Hazine şirketlerin yatak odasında
Fotoğraf: AA

Özgür KARABAT
CHP İstanbul Milletvekili

AKP, hangi şirketin ne kadar döviz aldığını dahi dosyalayıp masasına koymuş. Piyasaya müdahale edilen her kararda da bu şirketlere aslında vatana ihanet suçu işlemiş gibi yaklaşılıyor. “TL krediyle döviz alıyorlar” deniyor. Şirketler bunu neden yapıyor? Paradan para kazanmak için. Peki, siz bu tam serbest (liberal) piyasanın emrine girerken bunu düşünmüyor muydunuz?

Baktınız iş kontrolden çıkıyor, hemen piyasaya müdahale. Tıpkı suçladıkları “eski Türkiye” ve “kamucu ülke ekonomileri” gibi...

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de dediği gibi, “Bunların dövizle işleri yok.”

Nereden biliyorsun Sayın Nebati?

Gözleri ekonomideki kalkınmadan ışıl ışıl parlayan, kendisi de hazır giyim sektöründe bir şirketin sahibi olan iş insanı Nebati, özel sektörde rakibi olacak firmaların dahi en mahrem bilgilerine bakıyor.

Bitmedi...

“Proforma faturaları kullanıp, krediyi alıp, sonra da proforma faturalarını iptal edenlere buradan çağrım var; sakın ha, her şeyi biliyoruz” diyen Nebati, “Proforma fatura belli bir süre sonra gerçek faturaya dönüşecek, bu konuda gerekli adımları atacağımızı herkesin bilmesinde fayda var” diye tehdit dozunu artırdı.

Demokrasi ve özgürlüklerin adresi AKP, hangi şirket ne kadar kredi almış, bu kredileri ne yapıyor, hepsine bakıyor ve bu paraları nerede nasıl kullanacağına karışıyor.

***

Özetle hatırlatmak gerekirse, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Türk lirası kredi çekecek şirketlere belirli limitlerde döviz bozdurma yükümlülüğü getirdi. Tüm özel sektörü etkileyecek bir durum değil. Daha sonra BDDK Başkanı’nın yaptığı açıklamadan da öğrendik ki, 300’ün üzerinde şirketi kapsayan bir karar bu.

Bir sonraki adım Nebati veya BDDK Başkanı bu firmaların sahiplerini arayıp “Sizin dövizle işiniz yok” demek olacaktır. Olursa şaşırmayız, burası AKP Türkiye’si ne de olsa...

BDDK Başkanı, “İhtiyacı olmayan şirketlerin de döviz aldığını gördük. Bu düzenlemenin sermaye kontrolü ile alakası yok. Bu finansal istikrarın sağlanması konusunda önem arz ediyor. Bankacılık Kanunu bize bu yetkiyi veriyor” diyor.

Liberal sistemin en büyük vaadi şudur: Parayı sınırsız serbest bırakacaksın ki ekonomi gelişsin.

***

Şimdi en piyasacı AKP kalkmış şirketlere diyor ki “Sizin dövize ihtiyacınız yok.”

İhracatçı ve turizmci döviz gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na satmak zorunda. Kredi çekene “Döviz almayacağım” diye taahhütname imzalatılıyor. Yurt içinde dövizle alışveriş veya sözleşme yapmak yasak. Kamu ihaleleri hep aynı yandaşlara veriliyor. Hangi şirket dövizle ne işlemler yapıyor, bizzat Hazine Bakanı bunu takip ediyor; ama gelin görün ki AKP “Serbest piyasaya müdahale etmiyorum” diyor.

Büyüklüğü 1 trilyon liraya ulaşan, aslında bir döviz uygulaması olan Kur Korumalı Mevduat’ın da etkisiyle dolarizasyon oranı yüzde 72.5’e çıkmıştır.

AKP’nin uygulamaları açık bir kambiyo kontrolüdür. Buna mecbur kalmıştır. Uyguladığı yanlış ekonomi politikaları sonrası Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde görülmemiş bir dolarizasyon sürecine girmiştir ve buna acil fren yapılması için piyasa kontrollü ekonomiye geçmiştir. Önümüzdeki dönemde piyasa kontrolü için daha ağır adımlar atılacaktır. Ama çare olur mu, asla... Bu işin çözümü sadece ve sadece sandıktadır...