Tek adam rejimine evet diyenlerin propagandalarını camiye taşımalarına tepki gelirken akademisyen Polat S. Alpman ise “Dinciler için din tarihsel bir araç” diyor

Hayırcıları 'şeytan ve gafil' ilan eden dinciler din tüccarlığı devam ediyor!

CAN UĞUR

Referandum sürecinin fiili olarak başlamasının ardından başkanlığı ve tek adamlığı esas alan yeni anayasaya ‘Evet’ diyenlerle ‘Hayır’ diyenler farklı mecralarda düşüncelerini dile getirmeye devam ediyor. Bu tartışmalarda en dikkat çekici nokta ise hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın ‘desteğini’ arkasına alan bazı ‘Evet’çi kesimlerin dini değerleri propaganda malzemesi haline getirmesi. AKP’li birçok kişinin dahi tepkisini çeken bu adımlar kısa sürece kamuoyunun gündeminde yer edindi. Her fırsatta muhalif kesimleri ‘ideolojik davranmakla’ eleştiren başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve önde gelen hükümet temsilcileri aleni biçimde dini değerleri kullanarak yapılan Evet çalışmalarına ‘sessiz’ kalmakla yetindi.

İmam bunu yaparsa…
Misvak isimli İslamcı mizah dergisinin referandum karikatürü tepki çeken ilk çalışmalardandı. Dergi, referandumda “hayır” diyen bir kişiyi elinde içki şişesiyle şeytanla sohbet ederek çizip Hayır diyenleri şeytana benzetti. Ardından Ümraniye’de bir camide vaaz sırasında konuşan cami hocası ‘hızını alamayıp’ Evet çalışması yapmaya başladı. Ümraniye Modoko Camii İmamı Hüseyin Güleç , 3 Şubat 2017 tarihinde Ümraniye İmes Sanayi Camii 'nde verdiği cuma vaazında 'başkanlık sistemine hayır' diyenleri gafillikle suçladı, AKP’nin icraatlarını sayarak ‘evet’ propagandası yaptı. İmam Güleç’e camide bulunan yurttaşlar dini siyasete alet ettiği gerekçesiyle tepki gösterdi.

‘Hızını alamayan’ sadece İmam Hüseyin Güleç değildi. AKP’nin ‘sadık’ isimlerinden Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in kanalı Beyaz TV de dini siyasete alet etme konusunda ‘hünerlerini’ göstermeye başladı. Kanalın "Hayatta her şey var" isimli programına konuk olarak ilahiyatçı Vehbi Güler, programda 'şeytanı' anlatırken 'hayır' diyenleri şeytana benzetti. Üç gün önce yayınlandığı belirlenen programda konuşan Vehbi Güler, "Cenabı Hakka kafa tutan bir şeytan vardı o da 'hayır' dedi" ifadelerini kullandı. Yine benzer bir skandal Kartal’da yaşandı. Soğanlık Mezarlıklar Müdürlüğü’nde görevli imamlar ‘evet videosu’ çekip sosyal medyada paylaştı.

İdeolojik faaliyet
İslamcıların din soslu ikna çabaları yeni olmamakla birlikte AKP döneminde temel bir ideolojik faaliyet haline geldi. Peki neden bu çalışmaya ihtiyaç duyuyorlar? Neden Allah’ı ve Müslümanlığı bu çalışmanın ‘parçası’ kılıyorlar. Siyasal İslam ve toplumsal yansımaları konusunda çalışmaları ile bilinen Akademisyen Polat S. Alpman’a sorduk. Alpman meselenin tarihsel arka planını şu sözlerle özetledi:

Bütün popülist siyasetler din ve milliyetçilik sayesinde yapılır. Popülizmin kudreti biraz da bu sayededir. Türkiye’deki siyasal tarihte de dinin kötüye kullanımına ilişkin inanılmaz, akıl almaz ve vicdana sığmaz örnekler bulunabilir. Menderes’ten Kenan Evren’e, Özal’dan Demirel’e kadar Türkiye’deki sağ siyaset, dinin ve milliyetçiliğin kötü kullanımına ilişkin örneklerle doludur. Büyük olasılıkla buna sosyal demokrat ve sol siyasal hareketler de dahil olmuştur, ancak onların özellikle din ve muhafazakâr milliyetçilikle kurdukları ilişki daha yüzeyseldir.

‘Kullanışlı araç’
Sağcılar ve özelinde İslamcılar için dinin ‘kullanışlı’ bir araç olduğuna değinen Alpman şöyle devam etti: Din, Türkiye’deki sağ siyaset açısından, kitlelerle ilişki kurabilmenin, onlarla ortak dili konuşabilmenin bir aracı olarak görülür ve bu gerekçeyle sosyal, kültürel ve politik malzemelerden biri olarak sunulur. Siyasi liderler düzeyinde bunun en abartılı hali elde Kur’an ile miting meydanlarına çıkmak en hafif hali ise Allah kelimesini cümlelerin arasında serpiştirerek konuşmaktır. Ancak gündelik hayat içerisinde sayılamayacak kadar çok pratiklerle kendini sunar. Bizim gibi ülkelerde din ve milliyetçilik kitlelerin kolaylıkla harekete geçirilmesi, en olmadık şeylere bile ikna edilebilmesi için kullanışlı değerler oldukları için siyasetçilerin bunları es geçerek siyaset yapmalarını beklemek safdillik olur. Tam aksine, bunları siyasal alana dahil ederek kitleleri çevresinde toplamak isteyen siyasal eğilimler her zaman olacaktır. Gelinen noktada ‘Evet’ için dinin kullanıldığına şaşırmadığını belirten Polat S. Alpman sözlerini noktalarken şunları söyledi: Memleketin OHAL ile idare edildiğini hatırladığımızda Diyanet Teşkilatı memurlarının evet oyu için hutbe vermesinin zamanın ruhuna uygun olduğunu görebiliriz.