Hazine'nin şirketlere iştirak etmesi ne anlama geliyor?

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görevleri arasına “Hazine’nin Cumhurbaşkanı kararıyla yurt içindeki ya da yurt dışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlamak” da eklendi.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle, kamu-özel iş birliği projeleri için, gerekmesi halinde, ilgili mevzuat çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sağlanacak borç üstlenim taahhüdüne ilişkin iş ve işlemleri yürüteceği belirtilen Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün şu görevleri de yapacağı kaydedildi:

Paraanaliz.com'da yer alan habere göre uluslararası mali piyasalarda mevcut finansman ve türev araçlarını kullanarak dış borç yükünü hafifletici veya kaynak çeşitliliği oluşturmaya yönelik her türlü işlemi yapmak.

Altyapı projelerinin yerli ve yabancı özel sektör katılımı ile gerçekleştirilmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde garanti vermek, buna ilişkin işlemleri yapmak ve bu projelerle ilgili hazırlık, fizibilite ve akit çalışmalarına katılmak, farklı finansman alternatifleri oluşturmaya yönelik çalışmalar yürütmek.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yürürlüğe girmesinden sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ‘KİT’lerin ortaklığı düzenlemesi ile birtakım şirketlerin kurtarılmasının amaçlanmadığı’ savunulsa da; bir çok ekonomist aksini düşünüyor.

İktisatçı Mustafa Sönmez, Cumhurbaşkanlığı kararı ile yaşanan yetki değişikliğine dair kişisel Twitter hesabından yaptığı yorumda, düzenlemenin ‘yandaş şirketleri kurtarmaya yönelik’ olacağını savunarak, “Erdoğan misal, Hazine’ye emir verecek; Yeni Havalimanı İGA’nın ve Osmangazi batığı Otoyol’a Hazine para koya, hissedar ola. Yani batıkları kurtaralım. İki dudağın arasından milyarlar Hazine’den şirketlere. Buna ne parlamento ne yargı engel” ifadelerini kullandı.

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Refet Gürkaynak da yapılan düzenlemeyi Sönmez’e benzer şekilde yorumladı ve kişisel Twitter hesabında şunları söyledi: “Tek adam rejimi gibisi yok vallahi. CB karar versin, vergilerimiz hangi şirketi istiyorsa ihya etsin, bu ne iş diye dahi soramayalım.”

Marmara Üniversitesi Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova da Twitter’daki konuya dair paylaşımında Türkiye Varlık Fonu’nun kurulma amacının da benzer olduğunu belirterek, “Şimdi bu misyon Hazineye yüklenmiş gözüküyor” dedi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Cem Başlevent de Arzova’nın tweet’ini alıntılayarak, “Burak Hoca iyi hatırlatmış. Bu işler için TVF kurulmuşken, neden Hazine”sorusunu yöneltti.

Ekonomi yazarı Emin Çapa, “Ekonomik krizde ve ülkenin kabile devletine çevrilmesinde yeni bir aşamaya geçiyoruz. Hepimizin cüzdanı olan Hazine, Cumhurbaşkanı’nın istediği şirketleri kurtarmak için ortak alacak. Ekonomiyi ve zordaki şirketleri kurtarmanın yolu bu değil” yorumunda bulunurken; iktisatçı Mahfi Eğilmez de “Amaç ne? Kriter ne? miktar limiti ne? Hazine niçin özel sektöre ortak olsun” diye sordu.

Eski Merkez Bankası Başkanı ve İyi Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ise temkinli davranan isimlerden oldu. Yılmaz, Twitter’dan yaptığı yorumda konuyla ilgili çok fazla telefon aldığını belirterek, “İtiraf ediyorum neyin amaçlandığını kestiremiyorum. Batık şirketleri kurtarma olabileceği gibi, çıkmaza giren KÖİ projeleri ile de ilgili olabilir” ifadesini kullandı.

Durmuş Yılmaz, daha sonra da şöyle ekledi:

“Hükümet çaresiz olabilir. Ülkemiz çaresiz değildir. Ülkenin meseleyi bilen yeterli insan kaynağı vardır. Beceriksizlik işleri daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor, çözümü zorlaştırıyor.İlk adım gerçekle yüzleşmek.”