Hayıt

“Hayıt hiçbir şeye ihtiyacı olmadan kendi kendine büyüyüp çoğalan bir çalıdır. Kökleri güçlü ve derindedir. Asılmayla topraktan sökülmez. İnce kısa boylu olanlarından bilek kalınlığında ağaç boyuna erişenlerine kadar çeşit çeşittir. İnce dallılarından sepet ve kamçı, kalın olanlardan ise sopa yapılır. Bu sopayla çoğunlukla adam, en iyi ihtimalle de yatak döşek döverler.

Çiçeği kolayca avuca gelir. Kokusu insanın içinde keskin ve coşkulu duygular yaratır. Aşk kokar! Yaşam kokar! Akdeniz ve Egede yol kenarlarında bolca bulunur. Çoktur, yine de seyrek durur. Birbirine gölge etmez. Yanında yöresinde yabani otlar türese de yerini beğenmezlik yapmaz. Nerede olsa büyür, Çiçeklenir. Alçakgönüllüdür.”
‘Hayıt’ bir derginin ismi olunca, bizlere 2015 yılının Haziran ayından beri girişten, hem de yürekten bir 'merhaba' diyerek böyle ses verir, el verir ve şu dergicilik meselesine de kıyısından girme vesilesi doğurtur. Sermayeli dergiler arasından genç bir kadroyla ekonomik, tüm yayıncılık ve dağıtım sorunlarıyla başederek yedi sayı çıkarıp bugünlere geldilerse, tanıtımına katkı sunmak da bize düşer.

Dergilerinin birçoğunun kapandığı ya da hayatta kalmak için çaba sarf ettiği bir dönemde, yeni dergilerin türemesi ilk bakışta çok heyecan verici görünse de gelinen nokta pek öyle değil. Sayıca artan dergilerin çoğu; kapak tasarımlarından kâğıt kalitesine, çizimlerinden yazarlarına, yazılardaki siyasi ya da edebi göndermelerin ayrıntılarına kadar varan, sanki bir ortak ağız sözkonusuymuşcasına aynılaşmış ve çoğunlukla tüketime hazır, içerikten ziyade kolay pazarlanabilir, sosyal medyaya uyumlu olacak biçimdedir. Böylesi dergiler yazılan her şeyin edebiyat olduğu anlayışı kadar, hayata koydukları sinik mesafe ve derginin okura dayattığı bakış biçimi okurla karşılaşmayı tuhaf bir kitsch haline getiriyor. Dergilerin birçoğu artık bir tüketim kültürü aracı haline dönmüş durumda. Yazdıklarım bütün dergileri kapsamasa da, nitelikli bir kültür-sanat dergisinde önce; kültür ve sanatın her dalında bilgiye sahip disiplinlerarası analitik karşılaştırmaları yapabilecek bir ekibin gerekliliğidir. Kültürel beslenmeyi öncüleyen, satış kaygısıyla sürekli tanınan yazarlara sayfalarını açmayıp nitelikli farklı tarzda ve farklı yazarlarla buluşturan, bir türün ya da bir akımın geriye dönük örnekleriyle karşılaştırma olanağı sunan, zaman zaman kapsamlı dosyalar da içeren, ambalajlarla/promosyanlarla süslenmeyen vb. gibi ilk etapta sayabileceğim özellikler içermelidir.

Bu kısa değiniden sonra derginin 'merhaba' başlıklı manifestosuna devam edelim;

"Hayıt Dergimiz genç bir kadro tarafından hazırlanmaktadır. Uzmanlaşmanın tartışılmadan kabul gördüğü çağımızda farklı disiplinlerin sponsorlu sergi salonları dışında da bir araya gelebileceği düşüncesindeyiz. Her ne kadar post modernizmle birlikte farklı disiplinler bir aradalarmış propagandası kültür-sanat alanında yaygın olarak karşılık bulsa da, önümüzdeki yıllarda arayışını sürdüren insanlığa süper marketten aldığı, TV’den seyrettiği ya da sosyal medyadan devşirdiği tabansız reklam kültürü yetmeyecektir. Teknolojiye ve paraya endekslenen bilgi, gerçek öğrenmenin önceliklerinden birisi olan deneyimin karşısına kısa vadede işe yarayanı koyarak yaşantımızı bir bilgi çöplüğüne dönüştürmüştür. Hepimiz o çöplükten beslenerek zehirleniyoruz. Bu bağlamda egemen anlayışın kuracağı çöpten dünyanın bize bir şey vaat ettiğini de söyleyemeyiz [Teknoloji kendi kendini yöneten bir organizma olmadığına göre ona neden karşı olunamayacağı yönünde bir tartışma yürütmek ona karşı olmak kadar saçmadır. O yörüngeye girmeyelim(!)]

Umarız farklı disiplinleri bir arada tutmak uğraşımızda zamanla özgücümüzü (bilgi) arttırarak başarılı olur ve niteliksizleşmeden bu iddialı uğraşın hep birlikte arkasında durabiliriz. Bilgi ne akademilerin, ne de şirketlerin tekelindedir. Öyleymiş gibi davranmak yığınları dönülmez bir yola sürüklemektedir. Yol yakın değilse de bir yerden başlamak gerek…"

Bugün üç ayda bir yayımlanan derginin çıkışı, yıllar önce Muğla Ortaca Lisesi'nde okurken tiyatro topluluğunca fikir olarak doğmuş. Özya Kanat’ın, 'Gayış' filminin setinde pekişmiş. Sahipliğini Özay Kanat yapıyor, Cemil Uludağ ise Sorumlu Yazı İşleri Müdürü. Serap Deliorman'ın desenleri harika. Diğer benzer dergilerden belirgin farkı başlığında da tanımlanan “Bilim” içeriği.

Meraklı okurlara...