Kadıköy’deki ‘hayır’ eyleminde ‘devlet büyüklerine hakaret ettiği’ öne sürülen bir kişi gözaltına alındı.

Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 22 Ocak’ta ‘hayır’ çağrısı yaptı. Açıklamanın ardından Kamu-Sen’in Ankara’daki genel merkezine saldırı düzenlendi. (Ertesi gün genel merkez binasına ikinci saldırı düzenlendi.)

Adana’da Ocak ayında ‘Başkanlığa Hayır’ bildirisi dağıtan Halkevleri üyesi yedi kişi gözaltına alındı.

Ankara’nın Yüksel Caddesi’nde dört liseli, ‘Ne yaparsanız yapın başkanlığa liselerden de hayır’ pankartı açtı, dördü de gözaltına alındı.

İstanbul’da Yeşilkent Hayır Meclisi üyesi üç kişi duvara ‘başkanlığa hayır’ yazdıkları için gözaltına alındı. 2.5 saatlik gözaltının sonunda 300’er TL’lik para cezası kesilerek serbest bırakıldılar.

‘Hayır’ diyeceğini açıklayan MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya’nın Denizli’de konuşmacı olarak katılacağı konferansın yapılacağı salon için verilen izin, konferansa bir gün kala iptal edildi.

Kocaeli Üniversitesi Anıtpark Yerleşkesi önünde üniversite öğrencileri ‘hayır’ deklarasyonu için toplandı, açıklama yapmalarına izin verilmedi. Polis TOMA’yla müdahale etti, en az 10 öğrenci gözaltına alındı.

Tüm bunlar ve çok daha fazlası son bir ayda oldu. Uluslararası Şeffaflık Derneği raporuna göre bu sürede ‘hayır’ dediği için 87 kişi gözaltına alınmış.

Sokakta bunlar olurken, kürsülerden şunlar söylendi:
“Evet kampanyasına katılanlara linç yapıyorlar. Sporcular, sanatçılar dediler, neler yaptılar. Acayip bir mahalle baskısı var. Bir tane ‘hayır’ dediği için gözaltına alınmış varsa ben bugün, bu görevden ayrılırım. Yok öyle bir şey, yok öyle bir örnek.” (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ)

“Neden ‘evet’ diyoruz? PKK ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. FETÖ ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. HDP ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. ‘Hayır’cılara bakın ona göre kararınızı verin.” (Başbakan Yıldırım)

“Teröristlere karşı çıkanlar ‘evet’ diyecek. Fethi Sekin’i şehit edenler ‘hayır’ diyor.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan)

“Anayasa değişikliğine ve cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkan gafiller, ha bire bir şeyler söylüyorlar ama hep yanlış, yalan söylüyorlar.” (Yine Erdoğan)

Siyaset tiyatrosu
‘Hitler’i Satmak: Propaganda ve Nazi Markası’ adlı kitabın yazarı, University of London’dan iletişim profesörü Nicholas O’Shaughnessy, History News Network’te yayınlanan yazısında*, Hitler ile Donald Trump’ı kıyaslarken şunları söylüyor:
“Hitler’in canlı seyirci önündeki retorik saldırganlığı, siyasi tiyatroyu kullanışı ile Trump’ın dramaturjisi arasında açıkça paralellik var. Kalabalık mitingleri tekrar tekrar yayınlanan Trump, medyanın polemik performansını, ağır ithamlarını da canlı yayınlayacağını biliyor. Tıpkı Almanların, ucuz devlet imalatı radyolarından (Volksempfaenger VE 301) sadece rejim programlarını dinleyebileceğini bilen Hitler gibi. İkisi de siyaset tiyatrosunun önemini biliyordu.”

Ancak, ‘Donald, Adolf değil’ diye devam ediyor ve Nazilerin işgal ve soykırım dolu tarihindeki retoriğini şu örnekle hatırlatıyor:
“Bakın, işte dünyanın düşmanı, medeniyetlerin yıkıcısı, insanların arasındaki parazitler, Kaos’un oğlu, şeytanın vücut bulmuş hali, bozulmanın mayası, insanlığın dejenerasyonuna götüren şeytan…” (Josef Goebbels, Nüremberg, 1937).

Şimdilik hiç kimse Adolf değil belki ama tarih de bire bir tekerrürden ibaret değil. Ve ilki trajedi de olsa, ikincisi de henüz komik gelmiyor.

Ama kesin olan bir şey var: ‘Hayır’a savaş açan propaganda tiyatrosunun sonucunda sandıktan ‘hayır’ çıkması, gerçek bir zafer anlamına geliyor.

* http://historynewsnetwork.org/article/163943#sthash.ZZZjH6gf.dpuf