Hayri Kozanoğlu, Trump'ın vergi kararlarını yorumladı: Hegemonya kaybı zorunlu hissettirdi
ABD Başkanı Trump, 185 ülkeye gümrük vergileri getirdi. Küresel hegemonyasını yitiren ABD’nin, Çin’e karşı bu kararı almak zorunda kaldığını belirten Prof. Kozanoğlu, uygulamanın ters tepeceğini söyledi.

Umut Can FIRTINA
ABD Başkanı Donald Trump, “Kurtuluş günü” olarak adlandırdığı çarşamba günü imzaladığı kararnameyle ülkesinin 185 ticaret ortağına yeni gümrük vergileri getirdi.
Başta en büyük küresel rakibi haline gelen Çin olmak üzere 3 Nisan’dan itibaren ABD’nin diğer ülkelere karşılıklı tarifeler uygulayacağını kaydeden Trump, asgari gümrük vergisi oranının yüzde 10 olacağını açıkladı.
TÜRKİYE EN ALT DİLİMDE
Her ülke için ayrı tarife oranlarını açıklayan Trump, Rusya’yı bu listeye dâhil etmezken Türkiye’yi yüzde 10 oranında asgari gümrük vergisi uygulanacak ülkeler grubuna dâhil etti. Çine’e uygulanacak vergileri yüzde 34 olarak açıklayan Trump, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin de “ABD’yi soyduğunu” söyleyerek yüzde 20 vergi getirdi.
Kamboçya, Vietnam, Sri Lanka, Madagaskar, Myanmar gibi ülkelerden alınacak vergilerse tavan olarak belirlenen yüzde 50’ye yakın düzeyde. Trump ayrıca ABD’de üretilmeyen otomobiller için yüzde 25 gümrük vergisi uygulamasını da yürürlüğe koydu.
Trump’ın “karşılıklı tarife” uygulamasının “tek taraflı değerlendirmelere” dayandığını belirten Çin ve AB ülkeleri, karşı tedbirler alacaklarını açıkladı.
BirGün yazarı ekonomist Prof. Hayri Kozanoğlu, ABD’nin yeni gümrük vergilerine ilişkin sorularımızı yanıtladı. Koznaoğlu’na göre ABD, Çin’in yükselişi karşısında bu refleksi gösterme zorunluluğunu hissetti.
Trump, son gümrük vergileriyle neyi amaçlıyor?
ABD Başkanı Donald Trump, 2’nci döneminde “MAGA” diye sloganlaştırdığı “Amerika’yı tekrar büyük yapma” stratejisine hız verdi. Bunun da en önemli ayağını gümrük vergilerini artırmak oluşturuyor.
Trump’ın iddiası diğer ülkeler uzun yıllar Amerika’yı sömürerek, talan ederek ürünlerini sattılar. Amerikan ürünlerini almadılar. Böylelikle Amerikan üretimini, sanayisini baltaladılar. Şimdi bu gümrük vergileriyle adalet sağlanacak.
Trump’ın buradan bekledikleri şunlar:
Birincisi üretimin tekrar Amerika’da yoğunlaşması, yabancı şirketler dâhil yatırımların hızlanması ve bu şekilde üretimin ve istihdamın artması. İkincisi gümrük vergileri aracılığıyla ciddi bir gelir yaratılması.
Böylelikle bütçe açıklarının kapanması ve büyük ölçüde zenginlere yarayacak olan gümrük gelir vergilerinin düşürülmesi.

Ekonomist
KLASİK EMPERYALİZMİ HAREKETE GEÇİRECEK
Tüm bunlar aslında Amerika’nın dünyanın bir numaralı hegemon gücü sıfatını yitirmekte olmasının, dünya ekonomisindeki ağırlığının azalmasının, özellikle teknolojide Çin’e karşı rekabet etmekte güçlük çekmesinin bir sonucu.
Birincisi korumacı ekonomik önlemlerle Amerika’nın kaybolan ekonomik gücünün tekrar ihya edilebileceğini düşünüyorlar. İkincisi Amerika’nın hâlâ kahredici nitelikteki askeri gücünü kullanarak, doğrudan emperyalizm uygulayarak Grönland’dan Panama’ya, hatta komşusu Kanada’ya, Meksika’ya kadar toprak taleplerinde bulunarak klasik emperyalizmi hayata geçirmeyi.
VERGİLER AMERİKAN HALKINDAN ÇIKACAK
Bu kararlar Amerikan ekonomisi için ne kadar başarılı olur? Trump’ın hedefine ulaşması mümkün mü?
Trump’ın bu uygulamalarının istenen sonuçları vermeyeceğini, tam tersine geri tepeceğini, Amerikan kamuoyunda da büyük tepki uyandıracağını düşünüyorum.
Çünkü gümrük vergileri, en sonunda ithal eden firmalar ve buna bağlı olarak Amerikan tüketicileri, sade insanları tarafından ödeniyor. Bazı hesaplara göre Amerika’daki hane halkı başına aylık 1500-2000 dolarlık ek bir maliyet yükleyecek.
İnsanlar da gündelik hayatta kullandıkları ürünlerin maliyeti arttıkça buna tepki duyacaklar. Bu Amerika’da genel olarak enflasyonu yükseltecek ve durgunluğa yol açacak. Çünkü Trump’ın amaçları gerçekleşme yoluna girse dahi üretimin Amerika’ya aktarılması, tekrar canlanması, çok ciddi bir zaman alacak.
KAPİTALİST KÜRESEL SİSTEMİN SONU
Küresel anlamda nasıl bir sonuç doğuracak?
Amerika ekonomisi ve buna bağlı olarak bütün dünyada bunun bir durgunluğa yol açması tehlikesi hatta bir ekonomik krizi tetiklemesi tehlikesi var.
Diğer ülkelerin ilişkileri açısından birbirleriyle olan ticaretin yaygınlaşmasına, Amerika’nın bir anlamda dışlanmasına yol açabilir.
Bu hem Küresel Güney ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin yoğunlaşmasını getirebilir. Hem de Çin’in başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere diğer ülkelerle, her ne kadar onlar da belli korumacı önlemler uyguluyorsa da, ticari ilişkilerinin sıkılaşmasını getirebilir.
Bu atılan adım bir anlamda 1945’te Amerika’nın dünyanın bir numaralı hegemon gücü olmasıyla Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşların, ticareti düzenleyen önce GATT sonra Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) kurulmasıyla başlayan, 1980’lerde kapitalist küreselleşme şeklinde, tek tek ülkelerde neoliberal politikalar şeklinde yansımasını bulan sistemin bir anlamda sonuna gelindiğini gösteriyor.
1929’daki “Büyük Depresyon” sonrası uygulanan korumacı önlemlerle benzerlik gösteren, bütün dünyada maliyetinin hissedileceği ama bunun en fazla Amerika’nın sade vatandaşına olumsuz olarak yansıyacağı bir
sürecin tetiklendiğini düşünüyorum.
Trump yönetimi ortaya çıkacak bu olumsuz tabloyu öngöremiyor mu?
Trump, Amerika’nın stratejisini aslında daha köşeli bir şekilde ifade eden birisi. Yoksa Joe Biden döneminde de hem özellikle Çin’e yönelik gümrük vergileri artırılmıştı hem de enflasyonu azaltma yasası, çip yasası, Altyapı Yatırım ve İstihdam Yasası benzeri yasalarla tekrar Amerikan sanayinin canlandırma adımları atılmıştı.
İstenen sonuç elde edilmese de Trump bunu keskinleştirmiş oluyor. Asıl sorun Amerika’nın dünyada azalan ekonomik ağırlığını, gerileyen rekabet gücünü tekrar kazandırmayı denemek. Bunun sınırlarını zorlamak. Bir şekilde Amerika’nın bugün Amerikan kapitalizminin istenen performansı gösterememesinden kaynaklanan bir durum.
PEKİN’İN TİCARET POLİTİKASINA BENZER
Çin dünya ekonomik kurallarına, kapitalist küreselleşmenin yarattığı ortama kolay uyum sağlayan, buna karşılık kendi ülkesi içerisinde sübvansiyonları, sanayileşme politikalarını uygulayan ve belli ölçüde planlamayı önemseyen, kamunun ekonomiye müdahale alanlarını genişleten bir ülke olarak dünyada en belirgin yükselen güç haline geldi.
Amerika buna bir refleks verme zorunluluğunu hissediyor. Zaten Trump’ın politikaları bir anlamda ülke içinde Çin’in uyguladığı politikalara benzerlik göze çarpıyor. Dış politikada da Çin’in “Beijing Uzlaşması” denilen, bir ülkeyle ilişki kurarken “O ülkede insan hakları, demokrasi, özgürlükler var mı? Eşitlikçi bir ülke mi?” gibi soruları hiç kale almadan o ülkede karar vericiler kimse, onlarla ilişki kurmaya dayalı bir anlayışı var.
Amerika’nın da Trump’la birlikte net bir şekilde buraya doğru sürüklendiğini görüyoruz.
Türkiye’ye dair sonuçları ne olur?
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından iki gün evvel Erdoğan Trump’la “sonuçlarından memnun kaldığı” bir telefon görüşmesi yaptı ve “cesaretini, cüretini böylelikle artırdığı, pekiştirdiği” söyleniyor. Bunu doğru kabul edersek Trump, Erdoğan benzeri masaya oturduğu zaman ülkesi adına pazarlık edebilen ve sonra da bunu uygulayabilen, güçlü liderleri tercih ediyor. Bu anlamda bir ülkede demokrasi, özgürlükler, insan hakları olup olmadığını umursamıyor.
ERDOĞAN, TRUMP’IN GÖZÜNDEN DÜŞEBİLİR
Ancak Türkiye’de toplumsal muhalefetin son dönemdeki yükselişini, Erdoğan’ın Saray rejiminin ülkeyi yönetmekte güçlük çektiğini düşünürsek, Erdoğan yakın zamanda Trump’ın gözünden düşebilir. Kendi ülkesinde bile dengeleri sağlayamayan, kararlarını hayata geçiremeyen, aldığı kararları halka kabul ettiremeyen bir lider haline gelebilir.
Trump’ın son adımlarının Türkiye ekonomisine etkisinin sınırlı olmasının bir nedeni şu: Türkiye’nin Amerika’yla ticareti zaten çok sınırlı ve Amerika ülkelere gümrük vergileri uygularken bu ülkelerle ne kadar dış ticaret açığı verdiğine bakıyor. Türkiye Amerika’ya dış ticaret açığı veriyor ve bu anlamda hedef ülkelerden biri değil.
İkincisi de öncelerden konulan Türkiye’nin çelik ithalatına yüzde 25’lik vergi yerinde duruyor. Bunun üzerine bir yüzde 10 ekleniyor. Zaten Türkiye yüksek gümrük vergisi uygulanan ülkelerden biriydi. Bu yüzde 10 ek olarak geliyor ama göreceli olarak diğer ülkelerle karşılaştırılınca daha düşük bir oranı temsil ediyor.