23 Haziran’a üç gün kala şu üçlü sorgulama akla geliyor: AK Parti ve Erdoğan tarafından seçimlerin ve sandığın kullanım şekli ve anayasasızlaştırma süreci, son üç yılda ülke genelindeki konferans ve söyleşilerimde şu üçlü kaygı ve sorgulamaya neden oluyordu seçmenlerde: -Biz seçimleri kazanamayız; çünkü onlar çoğunlukta. -Çoğunluğu elde etsek de, onlar seçimde hile yapar ve kazandırtmaz. […]

23 Haziran’a üç gün kala şu üçlü sorgulama akla geliyor:

AK Parti ve Erdoğan tarafından seçimlerin ve sandığın kullanım şekli ve anayasasızlaştırma süreci, son üç yılda ülke genelindeki konferans ve söyleşilerimde şu üçlü kaygı ve sorgulamaya neden oluyordu seçmenlerde:

-Biz seçimleri kazanamayız; çünkü onlar çoğunlukta.

-Çoğunluğu elde etsek de, onlar seçimde hile yapar ve kazandırtmaz.

-Kazansak da, onlar iktidardan vazgeçmez.

İKTİDARDAN VAZGEÇMEMEK

31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’da teyit edilen bu sonuncusu: CHP ve Millet ittifakı adayı İmamoğlu seçimleri kazandı. Ne var ki, 6 Mayıs’ta seçimleri iptal eden YSK, kararını gerekçelendiremediği gibi, sonraki kararlarında iptal nedenini bizzat çürüttü. Böylece, Türkiye demokrasi tarihinde bir ilk yaşandı. Hatırlayalım: 1946’da çok partili siyasal yaşam yolunu açan CHP, Mayıs 50 seçimlerinde çoğunluğu kaybedince, iktidarı DP’ye barışçıl bir şekilde devretti. Bu siyasal münavebe, dünya demokrasi tarihine geçti. 2019’da 1. Parti konumundaki AKP, İBB Başkanlığının el değiştirmesine bile tahammül edemedi ve mazbatayı iptal ettirdi; valiyi kayyum olarak atadı. Aynı parti, siyasal ve anayasal birikimi de, OHAL ortam ve koşullarında ortadan kaldırdı: 16 Nisan 2017.

ÜÇ AŞAMADA BENZER SÖYLEM VE TAKTİK

Erdoğan-Bahçeli ikilisi, “illet-zillet” söylemini 2018 güzünde başlatmış ve bunu, “terörist-hain” söylemi ile 31 Mart seçimlerine kadar devam ettirmişti. Yerel seçimler için, ulusal ölçekte yürütülen kampanya için, -bakanlar ve valiler dahil- devlet organları da seferber edildi. Aynı ikili, 31 Mart İBBB seçimlerini iptal etmesi için, söylemleri ile YSK’yi taciz etti. Bu kez, 23 Haziran günü sandık başına gidecek seçmenleri etkilemek için Devlet destekli kampanya yürütmekle yetinmiyor; başta İmamoğlu gelmek üzere, CHP ve Millet ittifakını karalama kampanyasına ivme kazandırmaya çalışıyor. CB yardımcısı ve bakanlarla birlikte İstanbul’a taşıdığı Devleti, sadece Ordu valisini savunmak için hatırlıyor: “Devletin valisi”.

İKİ+BİR

İst. BBB’na kerhen aday olduğu söylenen, ancak TBMM başkanlığından istemeden istifa ettiği aşıkâr olan B. Yıldırım, “çaldılar” nakaratı ile, iftira ve tehdit söyleminde ikiliye ayak uydurma çabası içinde: “Bugün PKK’nin önemli bir adamı şöyle bir açıklama yaptı” sözleri (18.6), bir eleştiri mi, örtülü övgü mü? “CHP adayı seçilse bile yönetemez” diyen Bahçeli, “Şu anda dünyanın gizli gündemi İstanbul seçimleridir” (15.6) sözleri ile, “gizli gündem”! yaratıcısı konumunu unutuyor. CB yrd. ve bakanlar eşliğinde, Devlet’ten ne anladığını seçim meydanlarında görüntü ile kanıtlayan üçüncüsü, “çaldılar hukuki değil siyasi” itirafına rağmen, İmamoğlu’na, “Seçimden sonra da bunun hesabını vereceksin” tehdidini savurabiliyor (18.6). İBBB’ye vekalet eden kayyum vali de, karalama kampanyasın parçası.

6 MAYIS DARBESİNE YANIT

23 Haziran Pazar akşamına kadar her türlü tehdit, şantaj ve iftira, dozu yükseltilerek sürdürülecek, adı geçen üçlü öncülüğünde. Ne var ki, Devleti, saltanat başkenti İstanbul için seferber etseler, hatta İstanbul’a taşımış olsalar da, Türkiye genelinde esen demokrasi rüzgârının önüne geçemeyecekler. İstanbul seçmenleri, YSK yoluyla uygulamaya konulan “6 Mayıs darbesi”ni püskürtecek. Bu başarı, yine seçimler yoluyla Ankara’da iktidarın eldeğiştirmesi (siyasal münavebe) yolunu açacak. Sonuç olarak; 23 Haziran demokrasi başarısını izleyen yıllarda ulusal ölçekte de münavebe sürecine paralel olarak demokratik anayasa çalışması yürütülecek.

Nasıl ki, 6 Mayıs darbesi halkoyu ile aşılacaksa, 16 Nisan Anayasa darbesi de, yine hukuk yoluyla demokrasi mücadelesi verilerek halkoyu ile aşılacak. Bu nedenle, 23 Haziran oyu, İBBB seçimleri ötesinde, Türkiye’nin 21. Yüzyılı için önemli olduğu kadar Dünya demokrasi tarihi bakımından da anlamlı. Şu halde, son üç günde de, haksızlıkları anlatalım arkadaşlarımıza, komşularımıza ve meslektaşlarımıza; sandığa gidelim ve götürelim; sandıkları sahiplenelim!