Google Play Store
App Store

HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 'Türkiye'nin Mehter Marşı ile İzmir Marşı arasına sıkıştırılmak istendiğini' ve bu ikisinden de Türkiye için ortak bir gelecek çıkmasının mümkün olmadığını belirtti. Önder, 'Hayır' ve 'Evet' oylarının başa baş olduğunu ve alanlardan 7 Haziran seçimleri öncesi 'kokusu' geldiğini söyledi.

HDP'li Önder: AKP'nin oyu 7 Haziran seçim sonuçlarındaki gibi olacak

6 gün sonra düzenlenecek anayasa değişikliği referandumu öncesinde 'Hayır' çalışmalarını devam ettiren ve eş başkanları dahil 13 milletvekili tutuklu bulunan HDP'nin önemli isimlerinden Sırrı Süreyya Önder, Reuters'a verdiği söyleşide gelinen son durumu değerlendirdi.

Önder, çözüm sürecinin yeniden başlayabilmesi ve Türkiye'nin demokratik dönüşümü için 'Hayır' oylarının önemli olduğunu kaydetti.

'Yerelin karar süreçlerinde katılımın sağlayacak mekanizmaların gelişmesi lazım'

'Evet' ve 'Hayır' kampanyalarının sakıncalı yürütüldüğünü söyleyen Önder, "Türkiye Mehter Marşı ile İzmir Marşı arasına sıkıştırılmak isteniyor. Oysa bu ikisinden de ortak bir gelecek ve demokratik bir ülke çıkmaz. Türkiye gibi çok kültürlü bir iklimde yerelin karar süreçlerine katılımını sağlayacak mekanizmaların gelişmesi lazım. 'Hayır çıktı ve biz bildiğimiz gibi yapmaya devam edeceğiz' düşüncesi demokratik geleceğimiz için bir yarar sağlayamaz" dedi.

'Hayır' kampanyasını yürüten bazı kesimler İzmir Marşını alanlarda sık sık kullanıyor.

'Hükümet kampanyasını yanlış hesapla yürütüyor'

Önder, bütün engelleme ve eksikliklere rağmen referandum için yoğun bir şekilde çalıştıklarını belirterek, nasıl bir sonuç çıkacağı ile ilgili öngörüsünü şöyle aktardı:

"Benim izlenimim şu an 'Hayır' ve 'Evet' oyları çok başa baş noktada. Hükümet, kampanyasını yanlış hesapla yürütüyor; 'Yüzde 49.5 oy aldık, MHP oylarıyla birlikte rahatlıkla alırız' diye düşünüyor. Ama ben AKP'nin reel oyunun 1 Kasım seçim sonucu değil, 7 Haziran seçim sonucu olduğunu düşünenlerdenim. 7 Haziran-1 Kasım arası süreçte 8 puanlık artış halkın güvenlik kaygıları rehin alınarak sağlandı. Bugünkü çalışmalarımızda ise alanlardan 7 Haziran öncesi kokusu geliyor."

'Kürtlerin evet oyu vermesi için nedeni yok'

Önder, Kürtlerin oy tercihleri ile ilgili yapılan tartışmaların hatırlatılması üzerine "Kürtlerin evet oyu vermesi ya da sandığa gitmemeleri için görünürde bir neden yok" derken, çözüm süreci ile barış ortamıyla tanışan bölge insanının yeniden savaş koşullarına "devletin zorlama bir tercihi ile dönüldüğünü" iyi gözlemlediğini ve buna göre davranacağını belirtti.

'Bu toprakların gördüğü en prgramatist lider ve parti ile karşıyayız'

Önder, nasıl bir referandum sonucuyla çözüm sürecinin yeniden başlayabileceği sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Bu toprakların gördüğü en pragmatist lider ve parti ile karşı karşıyayız. 'Ne icap ederse yaparız' düşüncesindeler. Çözüm süreci varken aynı lider bütün milliyetçilikleri ayağının altına aldığını söylemişti, şimdi ise başına taç etmiş durumda. Yeniden ayağının altına alabilmesi için halkın 'Hayır' diyerek bunu açık ve kararlı şekilde belirtmesi lazım. Eğer 'Hayır' çıkarsa o homojen gibi gözüken kitle içinde önemli bir yarılmayı ortaya çıkaracaktır. Dolayısıyla 'Hayır' demokratik anlamda birçok olumlu gelişmeye vesile olacaktır."

'İktidar bu onayı alamayınca kendisini gözden geçirmek zorunda'

Referandumdan 'Evet' çıkması durumunda ise Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu izolasyon, insan hakları ihlalleri, gelir dağılımındaki uçurum gibi birçok hususun daha da kötüleşeceğini söyleyen Önder, "Ama 'Hayır' çıkması durumunda bölge halkları için olumlu bir süreci tetikleyecek ve insanlar rahat bir nefes alacaktır. İktidar bu onayı alamayınca kendisini gözden geçirmek zorunda hissedecektir. Demokratik dönüşüm için bu referandumun önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.

'İnsan hayatı söz konusu olduğunda gündeme başka bir şeyler eklemeyi de uygun bulmuyoruz'

Cezaevlerinde devam etmekte olan açlık grevleri ile ilgili olarak geçen cuma günü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüşen Önder, görüşmelerinde sadece açlık grevleri konusunun ele alındığını söyleyerek, çözüm sürecinin gündeme gelmediğini söyledi.

Önder "2012-2013 yıllarında başlayan açlık grevleri ve greve devletin yaklaşım biçimi çözüm sürecine evrilmişti ama bugün onun koşulları yok. Bozdağ ile görüşmemizde çözüm süreci gündeme gelmedi. Açlık grevleri yani insan hayatı söz konusu olduğunda gündeme başka bir şeyler eklemeyi de uygun bulmuyoruz açıkçası" dedi.