Hayattan da müzikten de soğuttunuz

Ankara’ya doğru hızlı trenle yola çıktık. Ortaoyuncular olarak ODTÜ’lü gençlerle tiyatro, oyun müzikleri, Ferhan Şensoy’u konuşacağız bugün. Akşam da Devrim Stadyumu’nda Flört ve Gazapizm konseri var. Tabii ki orada olacağız. Benim için bir konser dinlemek felekten bir gün çalmak demek. ODTÜ’nün o efsane stadyumunda birkaç kez çalma şansı bulmuştum. Stadyumun merdivenlerine yazılan kocaman ‘DEVRİM’ yazısı Hüseyin İnan, Taylan Özgür, Alpaslan Özdoğan, Mustafa Yalçıner ve Mete Ertekin’i saygıyla selamlamak, ta 68’den bugüne kadar.

ODTÜ Medya Topluluğu web sitesinde yazılanlara göre 1968 yılının ekim ayında yukarıda saydığım devrimci gençler gece yarısı o zamanki adıyla ODTÜ stadyumunda buluşurlar. 50 metrelik halatları, Japon trafik yol boyaları, cam asitleri ile sonraki yıllarda asla çıkarılamayacak olan o karışımı birkaç denemeden sonra hazırlarlar. Getirdikleri halatı şablon olarak kullandıktan sonra Büyük Spor Salonu’nun çatısına çıkan arkadaşlarının yönlendirmesiyle 33 metre yüksekliğindeki harflerle ‘DEVRİM’ yazısını sabaha karşı bitirirler.

68 KUŞAĞININ RÜZGÂRI

50 seneyi aşkın bir süredir zaman zaman iktidarın zaman zaman ODTÜ yönetiminin silmeye çalıştığı yazı –o bilinmeyen formülünden olsa gerek- hâlâ dimdik ayakta. Ne mutlu bana ki kıyısından köşesinden de olsa 68 kuşağının rüzgârına kapılmış o yılların Türkiye’deki temsilcileriyle tanışmışım. Aslına bakarsanız her müzisyenin çalmayı hedeflediği yerdir burası. Müzisyen dedim yanlış anlaşılmasın, ünlü birileri değil. Buranın geçmişini bilmeyen burada çalmanın önemini de bilmez…

Neyse. Ankara’ya geldik ve de festival kapsamında tiyatro sever gençlerle buluştuk sevgili Elif Durdu, Serap Günaydın, Ortaoyuncuların en genç üyesi Orkun Akyıldız ve ağabeyimle birlikte. Çok keyifli bir sohbetti. Biz oyun müziklerini çaldık hep beraber söyledik Ferhan Şensoy ile ilgili soruları cevapladık. Tabii ki keyifli olduğu kadar çok duygusal da bir ortamdı bizim için. Ortaoyuncular için, belki de Ferhan için.

Sonrasında misafirhaneye bavullarımızı bırakıp festival coşkusunu yaşamak için alana indiğimizde bir tatsızlık olduğunu hissettik. Bu festivalin organizasyonunu üstlenen Uluslararası Gençlik Topluluğu’nu oluşturan ODTÜ’lü öğrenciler rektörlerinden gelen bir Twitter mesajıyla o akşamki konserin iptal olduğunu öğrenmişler. Hem öğrencilere böyle bir organizayonu yapmaları için bir yetki ve sorumluluk veriyorsunuz hem de o gençlere danışmadan onların fikrini almadan kafanıza göre bu geleneksel festivali iptal ediyorsunuz?

GÜNAH KEÇİSİ

Niye? Gerçekten de niye? Siz bir rektör olarak bu pırıl pırıl gençlerin aylar öncesinden hazırlandığı ve hazırladığı bir festivali onlara danışmadan nasıl iptal edersiniz? Bu akşamki konser iptal edilirken Flört ve Gazapizm’in yaptıkları anlaşmaya uyulmazken hem müzisyenler hem dinleyiciler mağdur edilirken Türkiye’de kaç düğün, kaç nişan, kaç kınagecesi yapıldı? Kaç doğum günü kutlanıldı, ondan haberiniz var mı?

Sizin rektör olarak önceliğiniz öğrencilerinizin mutluluğu olmalı. İptal gerekçesi olarak gösterdiğiniz sebepler inandırıcılıktan o kadar uzak ki. Neredeyse 40 yıldır devam eden ve de bir türlü çözülemeyen bu terör belasının sorumluları öğrencileriniz olabilir mi? Niye bize sanki suçlu bizmişiz gibi davranıyorsunuz? Hem müzisyenlere hem de dinleyenlere…

Yetti ya. Zaten iktidar kanadı müzik yasaklarıyla hayatımızı zindana çevirdi bir de siz hele böyle bir üniversitenin başındayken bunları yapmayın. Başka üniversitelerde etkinlikler devam ederken, siz işinize giderken, bakkal dükkânını manav tezgâhını açarken tek günah keçisi yine her zaman olduğu gibi müzisyenler mi? Meslek olarak müziği, şarkı söylemeyi, güzel sanatları seçmeleri mi? Bir yas ilan edildi de bizler buna mı uymuyoruz? Yeter ya… Müzikten de hayattan da soğuttunuz bizi…