Hayatın bensiz dönmesi hoşuma gitmiyor

ORHAN ALKAYA

Ekseriyet ev eksenli yaşadığım için, fazla bir değişiklik olmayacağını düşünüyordum, yanılmışım. Sokakta yaşayan bizim mahalle (Kuzguncuk) hayalet şehre döndü. Sokak sohbetleri yapmaktan zevk aldığım arkadaşlarımı özledim, çünkü hepimiz birbirimizi kolluyoruz.

Biz evdeyken –ki tarih yazılırken evde olmaya pek alışkın değilim-, hayatın dışarıda bensiz dönmesi hiç hoşuma gitmiyor, nedir, yapacak pek bir şey yok şimdilik. Aklımın bir kısmı da, hapishanelerde ve konjonktürel olarak hapishanelerde tutulan arkadaşlarımda –Osman’la, Ahmet’le sohbet edebilmek için yanıp tutuşuyorum.

Tekmil vermekten nefret ederdim; Nesrin (Nas) bu ara sabahın köründe ‘iyilik tekmili’ alıyor ve her defasında, gözlerim yaşarıyor.

Nasılsa hallederim diye diye Henri Rousseau’nun atölyesine dönmüş çalışma ortamımı toparlamaya başladım. Bu tahmin edemeyeceğiniz kadar devrimci bir hamle benim için.

Bütün seyahatler, toplantılar, atölyeler vb. haliyle iptal oldu. Zoom programıyla geniş WhatsApp’la küçük toplantılar yapabiliyoruz, bu iyi.

Kızıma söz verdiğim bir “nesneler kitabı” için notlar alıyorum. Sağım solum kızımın değişik yaşlardaki fotograflarıyla dolu. Âsûde Prag’da, bizim gibi gönüllü karantinada ve online ders yapıyor. Tarihin bu büyük kırılma ânına tanıklık ettiği için kendini şanslı sayıyor. Ben de salgın sürecini çok iyi yöneten Çek’lere ve kendime şaşırarak Babis’e şükran duyuyorum.

Büyük bir değişim yaşanıyor ve bunu süzmeye çalışıyorum. 1946 dünyası eprimişti ama şimdi çatırdıyor âdeta. Almanya İtalya’ya acil yardımı ilk etapta reddettiğinde ve Kübalı doktorlar İtalya’ya geldiğinde, hem Avrupa Birliği’nin çatırtısını hem devrimci bir dalganın kapitalizmin önüne dikilmekte olduğunu gördüm. Devrimci bir durum zıddını da üretebilir elbette.

Kitaplarımı tamamlayıp, şiirleri bir Veda Dîvanı olarak birleştirmek için çok çalışmam gerektiğini fark ettim. Ürktüm doğrusu.

Kızımla –telefonda- Walter Benjamin konusunda biraz ters düştük, Benjamin çalışıyorum. Salah Bey’i çok özlemişim, yeniden okuyorum. Şu Piketty’ye bir daha bakacağım, ilk okumada Kapital’ini biraz hayalci-devletçi bulmuştum.

Hasılı kelâm, duygusallaşmanın ve gerginliğin aşırısından kaçınmaya çalışarak, fevkalâde sınıfsal bir zorbalığı da barındıran bu karantina sürecinde, çalışmak zorunda bırakılan yahut ücretsiz olarak “izne çıkartılan” emekçi sınıfın fertleri için ne yapabileceğimizi düşünüyorum. Elbette bir yandan da Covid19’u anlamaya çalışıyorum.