Google Play Store
App Store

Ülkemizdeki kadınlarda en yaygın görülen yumurtalık kanseri tedavisinde yeni yaklaşımlar dikkat çekiyor. Jinekolojik Kanser Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Kahramanoğlu, bugüne dek hastanın yumurtalık ve tüplerini aldıklarını ancak artık böyle yapmadıklarını belirterek "Artık sadece tüplerini alıyoruz. Böylece hem yumurtalık kanseri riskinin önüne geçmiş oluyor hem de hastanın yumurtalıklarını ortalama 10 yıl koruyoruz" dedi.

Sibel Bahçetepe
Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.net

Yumurtalık kanseri (over kanseri) Türkiye’de kadınlarda en sık görülen 7. kanserler arasında geliyor.

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına göre, bu ku kanserin risk faktörleri arasında BRCA1 ve BRCA2 gibi genetik mutasyonlar bulunuyor. Tıbbi çalışmalar geliştikçe mutasyonların verdiği mesajlar sayesinde yapılan uygulamalara da yenileri ekleniyor.

Yumurtalık kanserinden korunmada uygulanan yeni yöntem hem kanseri önlüyor hem hastaya büyük avantajlar sağlıyor. Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Kahramanoğlu, "Yumurtalık kanserlerinin bir çoğu tüplerin ucundan kaynaklanır. Bu yüzden tüpleri almak kanseri önlemek açısından çok önemlidir. Yeni yöntemde, çocuk isteği tamamlanan hastanın 30’lu yaşlarında ya da çocuk isteğinden bağımsız olarak 35 yaş sonrası veya 40 ‘lı yaşların başında sadece tüplerini alıyoruz" dedi.

Kahramanoğlu, yumurtalık kanserinde BRCA1 ve BRCA2 geninin önemine dikkat çekerek "Bu iki gen, hücrelerin normal şekilde bölünmesini kontrol eden tümör baskılayıcı genlerdir. DNA onarımında rol oynar ve hasarlı DNA’nın düzeltilmesini sağlar. Bu genlerde mutasyonun (değişiklik) meydana gelmesi durumunda, genlerin işlevi bozulabilir ve kişide kanser hastalığı riskini artırabilir" dedi.

Fotoğraf: Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Kahramanoğlu

BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki kalıtsal mutasyonların özellikle meme kanseri ve yumurtalık kanseri gelişme ihtimalini yükselttiğini söyleyen Kahramanoğlu, BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarının genetik olarak bir ebeveynden çocuğa geçebildiğini anlattı.

AİLE ÖYKÜSÜ ÇOK ÖNEMLİ!

Prof. Dr. Kahramanoğlu, şöyle devam etti:

"BRCA mutasyonları meme ve yumurtalık kanserini artıran bir sendroma yol açıyor. Buna 'Kalıtsal meme ve yumurtalık kanseri sendromu' diyoruz. Dünyada görülen meme kanserlerinin ortalama yüzde 10’u, yumurtalık (over) kanserinin ise yüzde 15-20’si kadarı genetik geçişlidir. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 genlerinde yaşanan mutasyonlar bu hastalıkların ortaya cıkmasına sebep olan mutasyonlardır. Bu mutasyonu taşıyan kadınlar ömrü boyunca, özellikle 35 yaşından sonrası dönemde yumurtalık ve meme kanseri konusunda risk altındadır. BRCA1 mutasyonu taşıyan kadınların yüzde 60’ından fazlasında yumurtalık kanseri, yüzde 80’inden fazlasında meme kanseri, BRCA2 mutasyonu taşıyan kadınların yüzde 25’inden fazlasında yumurtalık kanseri, yüzde 80’inden fazlasında meme kanseri yaşanacağı öngörülüyor. Bu kanser türü kişilerde çoğunlukla 50-70 yaşları arasında görülse de daha erken ve daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Bir kadının ömrü boyunca over kanserine yakalanma ihtimali yüzde 1.4’tür. Bugüne dek, BRCA1 ve BRCA2 testlerini yaptırarak, koruyucu tedavi almak isteyen hastalar bizlere başvurduğunda, o kişiye özel riske göre bazı kadınlarda 35 yaşından sonra, bazılarında 40’lı yaşların ilk dönemlerinde hastanın 2 yumurtalığını ve 2 tüpünü birden alıyorduk. Özellikle 30’lu yaşlarda ve 40’lı yaşların başında her iki yumurtalığın alınması erken menopoza sokmakta ve o kişinin menopoza dair kemik erimesi, cilt yaşlanması, ateş basması gibi durumları yaşamasına yol açmaktadır. Yumurtalık kanserlerinin bir çoğu tüplerin ucundan kaynaklanır. Bu yüzden tüpleri almak kanseri önlemek açısından çok önemlidir. Yeni yöntemde, çocuk isteği tamamlanan hastanın 30’lu yaşlarında ya da çocuk isteğinden bağımsız olarak 35 yaş sonrası veya 40 ‘lı yaşların başında sadece tüplerini alıyoruz. Sadece tüpleri almak yumurtalık kanseri riskini yüzde 70-80 oranında azaltıyor. Sadece tüpleri almak  işlem sonrası menopoza girmeye de neden olmuyor. 40’lı yaşların sonuna doğru da ikinci cerrahiyle yumurtalıkları alıyoruz. Böylece hem yumurtalık kanseri riskinin önüne erkenden geçmiş oluyor hem de hastanın yumurtalıklarını ortalama 10 yıl gibi bir süre daha koruyarak, yumurtalıkların salgıladığı hormonlardan faydalanmasına devam etmesini sağlıyoruz. Yumurtalıkların salgıladığı östrojen hormonu, kemik erimesi ve cilt yaşlanması gibi durumları geciktiriyor, kalp koruyuculuğu sağlıyor. İşte bu yeni yöntem de hastaların bu pozitif etkilerden daha uzun zaman yararlanmasına olanak sunuyor."

BU TESTLERİ MUTLAKA YAPTIRIN

Özellikle ailesinde ve yakın akrabalarında BRCA mutasyonuna bağlı meme ve yumurtalık kanseri yaşayan ya da daha önce yaşamış olan kişiler, bu genetik tarama testini yaptırması gerektiğini söyleyen Kahramanoğlu, "Kalıtsal meme ve yumurtalık kanseri sendromunun en büyük örneklerinden biri Angelina Jolie’dir. BRCA1 ve BRCA2 testlerini yaptırarak çıkan sonuçtan dolayı memelerini, yumurtalıklarını ve tüplerini aldırdı" dedi