Gün gerçek laiklik zeminlerinde mücadeleyi yükseltme zamanıdır. Laiklik mücadelesinden geri adım atılan şu günlerde, bir adım daha ileri atıp, hep birlikte aydınlığa yürümek için, dinsel gericiliğe karşı şimdi gerçek laiklik omuz omuza verme zamanıdır. Çünkü toplumsal çoğulculuğu bir arada tutan etnik ve dinsel milliyetçilik çimentosu değil, laiklik, demokrasi ve eşitlik çimentosudur!

Devletin, kamusal hizmetlerin ve siyasetin oy ve iktidar uğruna meşruiyet kaynağını dini ve kutsal olanda aradığı bu ülkede, Sivas’ta insanlar gericilik adına yakılmaya, Diyanet bir fetva kurumu olarak, özel hayatımıza kadar müdahale etmeye, Müslüman olmayanlarla evliliği caiz görmemeye, Soma ve Ermenek’teki işçi katliamlarını “fıtrat” olarak göstermeye, baş örtüsünü ilkokullara kadar sokmaya, 4+4+4 eğitim sistemiyle okullar mescit, öğretmenler imam, öğrenciler dindar nesiller haline getirmeye ve “hayırlı cumalar” için kamu mesai düzenini şeriata şerri hukuka göre düzenlemeye devam edecektir. Oysa demokrasi ve özgürlükler için uğruna mücadele edeceğiz gerçek laiklik bizden şunu bekliyor;

*Devletin dini ya da mezhebi olmaz. Devleti, siyaseti ve siyasal sistemi uhrevi ve dinsel olandan ve dini yapılardan ayırmak gerekir. Dini devletin meşruluk temeli olmaktan çıkarıp, siyasal devleti “dinsizleştirmek” gerekir.
*Laik ve bilimsel kamu eğitim sisteminden ve insan haklarına dayalı için hukuk alanı dinsel öğelerden arındırılmalıdır.
*Devlet, siyaset ve toplum ilişkilerinde, dinsel ve kutsal olan değil, siyasetin, hukukun ve laikliğin ilkeleri referans alınmalıdır.
*Siyasetin dine, dinin de siyasete olan tahakküm müdahalesi sonlandırılmalıdır.

*Siyasal olan egemenlik ilişkisidir. Dinin egemenliğine, hâkimiyetine ve teokratik otoritenin inşasına kamu alanında hayat hakkı tanınmamalıdır.
*Siyasi iktidarlar demokrasi ve gerçek laiklik tanımına uygun din, vicdan ve inanç özgürlüğü kayıtsız şartsız herkes için güvence altına alınmalıdır.
*İnanç özgürlüğü sadece inanma değil, aynı zamanda inanmama hakkını da içerir. Devlet dinli ya da dinsiz herkese eşit uzaklıkta durur!
*Kimse inancından, giyiminden dolayı ayrımcılığa maruz kalmamalı ve yaşam tarzlarında özgürlüğüne sahip olmalıdır.
*Devlet herhangi bir din ve inanç grubunu resmi inanç olarak kabul etmemeli ve lehte destek sunmamalıdır.
*Devlet kendisini tüm inanç gruplarından ve dinlerden ayrı tutmalı ve hepsine eşit uzaklıkta durmalıdır.
*Laiklik tanımı gereği, devlet, kendi okullarında zorunlu din eğitimi yapamaz. Bu nedenle zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.
*Devletin asli görevleri arasında, teoloji üretmek, din propagandası yapmak, dindar yaratmak ve dinin finansmanını sağlamak gibi bir faaliyet asla kabul edilemez. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Devletten ayrı tanrı, Diyanetten ayrı tanrı yaratıp inananla inanılan arasına aracı kamu görevlisi tanrıcıklar konulamaz.
*Devlet ile din, akıl ile vahiy, bilim ile doğmalar arasında ilişkilerde siyaset kurumu, sosyal politikaları, insan hakları hukukunu, kamucu devleti, eleştirel düşünceyi (aklı) ve bilimi dünyevi alanı eşit kılmak için referans alır. Din, vahiy, doğmalar uhrevi alana ait kalmalıdır.
*Dini hizmetler ve ihtiyaçları karşılama, yaşama hakkı, inanç din gruplarının kendisine bırakılmalıdır. Dinin finansmanını kamu bütçesinden değil, her dini/inanç grubunun maddi ihtiyaçlarını kendi öz finansmanıyla karşılamalıdır.
*Devlet okullarındaki dinler tarihi, din kültürü dersleri tüm inanç ve dinleri kapsayacak şekilde isteğe bağlı olarak, eleştirilebilir, nesnel ve objektif şekilde verilebilir. Çünkü bu bir insan hakkıdır, çocuk hakkıdır. Uluslararası antlaşmalar böyle söylüyor.
Evet; laiklik gerçek demokrasinin ve özgürlüğün teminatıdır. İnsanı, düşünceyi ve inancı özgürleştirecek tek yoldur! Devlet, siyaset, Diyanet ve sermaye piyasasının tanrılarına teslim ettirmeyecek, boyun eğdirmeyecek, toplumsal hipnozlaşmaya kurban ettirmeyecektir.
Gerçek laiklik, bizleri devletin sahte yer tanrılarına ve sahte din kurumlarına meydan okumaya davet ediyor.
Şimdi soruyorum; sen halen, devletli sahte tanrıların, bizi toplucu hipnozlaştırarak uysallaştırmak isteyen fetvalarına karşı gerçek laiklik mücadelesinin gereksiz, yersiz ve anlamsız olduğunu mu düşünüyorsun?