Kadının derdi ne; ne yapmaya çalışıyor? Yas, haset, kıskançlık, melankoli, röntgencilik (voyörizm) ve evlilik krizi... Ben filmi bütün yavaşlığına rağmen ilgiyle izledim

Hayatın Kıyısında: Yas, röntgencilik ve evlilik

Angelina Jolie ve Brad Pitt’in adlarını aynı filmin afişinde görmek magazinel bir filmle karşı karşıya olduğunuz hissi verebilir. “Hayatın Kıyısında”nın pop’la uzaktan yakından alakası yok oysa. Jolie’nin bu üçüncü yönetmenliğinin sonucunu karşılaştırabileceğimiz filmler daha çok 60’ların ve 70’lerin sanat sinemasından geliyor. Benim aklıma Bertolucci’nin “Çölde Çay” ve “Paris’te Son Tangosu” geldi, başkaları Kubrick’in “Gözü Tamamen Kapalı”sı, Antonioni’nin “Macerası”nı ve Rosselini’nin “İtalya’ya Yolculuğu”nu anmış. Şimdi düşününce Ceylan’ın “İklimler”i de bu kategoride değerlendirilebilir.

Film, krizdeki bir evliliği anlatıyor. Filmin çifti New Yorklu iki entelektüel: Yazar Roland (Brad Pitt) ve emekli dansçı Vanessa (Angelina Jolie). “Çölde Çay”ın seyyah çifti gibiler; turistten çok, Fransa kıyısındaki sakin bir kıyı kasabasına yaşamaya gelmişe benziyorlar. Otel odasına girer girmez, mobilyaların yerini yaşam tarzlarına uygun halde yeniden yerleştiriyorlar. O odada uzun süre yaşayacaklarını düşündükleri belli.

Fakat erkek de kadın da derin bir mutsuzluk içindeler. Yazar yazarlığını yapacak halde değil. Kadın ise tamamen içine kapanmış. Ne kocasına ne de hayatta başka herhangi bir şeye ilgi duyuyor. İçki kadehi ellerinden düşmüyor. Ama aralarında yine de çok cidddi bir fark var. Adam hayatla ve karısıyla bağ kurmaya çaba harcarken, kadın ilgisiz ve tepkisiz kalıyor. Adamın bunalımının nedeni, karısının bunalımı gibi gözüküyor. Film, kadının neden bu kadar melankolik olduğunu uzun süre saklıyor. (Dolayısıyla ben de bu yazıda açık etmemeliyim. Tabii, bu da yorumu çok kısıtlayan bir şey.)

Bir süre sonra çiftin yanındaki odaya, yeni evli genç bir çift yerleşiyor. Vanessa yandaki odaya bakan bir delik keşfediyor odalarında ve yandaki çifti dikizlemeye başlıyor. Ve işler giderek tuhaflaşıyor. Roland da Vanessa’ya komşularını dikizlemede eşlik etmeye başlıyor. Çiftler tanışıyor. Vanessa, çiftin erkeğine kendi kocasınınkiyle tıpatıp aynı olan bir ceket seçiyor (Paris’te Son Tango’da sevgilisine kocasının robdöşambrından alan bunalımlı ve evli kadını hatırlıyor musunuz?)

Kadının derdi ne; ne yapmaya çalışıyor? Yas, haset, kıskançlık, melankoli, röntgencilik (voyörizm) ve evlilik krizi... Ben filmi bütün yavaşlığına rağmen ilgiyle izledim. Yakın zamanda iki göğsünü birden kaybeden Jolie’nin, melankolik bir film yapıp hem de yeni memelerini bol bol sergilemesi anlaşılır bir durum. Yavaşlığı ve tekrarlarıyla çoğu izleyiciyi sıkacağı kesin filmin. Ben yine de tavsiye ederim.