HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu

HDP'li Temelli'den Kızılay açıklaması

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na akıtılan paraya yönelik, "Kızılay'a aktarıyor, vergi matrahından o rakamı düşüyor ve dolayısıyla aslında yapmış olduğu bağışın bir kısmını da vergi tasarrufu ile tekrar geri almış oluyor. İşte yolsuzluk, talan aklı budur" dedi.

Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kayyum görevlendirmeleri ile toplumsal barışın çökertildiğini söyledi.

Kızılay'ın bir yardım konusunun depremle beraber gündem olduğunu hatırlatan Temelli, "Kızılayın taşeron olarak kullanıldığını" ve paranın Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na aktarıldığını söyledi.

Temelli, "Kızılay burada taşeron oluyor? Neden? Çünkü vergiden de kaçırma peşindeler. Kamuya vergi zararı yaratma peşindeler. Eğer doğrudan Kızılaya değil Ensar'a aktarırsa vergi matrahından o rakamı düşüremez. Kızılaya aktarıyor, vergi matrahından o rakamı düşüyor ve dolayısıyla aslında yapmış olduğu bağışın bir kısmını da vergi tasarrufu ile tekrar geri almış oluyor. İşte yolsuzluk, talan aklı budur" diye konuştu.

Elindeki bir fotoğrafı gösteren Temelli, "Ortada oturan kişi İdil ilçemize atanmış kayyumdur. Bir yanında jandarma komutanı, bir yanında emniyet amiri. İşte Türkiye'nin fotoğrafı budur. Böyle bir fotoğrafı 12 Eylül arşivlerinde bile bulamazsınız. Ülkenin geldiği gerçeklik budur. Çöktürme planının 'başarısı' budur. Bu ülkede demokratik siyaset, toplumsal barış adına hiçbir şey kalmamıştır" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştiren Temelli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi aslında sağ popülist bir iktidarın Kürt düşmanlığı üzerinden nasıl bir otoriter rejim olduğunu bize açıklar. Bu düşmanlıktan beslenerek toplum her geçen gün daha fazla şiddet, baskı girdabına sürüklendi. Her gün yeni bir zulüm ile karşı karşıyayız. Bu sistemin adı aslında zorbalıktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zorba bir sistemdir" diye konuştu.

Çarşı ve mahalle bekçilerine yurttaşlardan kimlik sorabilme görevi ile adli görevler verilmesi gibi düzenlemeleri de içeren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi'nin şiddetin yaygınlaştırılmasından başka bir şey olmadığını ileri süren Temelli, "İktidar, şimdi bekçi yasasıyla mahallelere, sokakların arasına kadar bu şiddeti taşıma peşindedir. Kürdistan'da koruculuk sistemi gibi bugün batıda bekçi yasasıyla aslında yapmak istedikleri, koruculuğun sokaklara, mahallelere kadar taşınmasından başka bir şey değildir" değerlendirmesinde bulundu.

İDLİB KONUSU

Sezai Temelli, İdlib'de yaşanan gelişmelere de değinerek, iktidarın dünya sistemi, uluslararası ilişkiler ve dış politika gibi konularda hiçbir fikrinin olmadığını söyledi. Temelli, "Bu iktidar, emperyalistler arası gerilimlerin ortasından kendisine menfaat çıkarmaya çalışan bir iktidardır. Karşımızda bir gün Rusya'nın, bir gün ABD'nin kapısını çalarak bu kaostan, istikrarsızlıktan beslenmeye ve bununla ayakta durmaya çalışan bir iktidar var. Tek dertleri Kürtlerin kazanımlarını yok etmek, Kürt düşmanlığını canlı tutmak, bölge halklarının demokratik çözüm adına yapmış oldukları kazanımların kökünü kazımak. İşte bu anlayışla Orta Doğu'yu aslında bir yangın yerine çevirdiler" dedi.

Türkiye'nin Ukrayna'ya 200 milyon liralık kaynak aktaracağını ifade eden Temelli, "Bu, ülkenin kaynaklarının nereye gittiğinin aslında bir göstergesi. Ukrayna, bu 200 milyon lira ile ne yapacak? Bizden silah alacak. Hangi silahları alacak? Damadın ürettiği SİHA'ları alacak. Cumhurbaşkanının aklı fikri damatların bilançosunda. Bunu pazarlama peşinde" ifadesini kullandı.

Hamasetle değil barış ve demokrasi politikalarıyla hareket edilmesi gerektiğini belirten Temelli, "Türkiye'nin hızla demokratikleşmesi, dış politikalarını da tüm bölge için demokrasi ve barış eksenine oturtması bir zarurettir" şeklinde konuştu.

Uluslararası toplumu Orta Doğu halklarının sorunlarına sahip çıkmaya çağıran Temelli, "Toplumsal ve siyasal barış için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Bu barışın önünde en büyük engel oluşturan bu iktidardan da bir an önce kurtulmalıyız. Bu iktidardan kurtulmak demek aslında Orta Doğu'da demokratik çözümün yolunun açılması demektir" görüşünü dile getirdi.

ABD'NİN 'BARIŞ PLANI'

ABD'nin Orta Doğu'da sözde barış planına ilişkin açıklamada Filistinlilerin bulunmadığına işaret eden Temelli, şunları söyledi:

"O açıklama ile sizin 100 yıllık bir barışı var etmeniz mümkün değil. Filistin halkı ve temsilcileri olmadan ortaya koyduğunuz çözüme çözüm denmez. Aslında aynı Erdoğan gibi Netanyahu, Trump ve Putin de Orta Doğu'daki çözümsüzlükten beslenmeye devam ediyorlar. Otoriter rejimler, kendi ülkelerindeki otoriter rejimlerin bekası için Orta Doğu halklarının üzerinde tepinmeye devam ediyorlar. Eğer gerçekten bir çözüm var etmek istiyorsanız bu ancak ve ancak Orta Doğu halklarının kendi çözüm planları ekseninde gelişebilir. Bunun dışında bir şeyin çözüm olarak adlandırılması mümkün değil. Tam tersine bu dayatmalar Orta Doğu'da şiddeti, savaşı, gerilimleri büyütmeye devam edecek."

Temelli, Filistin halkının karşı karşıya kaldığı durumun çok yabancısı olmadıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herkesi şaşırtacak kadar büyük benzerlikler gösteren bir süreci yaşıyoruz. Bugünkü iktidarın Kürtlere yönelik uygulamış olduğu politikalarla İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı politikalar arasında inanılmaz benzerlikler vardır. O yüzden de büyük olasılıkla İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bu kadar iyi olmasına şaşırmamak gerekiyor. İsrail, Filistin'de özellikle zeytin ağaçlarını kesiyor. Türkiye, Afrin'de zeytin ağaçlarını ele geçiriyor, zeytinleri çalıyor, Afrin halkının zeytinlerinin üzerine konuyor. İsrail, Filistin halkının hafızasını silmekle meşgul aynı şeyi Türkiye'de bu devletin, iktidarın, Kürt halkının hafızasını silmekle meşgul olduğu sahnelerden biliyoruz. Kültüre, Kürtçeye saldırıyor."

Kürtçenin milyonlarca insanın kullandığı bir dil olduğunu belirten Temelli, "Böyle bir dili yok saymak, karikatürize etmek, hafızalardan kazımak için devletin çabası yoğun şekilde sürüyor" diye konuştu.

Temelli, Meclis'te milletvekilleri Kürtçe konuştuğu zaman bunların tutanaklara, "bilinmeyen dil", "anlaşılmayan dil", "X" olarak geçtiğini belirterek, "Bu ne aymazlıktır, utanmazlıktır. Bu nasıl bir anlayıştır? Meclis Başkanı'na buradan bir kez daha çağrı yapıyorum; bu ayıba bir an önce son verin. Bu Meclis, Kürtlerin de Türklerin de Meclisidir" dedi.

'KAYYUM REJİMİ KALICILAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR'

"Kayyum rejiminin" kalıcılaştırılmaya çalışıldığını kaydeden Temelli, "Yeniden bir yerel yönetimler yasası hazırlama peşindeler. Yani vesayet rejimini çok daha katı bir hale getirecekler. Faşizmin kurumsallaşması için kendileri açısından en kritik hamleyi yapacaklar ve yerel yönetimleri tümüyle merkezi idareye bağlayacaklar. Valilere aşırı yetkiler vererek aslında tüm yerel inisiyatifleri yok edecekler" şeklinde konuştu.

Tüm seçilmişlerin bu zihniyete karşı bir arada mücadele vermesi gerektiğini dile getiren Temelli, "Bu, Kürtlerin başına geldiğinde arkanızı dönüp giderseniz işte sizin kapınızı çalmaya başlarlar. Önce bu tür yasalarla daha sonra da başınıza valiyi oturtarak sizin bütün yetkilerinizi alırlar. Kürdistan'da açık kayyum, batı da örtülü kayyum rejimiyle iktidarlarını devam ettirmeye çalışırlar" diye konuştu.

Cezaevlerinde hak ihlallerinin saymakla bitmeyeceğini ve cezaevlerinde bin 336 hasta tutuklu ile hükümlünün bulunduğunu öne süren Temelli, "Bunun 457'si ölmeye yatmış durumda. Hala bu konuda hiçbir adım atılmıyor. Tek bir adım atılıyor; Sivas Madımak'ta insanları yakan, elinde benzin bidonuyla yangına koşan insanı Cumhurbaşkanı eliyle affetmek. Ülkedeki ayrımcılığın, nefretin geldiği nokta bu" değerlendirmesini yaptı.

Temelli, Elazığ depremi sırasında cezaevinde adli suçlular için kapıların açıldığını, siyasi suçluların kapısının ise açılmadığını söyledi.

Ekonomik durumun her geçen gün daha vahim bir hal aldığını belirten Temelli, "Enflasyon rakamları açıklandı. Yine yalan, uydurulmuş rakamlar. TÜİK rakamları çarpıtmaya devam ediyor. Rakamları çarpıtmanın bir yöntemi olarak da enflasyonun hesaplandığı sepetin içinden gıda, ulaştırma ve kirayı azaltıyorlar. Çok seçiciler. Bu üç başlık da aslında emekçilerin, yoksul halkın en temel harcama kalemleri" dedi.

Sezai Temelli, 23 Şubat'ta kongrelerini gerçekleştireceklerini belirterek, kongreye katılım çağrısı yaptı.