Almanya’nın doğusundaki Halle kentinde dokuz ay önce yaşanan sağ terör saldırısıyla ilgili mahkeme başladı. Bu dava, diğer terör davalarından farklı. Burada yargılanan Stephan Balliet, tek başına davranan bir terörist, bir “yalnız kurt”. İnternetteki sağcı, ırkçı komplo teorilerinden beslenerek radikalleşmiş.

Almanya’nın Araplar ve Müslümanlar tarafından işgal edildiğine kanaat getirmiş ve buna karşı bir şeyler yapılması gerektiğine karar vermiş. Ve internet üzerinden yaptığı siparişlerle silahlanıp, savaşa başlamış. İlk hedef olarak da Yahudileri seçmiş. “Arap ve Müslümanların Almanya’yı işgali”ne karşı savaşta ilk hedef neden Yahudiler? Çünkü tüm yaşananların sorumlusu onlarmış. Semitik dünya görüşünün tüm insanları eşit değerde görmesinden kaynaklanıyormuş bütün sorunlar. Ve “Yom Kippur” bayramını kutlamak için sinagogda toplanan Yahudi cemaatini imha etmeye karar vermiş.

Balliet’in aklı dengesi yerinde, cezai ehliyeti var. Başta iki kişiyi öldürmek ve 68 kişiyi öldürmeye teşebbüs olmak üzere çok sayıda suçlamanın sanığı olarak Magdeburg’da mahkeme önünde. 9 Ekim 2019’da silah ve teçhizatlarını kuşanıp yola çıkan bu tuhaf ama tehlikeli teröristin birkaç saat süren eyleminden görüntüler birçok insanın hafızasında halen.

Çünkü o da Yeni Zelanda’daki Christchurch katliamını gerçekleştiren sağcı terörist gibi yaptıklarını üzerinde taşıdığı bir kamera aracılığıyla internet üzerinden yayınladı. Balliet, planladığı katliamı gerçekleştiremedi. Çünkü hedef aldığı sinagogun kapısını açıp, içeriye giremedi. Böylece o anda içeride bulunan çoluk çocuk 68 kişi hayatta kaldı. Elindeki silah ve patlayıcılarla da imha edemediği sinagogun kapısından dönen Balliet’in sonraki hedefi o bölgede Türkler tarafından işletilen bir döner büfesi oldu.

Bu arada yolda karşısına çıkan ve kendisiyle tartışan bir kadını vurarak öldürdü. Ardından döner büfesinde çalışan ve yemek yiyen kişileri hedef aldı. Orada da 20 yaşındaki bir işçiyi öldürdü. Arap ve Müslümanlarla savaş için yola çıkmış, Yahudileri katletmeye çalışmış, o olmayınca da Türklere ait bir büfeyi kana bulamıştı. Ve sonuçta öldürdüğü iki kişi de Alman’dı. Kısa sürede yakalandı ve sonunda büyük bir olasılıkla “ömür boyu hapis” cezası alacağı mahkeme karşısında hesap veriyor. İki kişiyi öldürdüğü için üzgün. Ama üzüntüsünün sebebi katil olmak değil, ölen kişilerin Müslüman olmaması.

★★★

Balliet’in beceriksizliğine ve örgütsüz olmasına; saldırıda yaşamını yitirenlerin sayısının diğer terör eylemlerine göre daha az olmasına bakarak bu olayın dehşet veren boyutları gözden kaçırılmamalı. Almanya, çok değil 80-90 yıl önce onun gibi düşünenlerin, yani dünyadaki tüm sorunların sorumlusu olarak Yahudileri gören faşistlerin siyasi iktidarı ele geçirdiği ve milyonlarca Yahudinin katledildiği bir ülke.

Ancak bilindiği gibi Hitler’in neden olduğu felaketlerin bilançosu Yahudilere yönelik soykırımdan çok daha ağır. Tüm dünyada büyük çoğunluğu sivillerden oluşan 60 milyona yakın insan yaşamını yitirdi onun başlattığı savaşta. Halle’deki “Hitler karikatürü”, örgütsüz hareket eden bir yalnız kurt. Ama aslında o ve onun gibileri örgütsüz ve yalnız olarak görmemek gerekiyor. Kendisi gibi düşünen milyonlarca faşist var.

Sanal dünyada iletişim halindeler, internetin sağladığı anonim kalma olanaklarından yararlanarak düşünce ve deneyimlerini paylaşıyor, birbirlerini teşvik ediyorlar. Organik bağlar içinde değiller ve ortak eylemler yapmıyorlar. Silahlanıyorlar ve “zamanı geldi” kararını verdikten sonra sokağa çıkıp, kendilerinden olmayanların toplu olarak bulundukları ortamlara dalıp, katliamlar yapıyorlar.

★★★

Tıpkı Halle’den üç ay sonra Hanau’da olduğu gibi… Orayı da bir “yalnız kurt” kana buladı, Türkiye kökenli göçmenlerin işlettiği büfe ve kafelere dalıp, önüne geleni kurşuna dizdi. Kısa sürede bir bölümü Türkiye ve başka ülkelerden işçi olarak gelmiş göçmenlerin Almanya doğumlu çocuklarından oluşan dokuz genç insanın canına kıyan terörist, eylemini öz annesini ve kendisini öldürerek tamamladığı için dosya kapandı. Ama internette bıraktıkları onun beyninin de şimdi hesap veren terörist gibi çalıştığını gösteriyor.

Göçü ve göçmenleri Almanya’nın en önemli sorunu görüp, çözümü onlardan kurtulmakta arayanlar sadece bunlar gibi bireysel teröristler ya da NSU gibi terör örgütleri değil. Almanya’yı yöneten politikacılar arasında göçü “tüm sorunların anası” olarak tarif edenler de çıktı kısa süre önce. Çok sayıda yasal siyasi parti ve örgüt de var bunu savunan. Bunlardan biri son genel seçimden sonra “ana muhalefet partisi” unvanını almıştı. Halen de öyle…