Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Dolmabahçe Mutabakatı'na" dönülmesi gerektiğini söyledi. Altı muhalefet partisinin bir araya gelmesiyle ilgili de konuşan Beştaş, "Biz kendi yolumuzda yürüyoruz ve üçüncü yolu örmeye ve demokrasi ittifakını büyütmeye kararlıyız" ifadelerini kullandı.

HDP'li Beştaş'tan 'Dolmabahçe Mutabakatı' çağrısı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, altı muhalefet partisinin bir araya gelmesiyle ilgili, "Biz kendi yolumuzda yürüyoruz ve hakikaten gittiğimiz her yerde HDP'ye olan ilginin, desteğin ve dayanışmanın büyüdüğünü görmekten mutluluk duyuyoruz. Üçüncü yolu örmeye ve demokrasi ittifakını büyütmeye kararlıyız" dedi.

Beştaş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 28 Şubat'ta iki yıl dönümü bulunduğunu, bunlardan birinin 1997'de yapılan 'postmodern darbe'nin yıl dönümü olduğunu söyledi. O dönem siyasete çok ciddi bir darbe yapıldığını, bunu çok iyi hatırladıklarını anlatan Beştaş, "Vesayeti ve statükoyu esas alan bir darbe. Türkiye yurttaşlarının toplumsal ve siyasal sorunlarının siyaset yoluyla çözülmesini erteleyen bir darbe" değerlendirmesinde bulundu.

Beştaş, diğer yıl dönümünün ise 2015'te yapılan "Dolmabahçe Mutabakatı" olduğunu söyleyerek, bu mutabakat açıklanırken toplumda büyük bir umut, hoşgörü ve "konuşabilme hali" bulunduğunu kaydetti.

"Dolmabahçe Mutabakatı"nın toplumsal barış tesis edilerek Cumhuriyetin demokratikleşmesini ilan ettiğini kaydeden Beştaş, bu mutabakatın, iktidar bekası uğruna yok sayıldığını söyledi. Beştaş, "Dolmabahçe Mutabakatına" dönülmesi gerektiğini ifade etti.

RUSYA'NIN UKRAYNA'YA SALDIRISI

Dünyanın temel gündeminin Rusya-Ukrayna savaşı olduğuna işaret eden Beştaş, HDP olarak tutumlarını ilk günden açıkladıklarını ve bunun son bulması, siyasal çözüm için müzakerelere başlanması görüşünü tekrarladıklarını kaydetti. Askeri gerilimde kaybedenin halk olduğunu vurgulayan Beştaş, silah lobilerinin ise zenginleşeceğini söyledi.

Beştaş, Rusya ve Ukrayna hükümetlerini insani yardım ve tahliyeler konusunda sorumluluklarını yerine getirmeye davet etti.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın NATO'yu eleştirdiğini ancak Rusya'nın Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması konusunda "garip şekilde" çekimser oy kullanıldığını söyleyen Beştaş, bunun nasıl izah edileceğini bilmediğini belirtti.

'TÜRKİYE, TURİZM VE ENERJİDE RUSYA'YA BAĞLI'

Türkiye'nin turizm, tarım ve enerjide yüzde 50 oranında Rusya'ya göbekten bağlı olduğunu kaydeden Beştaş, bu tabloya neden olan iktidarın çoktan istifa etmesi gerektiğini ifade etti. Beştaş, üretim odaklı bir ekonominin esas alınması gerektiğini dile getirerek, "Bizim görüşümüze göre, Türkiye'nin dışa bağımlılığı en fazla yüzde 15 civarında olacak bir dış ticaret anlayışına ihtiyaç vardır" dedi.

Türk öğrencilerin zamanında Ukrayna'dan tahliyesi için bir girişimde bulunulmadığını söyleyen Beştaş, tahliye edilenlerin de neye göre tahliye edildiklerini merak ettiklerini söyledi. Beştaş, kaç kişinin tahliyesinin gerçekleştirildiğini öğrenmek istediklerini aktararak, "Acaba orada da VIP usulü mü uygulandı? AKP ve MHP'ye yakın olanlar öncelikle mi tahliye ediliyor?" diye sordu.

MONTRÖ TARTIŞMASI VE MÜLTECİLER KONUSU

Karadeniz'i askeri bir mücadele alanı olmaktan çıkaran tek sözleşmenin Montrö Boğazlar Sözleşmesi olduğunu ifade eden Beştaş, Ukrayna ve Rusya arasında savaş olduğunun tespiti için 4 gün beklendiğini kaydetti..

Beştaş, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin uygulanacağının yeni açıklandığını söyleyerek, "Biz de saray rejimini Montrö hükümlerine uymaya ve Karadeniz'in bir savaş sahası olmasını önlemek üzere kesinlikle gerekli sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirmeye bir kez daha davet ediyoruz. AKP iktidarı bekle gör politikasından vazgeçmelidir" diye konuştu.

Mülteciler konusunda AB'ye yönelik eleştirilerde bulunan Beştaş, şunları söyledi:

"Hakikaten göz yaşartıcı. Kucak açıyorlar, davet ediyorlar mültecileri. Vicdani ve olumlu bir tutum gösteriyorlar. Ancak Suriyeli sığınmacılar için bunun gösterilmediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Renk, din, dil ırka göre mültecilere yaklaşım gösterilmesini kesinlikle iki yüzlü, samimiyetsiz ve kabul edilmez bulduğumuzu söylemek istiyorum. Açık denizlerde ölen mültecilerin sayısı, Aylan bebekten bugüne kadar kaç bin mültecinin yaşamını yitirdiğini biz tekrar AB ülkelerine hatırlatmak istiyoruz. AB'nin bu iki yüzlü politikasını insanlık tarihi tabi ki unutmayacak."

TÜİK'İN BÜYÜME RAKAMLARI

TÜİK'in ekonomiye ilişkin 2021 yılı verilerini eleştiren Beştaş, "Hakikaten bu rakamlarda oynama işini artık basit bir şekilde nitelemek mümkün değil. Küçüğe büyük, büyüğe küçük diyor. Yaşadığımızı bize farklı anlatıyor TÜİK. Artık bu sahtekarlığa, sahteciliğe girmiş. Rakamlarla oynayarak, gerçek dışı rakamlar göstererek aslında TÜİK sahtecilik yapıyor. Lütfen gerçek rakamları açıklayın" ifadelerini kullandı.

'HDP'YE DAVET GELMEDİ'

Bir gazetecinin, altı muhalefet partisinin temsilcilerinin bugün bir araya geldiğini hatırlatarak, HDP'nin davet edilip edilmediğini sorması üzerine Beştaş, bir davet gelmediğini söyledi.

HDP olarak kendi yollarında yürüdüklerini belirten Beştaş, "HDP olarak üçüncü yolu örmeye ve demokrasi ittifakını büyütmeye kararlıyız. Türkiye yurttaşları için ciddi bir seçenek olduğumuzu biliyoruz. Biz kendi yolumuzda yürüyoruz ve hakikaten gittiğimiz her yerde HDP'ye olan ilginin, desteğin ve dayanışmanın büyüdüğünü görmekten mutluluk duyuyoruz." diye konuştu.

***

DOLMABAHÇE MUTABAKATI NEDİR?

PKK’yle yıllardır devam eden silahlı çatışmaların sona ermesi ve silah bırakılması için AKP tarafından başlatılan Çözüm Süreci sırasında, 7 Haziran seçimlerinden yaklaşık 3 ay önce, 28 Şubat 2015 tarihinde, AKP’li ve HDP’li isimlerin katılımıyla 10 maddelik ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ açıklanmıştı.

Açıklanan mutabakat metni ise şöyleydi:

►Demokratik siyaset tanımı ve içeriği,
►Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması,
►Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri,
►Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar,
►Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları,
►Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması,
►Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri,
►Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi,
►Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması,
►Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa.

AA