HAYIR kürsüsü: Kazdağı yaşasın diye “Hayır”

İlhan Pirinççiler
İDA Dayanışma Derneği
Bugüne kadar yaşadıkları doğa talanı ve ‘ekokırım projeleri’nin sonuçları ortada iken yöre halkı 16 Nisan referandumunda ne diyeceğini gayet iyi biliyor. Güney Marmara’nın coğrafi ve iklim olarak çeşitlilik, değişkenlik ve zenginlik içeren bu bölgesinde halkın tercihleri çok açık ve net. Kazdağı ve yöresinde yaşayanlar, Biga Yarımadası halkı 16 Nisan halkoylamasında “Hayır” diyecek. Çünkü refarandum sonucu ‘Hayır’ çıkmazsa olabilecekleri şimdiden tahmin ediyorlar.
Çanakkale’nin merkezinde bulunduğu, Edremit’ten başlayıp, Akçay, Küçükkuyu körfez hattında devam eden, Ayvacık, Ezine, Biga Gönen Bandırma ile birlikte Biga Yarımadası diye işaretlenen bölgenin yaşam kaynağı Kazdağı’dır. Bölgedeki ovalar, vadiler, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının varlığı Kazdağı’na bağlıdır. Bölgedeki iklim, yağış rejimi ve su döngüsü, Kazdağı’nın orman varlığının, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının korunmasına bağlı.
Bölgede halen, var olan kirli sanayi işletmeleri plan/proje aşamasındakiler ile birlikte şimdiden bölgenin can damarı ve yaşam kaynaklarını kurutmaya başladı. Kazdağı, ormanları, ovaları, yer altı ve yerüstü suları yok olma riski altında iken yöre halkının refarandum tercihi şimdiden çok belli.
Çanakkale, Kazdağı yöresi ve Biga Yarımadası’ndaki çimento fabrikası, demir çelik fabrikaları, termik santrallar ve altın, gümüş, bakır gibi metalik madencilik işletmeleri, Çanakkale Boğaz Köprüsü, yaşam kaynaklarımızı tehdit ediyor. Toplam 18 bin megawat gücünde termik santraller Türkiye’nin en büyük çimento fabrikası, her türlü hurdadan demir çelik üreten fabrikalar, metalik maden şirketleri ve Çanakkale Boğaz Köprüsü hepsi birlikte ormanları, göletleri, yer altı ve yerüstü sularımızı, yaban hayatını, ovalarımızı, dolayısıyla tarımı ve gıda güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokuyor. Bölge, hava toprak ve su kirliliği açısından çok ciddi boyutlarda baskı altında.
20 yıldan beri bölgede süren yaşam hakkı ve çevre mücadelesi sonucunda bölge halkı artık tercihini yapmış durumda.
Bandırma’da kurulacak ağır sanayi tesisleri, limanlar Erdek Körfezi’ni öldürmesin diye Hayır.
Gönen Ovası’nda yetişen “Gönen pirinci” zehirlenmesin diye Hayır.
Karabiga-Lapseki kıyılarında Akdeniz fokları yaşasın diye Hayır.
Biga Ovası termik santral asit yağmurları altında kalmasın diye Hayır.
Biga’nın hayvancılığı bitmesin diye Hayır.
Lapseki’nin kirazı Umurbey’in şeftalisini herkes güvenerek yesin diye Hayır.
Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağı üstünde “siyanürlü altın madeni işletmeciliği”ne Hayır.
Çanakkale domatesi temiz kalsın diye Hayır.
Çan’ın Biga’nın Kocabaş çayı özgür ve temiz aksın diyeHayır.
Ezine Ayvacık zeytini, zeytin yağı, zeytinciliği yok olmasın diye Hayır.
Ezine peyniri temiz kalsın diye Hayır.
Yenice Avunya ovası bitmesin diye Hayır.
Kalkım’ın çileği Akçakoyun’un kirazı bitmesin diye Hayır.
Bayramiç Ayazma’sı kutsal anılsın, Karamenderes ırmağından zehir akmasın diye Hayır.
***
Akademik Odalar Birliği’nden ‘hayır’ çağrısı
BALIKESİR Akademik Odalar Birliği (AKOB) Toplu Taşıma Merkezi’nde yaptığı basın açıklaması ile 16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandumu ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaşıp, ‘Hayır’ oyu verilmesini istedi.
Balıkesir Barosu, Balıkesir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası, Eczacı Odası ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu’nun başkan ve üyeleri Toplu Taşıma Merkezi’nde broşür dağıtıp, halkı referandumda ‘Hayır’ oyu kullanmaya çağırdı. Etkinlikte doktor, diş hekimi ve eczacılar beyaz önlüklerini, avukatlar cüppelerini giydi, mimar ve mühendisler ise baret taktı.
***
Yasaklara rağmen Hayır’ın sesi susmadı
Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi’nde iptal edilen ‘Hayır’ panelleri geçen haftasonu gerçekleşti. Panellerden ilki Ankara’da gerçekleşti. Bilgi Üniversiteli gençler tarafından yapılan çağrı ile Türkiye’nin pek çok şehrinden Ankara’ya gelen üniversiteliler, Aylin Nazlıaka ve Bekir Coşkun ile buluştu. Nazlıaka, iktidarın baskılarına dikkat çekerek şunları söyledi: “Gençleri kindar ve dindar kalıpları arasına sıkıştırmak isteyenler, düşünen, sorgulayan, üreten bir gençlikten korkuyor.”
Küçukkuyu/Altınoluk yöresi oksijen çadırı olarak anılsın diye Hayır.
Edremit’te yaşam sürsün diye Hayır.
Kazdağı’ndaki Milli Park Alanı, yaban hayatı koruma ve geliştirme bölgeleri korunsun diye Hayır.
SİT alanlarında doğa talanı yapılmasın diye Hayır.
Yani özetle bu bölgede tüm güzelliklerimizin, zenginliğimizin, yaşamımızın kaynağı Kazdağı yaşasın, Kazdağı ölmesin diye Hayır!