1 Kasım seçimi sonucunu, İslamcılık ekseninde daha yoğun ve yaygın tahakkümün kurulmasına işaret etmiştir. Seçimle birlikte göz ardı edilmeyecek sonuçlara bakmak lazım. Şeriat rejimleriyle uyumlu girişimler “Haydi Bismillah” diyerek yeni siftahları için durmak yok yola devam deniliyor.

İlk icraat Resmi Gazete’de yayımlandı. Yılbaşı sepetlerine tütün mamulleri ve alkollü içkiler konulamaz. Yasak!

İkinci adım gecikmedi; Diyanet “24 saat Kuran basacağız” demek için 2 Kasım’ı bekledi.

Üçüncü adımda, ölü seviciliği hutbelere konu edip imamlar “asker imam” olarak, “cübbe ve sarıklı askerlik yapalım ve üniforma giymeyelim” diye kanun teklifi hazırlandı.

Dördüncü hamlede, 1 Kasım seçimleri “yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz” diyenlerin yol verdikleri, Osmanlı Ocakları 50 kişilik grup “Ya Allah Bismillah”, “Gezinin piçleri” diyerek terör estirmeye ve “Recep Tayyip Erdoğan” sloganlarıyla Saraylı lehine sokağa eve mahalleye baskı mekanizmaları kurmaya başladı.

Beşincisinde ise, camide dini nikah kıymaya, “dini nikah belgesi” vermeye başladılar. Şimdi de resmi nikâh kıyma yetkisini almak için, camilerde nikâh kıyma odalarının açılmasını talep ediyorlar. Belediye Nikâh Salonları camiye taşınacak.

Altıncısını merak ettiniz değil mi?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Çocuk Esirgeme Kurumlarındaki çocuklara “Değerler Eğitimi” adı altında “Allah, Kuran, Din, Dua, ibadet, şükür, sabır ve ilmihal” eğitimi verecekler.

Yerim daraldı, bir hafta içindeki yedinci girişim ile sınırlayayım. Diyanet ağzındaki baklayı çıkardı. “İmamlık mesleği sadece namaz kıldırma görevi değil. Bir imam mahallesinin, köyünün bütün sakinlerinin haritası önünde olarak hepsinden haberdar olmalıdır.” Yani mahallenin “din polisliği” gündemde.. Lüks Mercedes ile makamından seslenen Diyanetin Başkanı Görmez “Allah bizleri Peygamberlerin makamında istihdam ediyor” diyor.

Sırada okullarda sınıfları “kızlı-erkekli” ayırmak var. Gelmez demeyin. Eli kulağında..

Bunlar sadece bir AKP projesi mi? Hayır!

Küresel kapitalizm, AB ve ABD, Neo liberal politikalar ekseninde, Ortadoğu’daki egemenlik savaşlarında Türkiye ile stratejik işbirliğini AKP ile sürdürüyor. ABD’nin başını çektiği küresel aktörlerin ve siyasal İslamcı hareketlerle ilişkisi ve Türkiye’de dinci gericiliği ve milliyetçiliği beslemeleri de yeni değil.

Küresel güçler, Türkiye taşeronlarını özellikle siyasal İslamcılar, milliyetçi ve merkez sağ üzerinden kurumayı tercih ediyor.

ABD’nin Türkiye’deki siyasal İslamcılarla işbirliği çok geçmişe dayanır. “Komünizme Karşı Mücadele derneklerinin” kurulması, “Yeşil kuşak projesi” işbirliği, “ılımlı İslam projesi” üzerinden Türkiye ve Ortadoğu’da Sünnilik ekseninde bir “yeşil medeniyet kurma” hedefiyle devam etmiştir.

Ilımlı İslam’dan Selefiliğe kayış
2000’li yılların başında ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” için Türkiye ile birlikte geliştirdiği “Ilımlı İslamcılık”, “Müslüman kardeşler” Suriye, Tunus, Libya, Mısır ve diğer Müslüman ülkelerdeki “bahar devrimleri” ile hurdaya dönüşünce, yeni arayışı girişildi.

“Ilımlı İslam” çizgisi yerine, Selefi gruplar “ılımlı” alana egemen oldu. Aslında “radikal” olan “ılımlı” içinden türetildi. “Eğit-Donat Projesi” diye sunulan strateji aynı zamanda“Ilımlı İslam’ı” radikalleştirmenin ve Selefi grupları büyütmenin diğer adıydı.

Yeni sürecin “Radikal İslamcılık” üzerinden inşa edilmesi ile ABD-Türkiye “ılımlı İslam” projesinin yerine “Radikal İslamcı Selefiliği” geçirdiler.
İşte bu nedenle son beş yıldır Türkiye ve Ortadoğu, İŞİD, El Nusra, El Kaide türevi radikal İslamcı cihadist ve selefi grupların tahakkümü, kıskacı ve baskısı altındadır.

Ilımlı” eksenden “radikal” eksene kayışın sonucu uygulamalarını 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında fiilen yaşayıp gördük. AKP’nin Kasım seçiminde kazançlı çıkmasına vesile olan İŞİD’in suç işlemden tutuklanması mümkün olmayan “Canlı Bombaları” oldular.

Ülke ve halk olarak acı bedeller ödedik. “Ölümü gösterip, sıtmaya razı edenler” şimdi tek başına yüzde 49.4 ile iktidar olunca, başta kamusal alan, kamusal hizmetler, eğitim olmak üzere, tüm sivil hizmet alanlarındaki çalışmalarıyla, toplumsal hayatımıza yönelik, yoğun ve yaygın bir dindarlaştırma projeleriyle nüfus ediyor.

Şeriat rejimleriyle uyumlu 1 Kasım ürünleri “ümmete” hayırlı olsun. Dikkat “din polisi” her an elinde mahallenizin “inanç haritası” ile kapınızı çalıp, mezhebinizi sorabilir.

Nasıl ki “Rabbim erken seçim istediyse” Allah da “yeryüzünde istihdam ettiği kuluna bir vazife vermiş!” Kapınızı çalabilir!

Olmaz demeyin...