Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, muhalefet partilerine yönelik konuşmasında ortak aday fikrine açık olduklarını önceden duyurduklarını söyledi. Sancar, "Saydığımız yöntemler karşılık bulmazsa kendi adayımızı çıkarmayı en önemli seçenek olarak tutuyoruz" dedi.

HDP'li Sancar'dan seçim çıkışı: "Saydığımız yöntemler karşılanmazsa kendi adayımızı çıkarırız"

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, seçimlere kısa bir süre kaldığına işaret etti, "Müzakere ile, açık diyalog ve mutabakatla ortak aday fikrine de açık olduğumuzu söyledik. Saydığımız yöntem karşılık bulmazsa hiç şüphesiz kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Şüphesiz kendi adayımızı çıkarmayı da en önemli seçenek olarak tutuyoruz" diye konuştu.

Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

'BURADAYIZ, HERKESLE KONUŞMAYA HAZIRIZ'

Seçimlere az bir süre kaldığını kaydeden Sancar, daha önce 'ortak aday' fikrine açık olduklarını duyurduklarını belirterek muhalefet partilerine seslendi.

"Müzakere ile, açık diyalog ve mutabakatla ortak aday fikrine de açık olduğumuzu söyledik" ifadelerini kullanan Sancar, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanlığı seçiminde politikamız budur. Açık müzakere, doğrudan diyalog ve gerçeklerle yüzleşme temelinde bir mutabakat. Eğer bu saydığımız yöntem karşılık bulmazsa hiç şüphesiz kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Kimse imalar beklemesin. Bu saydığımız yöntemler karşılık bulmazsa şüphesiz kendi adayımızı çıkarmayı da en önemli seçenek olarak tutuyoruz. Bu kadar. Kulis bilgileriymiş de, şuymuş da, buymuş da. Buradayız, herkesle konuşmaya hazırız."

Sancar’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"AKP iktidara geldiğinde bu ülkede OHAL vardı. Şimdi de olağan hale gelmiş, kurumsallaşmış bir OHAL var, 20 Temmuz 2016’da 3 ay için ilan edilen OHAL, halen fiilen uygulanmaya devam ediliyor. Kayyım ve KHK uygulamalarında ısrar eden AKP-MHP faşist yönetimi OHAL’e can simidi gibi sarılmıştır, bunu bırakmaya niyetleri yoktur. Çünkü olağan şartlarla demokrasi ve hukukla bu ülkeyi yönetmenin kendileri ve zihniyetleri açısından mümkün olmadığını biliyorlar.

O dönemde OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler ile kamudan 152 bin kişi ihraç edildi. AKP bununla da sınırlı kalmadı şimdi de 35’inci madde kapsamında keyfi hukuk dışı ve haksız ihraçlarla kamu çalışanlarını mobing ve baskı altında tutmaya çalışıyor. Aradan yaklaşık 6 yıl geçmesine rağmen dosyası halen OHAL komisyonunda bekletilen binlerce kamu çalışanı adalet aramaktadır. KHK ve OHAL uygulamalarının mağdurlarının uzun süredir devam eden kararlı direnişini de görüyor ve destekliyoruz. Buradan bu direnişlerini selamladığımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz.

ŞENYAŞAR AİLESİ

14 Haziran 2018’de yani tam 4 yıl önce bugün Urfa'nın Suruç ilçesinde AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının Şenyaşar ailesinin iş yerine ve Suruç Devlet Hastanesine uzanan saldırıların sonucu Hacı Esvet Şenyaşar ile oğulları Adil ve Celal Şenyaşar yaşamını yitirmişti. Olayda Mehmet ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam 8 kişi yaralanmış, saldırı sırasında yaralanan Fadıl Şenyaşar ve kardeşlerin tedavisi devam ederken gözaltına alınmış, sonrasında Fadıl Şenyaşar tutuklanmıştı. Aradan 4 yıl geçti. Ama adaleti sağlama gerçeği ortaya çıkarma açısından tek bir olumlu gelişme yaşanmadı. Olan tek şey Emine Anaya sadece hakkını aradığı için sürekli taciz uygulamak ve ceza vermektir. Yapılan tek şey, Emine Ana ve oğlu Ferit’i sürekli gözaltına almak, kendilerine eziyet etmektir.

'YÜZYILI AŞAN BİR KÜRT SORUNU VAR'

Gerçeklik nedir? Yüzyılı aşan bir Kürt sorunu gerçekliğidir. Bu gerçeklik var mı? Evet ‘yok diyenler’ de biliyor ki var. 100 yılı aşan bir Kürt sorunu gerçekliği gözümüzü kapatabileceğimiz bir gerçeklik değil. Eğer bunu görmezden gelirsek işte 100 yıldır yaşadığımız bu karanlık kanlı kısır döngüyü devam ettiririz. Peki bu ülkede 40 yıllık bir çatışma gerçekliği var mı? Kim inkar edebilir? Evet 40 yıllık bir çatışma gerçekliği var. Bu ülkede çözümsüzlük politikalarının en hakim anlayış olduğu bir gerçeklik mi? Aradaki bazı istisnai gelişmeler hariç evet! Bir gerçeklik. Çözümsüzlük politikalarının neredeyse düzen güçlerinin tümünün üzerinde uzlaştığı bir yol olduğu gerçeklik mi? Evet gerçeklik. Bunu yok sayabiliriz, isterseniz yok sayın, ama gerçeklik yok sayılınca ortadan kalkmıyor.

GEMLİK YÜRÜYÜŞÜ

Çözümsüzlüğü yaratan her türlü uygulamayı reddediyoruz.Bir başka örnek vereyim. İmralı’da Öcalan ile en son Ağustos 2019’da avukat görüşmesi yapılmıştı. Kamuoyuna çok net bir mesaj vermişti. Abdullah Öcalan, ‘Bir haftada çatışma durumunu ihtimalini ortadan kaldırırım’ demişti. Burada da başta devlet aklı olmak üzere bütün kesimlere bir mesaj iletmişti. Neden bu şans değerlendirilmiyor. Neden daha önce tecrübe edilmiş aslında önemli gelişmeler yaratmış yöntem rafa kaldırılıyor. İşte bizim burada Kürt sorununda demokratik çözüm, barış bunun yöntemi olarak diyalog, müzakere ve demokratik siyaset derken kastettiğimiz her alanda bunun imkanlarını yaratmak, ortadan kaldırılan şartların yeniden sağlanmasını istemektir. Gemlik yürüyüşü de bizim demokratik çözüm ve barış konusunda tutumumuzun bir başka alandaki yansımasıdır.

Evet çeşitli kuruluşlar kamuoyunun dikkatini yaygınlaşan savaş politikalarına, daha da derinleştirilmeye çalışılan çatışma anlayışına karşı demokratik çözüm ve barış imkanlarına dikkat çekmekti. Bu bir demokratik haktır. Gösteri Anayasal bir hak. Ama bu demokratik imkanı kullandırmamak için güvenlik güçleri iktidarın emriyle ağır şiddet uyguladılar. Milletvekillerimiz darp edildi, hatta gözaltına alınmak istendi. Kelepçe takıldı, görüntüler ortadadır. Şimdi burada böyle bir anlayışın nereye çıkacağını kestirmek zor değil. Demek ki, barış ve çözüm için yapılan her türlü gelişim bu iktidarı rahatsız ediyor. Çok rahatsız ediyor. Çünkü onlar için savaş siyaseti çözümsüzlük gerilim, kutuplaşma hayatta kalmanın neredeyse tek yolu. Bizi ise hayır diyoruz. Çatışmaları bitirmek istiyoruz. Biz bu ülkede kalıcı barışı sağlamak istiyoruz. Onun için her alanda mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Parlamento zemininde bütün gücümüzü kullanacağız. Demokratik siyasetin bütün alanlarında çalışmalar yürüteceğiz.

'ORTAK ADAY FİKRİNE AÇIK OLDUĞUMUZU SÖYLEDİK'

Seçimlerde nasıl davranacağımızı bir buçuk yıldır anlatıyoruz. Spekülasyonlar boştur. Parlamento seçimlerine en geniş demokrasi ittifakıyla, mevcut ittifaklar dışında en geniş demokrasi ittifaklarıyla gireceğiz. Meclis'i Saray'ın bir uzantısı olmaktan çıkaracağız, halkların sorunlarının tartışıldığı, çözümün arandığı bir platform haline getireceğiz. Bize karşı önyargılar varsa toplumun her kesimiyle konuşmaya hazırız. Bizim duruşumuzdan kaygı duyan kim varsa açıkça diyaloğa gelsin. Eğer halkın içinde bizimle bu diyaloğu kuramayacak kadar mesafe varsa, o mesafeyi kapatmak da bizim görevimizdir.

Müzakere ile, açık diyalog ve mutabakatla ortak aday fikrine de açık olduğumuzu söyledik. Cumhurbaşkanlığı seçiminde politikamız budur. Açık müzakere, doğrudan diyalog ve gerçeklerle yüzleşme temelinde bir mutabakat. Eğer bu saydığımız yöntem karşılık bulmazsa hiç şüphesiz kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Kimse imalar beklemesin. Bu saydığımız yöntemler karşılık bulmazsa şüphesiz kendi adayımızı çıkarmayı da en önemli seçenek olarak tutuyoruz. Bu kadar. Kulis bilgileriymiş de, şuymuş da, buymuş da. Buradayız, herkesle konuşmaya hazırız."