Hekimler denizde görülen müsilajın, besin ve su yoluyla bulaşan pek çok hastalığa neden olabileceği konusunda uyardı.

Hekimler uyardı: Marmara Denizi’ne girmeyin

Marmara Denizi’nde görülen müsilaj (deniz salyası), günden güne yoğunluğunu artırırken, özellikle Marmara sahillerinde denize girmek isteyenleri ise endişelendiriyor.

Marmara’da denize girmenin tehlikeli olup olmayacağına ilişkin Evrensel'e konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol uyarılarda bulundu.

Müsilajın olduğu yerlerde denize girmenin doğru olmadığını söyleyen Karababa, “Deniz salyası oluşumuna neden olan koşulların aynı zamanda insan sağlığına zarar verebilecek bakteri ve benzeri zararlı canlıların da üremesine neden olabileceği de düşünülmelidir” dedi. Şenol ise, “Şu anda ne gibi hastalıklara neden olacağını öngörmeniz mümkün değil. Besin yoluyla, su yoluyla bulaşan bulaşıcı pek çok hastalığa neden olabilir diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

MARMARA DENİZİ DIŞINDA BİR SEÇENEK KULLANIN!

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, müsilajın olduğu yerlerde denize girmenin doğru olmadığının altını çizdi. Karababa, “Yazın gelmesi, sokağa çıkma yasaklarının gevşetilmiş olması nedeniyle denizden yararlanmak isteyenler, heveslerini bir başka bahara ertelemek veya Marmara Denizi dışında bir seçenek bulmalılar. Özellikle deniz salyası bulunan bölgelerde denize girmek hem görsellik açısından ciddi bir sorun olurken, aynı zamanda halk sağlığı sorunlarına neden olacaktır. Deniz salyası oluşumuna neden olan koşulların, aynı zamanda insan sağlığına zarar verebilecek bakteri ve benzeri zararlı canlıların da üremesine neden olabileceği düşünülmelidir. Bu anlamda net veriler olmamakla beraber dikkatli olmak gerekir. Ancak Marmara Denizi’ne boşaltılan kanalizasyon atıklarını düşündüğümüzde, insan atıkları ile kirlenen suyla bulaşan enfeksiyon hastalıkları (gastroenteritler, amipli ve basilli dizanteri, tifo, hepatit A, kolera) açısından dikkatli olmakta yarar vardır” değerlendirmesinde bulundu.

"BU ORTAMDA YAŞAYAN TÜKETİLEBİLİR CANLILARIN ETKİLENMEMESİ OLASI DEĞİL"

Marmara Denizi’ndeki tüketilebilir canlılar açısından da özenli davranmak gerektiğini vurgulayan Karababa, “Böylesine olumsuz bir tabloya neden olan deniz kirliliğinden bu ortamda yaşayan tüketilebilir canlıların etkilenmemesi olası değildir. Bu nedenle ilgili kurumların Marmara Denizi’nde elde edilen ürünlerde gerekli analizleri (ağır metaller ve toksik kimyasallar) yaparak tüketilebilir olup olmadıkları konusunu değerlendirmeleri, elde edilen bilgileri şeffaf biçimde toplumla paylaşmaları ve gerektiğinde kirlilik oranları limitleri üzerinde bulunanların tüketimine engel olmaları gereklidir” dedi.

"MARMARA DENİZİ’NE ARITILMADAN ATIK GİRİŞİ EN KISA ZAMANDA ÖNLENMELİDİR"

Karababa son olarak şunları söyledi: “Sorunun çözümü için ise ciddi adımların atılması zorunluluğu vardır. Kuşkusuz önce deniz salyası tabakası mekanik yöntemlerle hızlı biçimde temizlenmelidir. Sonrasında ise Marmara Denizi’ne arıtılmadan atık girişi en kısa zamanda ve mutlaka önlenmelidir. Kuşkusuz bu süreçleri, Covid-19 salgınının gölgesinde kalan, iklim krizinin önlenmesi için gerekli politik adımların kararlılıkla atılması ile birlikte götürmek gereklidir. Ekosistem bir bütündür. Ekosisteme zarar veren ögelerden birini düzelterek sonuç alınamaz. Bu yüzden fosil yakıt tüketimine (özellikle ve öncelikle kömür), yeni kömürlü termik santral yapımına (Eski termik santralların bir an önce kapatılması), ormanların, meraların ve tarım alanlarının sermayeye peşkeş çekilmesine, memleketin dört bir yanında madencilik faaliyetlerine izin verilmesine ve saymadığı doğaya zarar veren birçok girişime bir an önce son verilmelidir.”

PROF. DR. ESİN DAVUTOĞLU ŞENOL: PEK ÇOK HASTALIKLARA ZEMİN OLUŞTURABİLİR

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise şunları söyledi: “Musilaj deniz kirliliği demektir. Deniz kirliliği de su aracılığıyla bulaşan pek çok hastalık demektir. Deniz kirliliği ekoflora değişimi demektir. Ekolojik değişim demektir. Bu da bizim vektör aracılıklı dediğimiz sinek, böcek kaynaklı pek çok hastalığın yayılımı anlamına gelir. Pek çok hastalık için zemin oluşması anlamına gelir. Deniz kirliliği bulaşıcı hastalıklar ve özellikle su kaynaklı, su birikintilerinden beslenen vektörler vs. için de büyük bir bulaşma kaynağı ve zinciri demektir. Şu anda ne gibi hastalıklara neden olacağını öngörmeniz mümkün değil. Ama mesela kolera gibi, kirlenmenin getireceği tifo gibi öyle şeyler söyleyebiliriz. Şu anda besin yoluyla, su yoluyla bulaşan bulaşıcı hastalıklar diyebiliriz.”