteyenlere karşı dayanışmayı yükseltmek, acil ihtiyaç listesinin en tepesine çıktı bile. Çünkü ortalık toz duman, herkes feryat figan, fatura gene güçsüzlere kesilecek. Zamanın zalim tekeri, ezberine devam edip, güçlüden yana dönecek. Bir kez olsun, farklı davranın, ezenlerin oyununa daha fazla katılmayın. Dünyanın tüm ezilenleri kardeşti hem.