“Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hem de kadın
12’sinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile…”


Sezen Aksu ağıtındaki Ünzile sustu ama başka bir Ünzile susmadı ve yıllar sonra konuştu. Timur Soykan ilk duyan oldu ve BirGün’de haberini yaptı. Haberimiz oldu. Ama hiiiç mi haberimiz yoktu? Vardı elbette. Çocuk gelinlerden, tarikat yurtlarında tecavüzlerden herkesin haberi var. Haber kaynağı ise AKP yıllarıdır. Zaten bizzat kendileri de fetva vererek her gün ifşa ediyorlar. Ama bu kez Timur, “Ünzile”nin sesini hoparlöre bağladı, BirGün manşetlerden indirmedi ve infilak eden bir infiale yol açtı.


***

Kimileri hâlâ bireysel bir sapıklık olarak göstermeye çalışıyor. Ama doğrusu bir sapıklıklar silsilesidir, bir “yaşam tarzı”dır. Son hadise mağdurun şikâyetiyle ortaya çıktı. Şikâyete aklı ermeyenlerden, imkânı olmayanlardan, susturulanlardan hâlâ haberimiz yok, ama sayıları çok fazla, bunu biliyoruz. Eğer bu karanlık devam ederse aynı vahşet ve kâbus sürüp gidecek; çünkü böyle bir “şeyi” inançlarına uygun görenler hiç az değil.

İnançmış! Memleket aslında Ortadoğu’da bir kasabadır ve bütün bunlar kasabanın sırrıdır. Kasabanın sırrı, cami avlularında bile konuşulur. Daha önceleri laiklik sayesinde bu tür suçları işleyenler derhal cezalandırılırdı. Şimdi internetten verilen fetvalarla sırlar ifşa ediliyor, fıkıh filan deyip gerekçeler madde madde sıralanabiliyor, ilmi eserler (!) kaynak gösterilebiliyor. Şimdi siyasi İslam laikliği sınırlayıp yok ettikçe bu “sırlar” sıradanlaştı, suç olmaktan çıkarıldı.

Tarikat şeyhlerinin her gün suça teşvik eden türden bir “inanç” fetvasıyla karşılaşıyoruz. Aslında “yasak” olan tarikatlar “vakıf” adıyla yasallaştırılıyor ve destekleniyor ya, işte öyle bir tarikatın “vakıf” başkanı Cübbeli Ahmet de evlilik yaşıyla ilgili görüşünü “İslam’da evlilik için yaş sınırı yoktur” diye açıklamıştı. Zaten “inanç” adına konuşurken işleri güçleri cinsellik ve bel altı konular değil mi? Sadece “ulema”ları değil, siyasetçileri de öyle. AKP’li Süleyman Arslan, mecliste çocuk evliliklerini savunmuş ve 15 yaşındaki çocukların evlendirilemiyor olmasının insan hakkı ihlali olduğunu söylemişti. Resmi nikâh kıyılmadan dini nikâh kıymayı suç sayan kanunu Anayasa Mahkemesi iptal etmiş ve hatta 12 yaşında imam nikâhıyla evlendirilen çocuklar için “rızası var” denilmişti. En son BirGün’de Mustafa Bildircin kimsesiz çocukların bir protokol ile Nurcu bir vakfa teslim edildiği, yani kuzuların kurtlara nasıl teslim edildiği haberini de yaptı.

Bakmayın toplumsal infial nedeniyle bazılarının bu sapıklığı ve suçu kınıyor gibi görünmesine… Abdülkadir Selvi denilen şey ağzındaki baklayı çıkardı: “‘Bebek gelin’ olayında kardeşlerin açıklamaları kafamda soru işaretleri oluşturdu, gündem yapanların siciline bakınca kuşkularım arttı” diyebildi. Bu arada son hadiseye “şerefsizlik, namussuzluk” filan diye itiraz etmekle yetinen Kılıçdaroğlu ve Akşener de, suçun membaı tarikatlar konusunda sustukça, sadece bağırarak içlerini ferahlatmış oldular.

***

Lamı cimi yok, çocuklarımıza, çocukluğumuza, en saf masumiyetimize tecavüz ediyorlar. Öyleyse tek çaremiz, namusluların namussuzlar kadar cesur olmasıdır. Hani arılar yok olduğu gün dünyanın sonu gelecektir derler ya, buna bir ek yapalım: Çocukluğun baş nişanesi masumiyet yok edildiği gün, insanlık bitecektir. Ve her şey bir yana o bebek gelinin sadece babası değil annesi de vardı değil mi? “Anne” ki bütün canlılarda türün devamıdır, çocuklarını herkesten fazla savunur; peki, “inanç” dedikleri şey bu annelik vasfını da mı yemektedir? Nasıl bir inançtır bu, nasıl!

27 Nisan 2008 tarihli Hürriyet Gazetesinde şöyle bir haber yer almıştı: “Akit Gazetesi yazarı 78 yaşındaki Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki B.Ç. adlı genç kıza tecavüz suçlamasıyla tutuklandı.” Yedi ay sonra tahliye edilen Hüseyin Üzmez’i cezaevi çıkışında eşi karşılamıştı. Haberi önce “52 yaşındaki eşi” diye okudum, sonra bir baktım, “kendisinden 52 yaş küçük eşi” diye yazıyormuş. Şaşırmadım. Çünkü haberin devamında Üzmez’in eşinin babası Mustafa Yılmaz’ın da bir demeci vardı: “Peygamber efendimiz de Ayşe anamız 9 yaşındayken evlendi!”

Aradan 14 yıl geçti, Mustafa Yılmaz için, “dini bütün” bir insanın çıkıp da “yalan söylüyor şerefsiz” dediğini duymadım.