Seyirci filmleri izlerken filmlerde kendi rızaları olmadan bulunan hayvanların zarar görmediklerine dair yüzde yüz güveneceği bilgiye ihtiyaç duyuyor. Hayvanları bu insanlar cehenneminde yalnız bırakmamalıyız

Hayvanları insanlar cehenneminde yalnız bırakmayın

Bu hafta Türkiye’de vizyona girmesi planlanan A Dog’s Purpose (Can Dostum) filmi geçen hafta yayınlanan, bir Alman çoban köpeğinin zorla suya sokulmaya çalışılması görüntülerinden sonra büyük tepki gördü ve PETA’nın boykot çağrısı ile büyük protestolarla karşı karşıya kaldı. Filmin bu sebeplerle buradaki vizyon tarihi belirsiz bir tarihe çekildi.

Seyirci kime güvenecek?

Video elbette rahatsız edici. Her türlü tepkiyi de hakkediyor. Ancak görüntülerin kurgulanmış olması ve kayıt yapıldığı tarihten bir buçuk sene sonra film vizyona girmeden hemen önce paylaşılmış olması da biraz mide bulandırıyor. Anlayacağınız gene aynı durumdayız ve saf gerçekten uzaktayız ve güvenimizi tam anlamıyla kazanmış bir denetim mekanizması hala yok. Bu görüntülerden sonra, tek güvenilir gözlemci olarak standartlaştırılan AHA’nın (The American Humane Association ) ne işe yaradığı ve güvenilirliği bir kez daha gündeme gelmiş oldu.

Sıfır hayvan politikası

Film şirketi tarafından para ile tutulan AHA gözlemcileri bu olay yaşanırken neden müdahale etmedi veya görev tanımlarında müdahale etmek yoksa bile neden bu olayı o an rapora dökmedi? Bana kalırsa tüm bu hikayede en büyük hata onlara ait. Filmin yapımcısının kaleme aldığı detaylı yazısında PETA ile iletişime geçerek ve ortak çalışarak AHA’dan daha bağımsız ve daha iyi gözlemci bulma çabaları nafiledir. Çünkü PETA sadece filmler değil sirkler ve Sea World tarzı organizasyonlar yani tüm eğlence sektöründe her türlü hayvanın kullanımına karşıdır. Yani pozisyonu; eğlence sektöründe sıfır havyan.

Vahşi hayvanlar

Kaplan, aslan ve ayı gibi vahşi hayvanların çekimlerde canlı olarak kullanılmasının önüne ciddi anlamda geçildi. Örneğin geçen senenin en popüler gişe filmlerinden The Jungle Book filminde ve Darren Aronofsky’nin Noah filminde sadece CGI teknoloji ile üretilen hayvanlar kullanılmıştı. Rise of the Planet of the Apes filmindeki şempanzeler ki film PETA’dan ödül kazanmıştı ve bazı tartışmalı yönleri olsa da Innaritu’nun The Revenant filmindeki ayı (ne yazık ki ayı postu gerçekti!) CGI teknolojisini ile üretilen yüksek bütçeli yapımlardan sadece birkaçı.

Evcil hayvanlar

Köpekler, kediler ve diğer evcil hayvanlar için ise durum daha ciddi çünkü kolaylıkla ve ucuz bir şekilde yerlerine hemen yenisi konabiliyor. 2007’de Disney’in Snow Buddies filminde kullanılan bebek köpeklerden bir kısmı ölmüş ve yerine yenileri getirilmişti. Veya filmler dolaylı olarak da kötülük yapabiliyor. Belli bir cins köpeğin filmlerde kullanımı o köpeğe gelen satış talebinin arttırması ile o türün fazla üretilmesi sebebiyet veriyor; örneğin Beverly Hills Chihuahua. Anlayacağınız konu çok yönlü. Üstelik evcil hayvanların kullanıldığı filmler daha düşük bütçelerle çekilip yüksek gişe başarısı yakaladıkça evcil hayvanların yerini CGI teknolojisinin almasını ummak biraz hayal gibi duruyor; Marley&Me (2008) filmi Labrador cinsi köpeği ile dünya çapında 240 milyon dolar gişe yapmış, Eight Below filmi ise 100 milyon doları aşmıştı.

Ah o güzel atlar!

Ama film setlerinde en büyük zulmü gören hayvanlar kesinlikle atlar. Sinema tarihinin ilk yıllarından itibaren filmlerde özellikle savaş sahnelerinde kullanılan atların pazarlamasını yapan şirketler bu kârlı işte rekabet etmek uğruna atlara adeta işkence çektiriyorlar. Bu atların nasıl eğitildiklerini bilseniz bir daha atın şiddetle düştüğü bir savaş sahnesi izlediğinizde ağlardınız. Mesela AHA’nın denetimindeki Flicka (2005) filminde bir at boynuna geçirilen iple boynu kırılarak ölmüş, bir diğeri kırılan bacağı dolayısıyla ötenazi ile uyutulmuştu. TV’de izlediğiniz yerli dönem dizilerinde kullanılan atların nereden geldiğini ve nasıl eğitildiklerini merak ederek bu işe tepki duymaya başlayabilirsiniz.

İnsanlar cehennemi

Seyirci filmleri izlerken filmlerde kendi rızaları olmadan bulunan hayvanların zarar görmediklerine dair yüzde yüz güveneceği bilgiye ihtiyaç duyuyor. AHA her sene kuşku uyandıran bir haberle gündeme geldikçe, PETA ara çözümlere yanaşmamaya devam ettikçe bu mesele nasıl çözülecek bilemiyorum. Varoluşlarını hayvan severlik ve onların hakları üzerine konumlandıran milyonlarca hayvan severin farkındalık yaratmaya devam etmesinin hala en iyi silah olduğunu düşünüyorum. Hayvanları bu insanlar cehenneminde yalnız bırakmamalıyız. Bunun için izlediklerimizi sorgulamalıyız.