Hemşin’den süzülen ezgilerle yeniden

Uğur Biryol

Çok uzun zaman oldu Vova’yla buluşmayalı. Yıllar evvel İstanbul’a iş aramak için gittiğimde, Express dergisinin ofisinde gördüğüm ve üzerinde Homşetsu Ğhağ/Vova yazan ve eski bir kamyonun üzerindeki iki insanın fotoğrafının yer aldığı albümü gördüğümde heyecanlanmış ve tabii parasızlıktan albümü alma şansım olmadığından, ödünç istemiş ve dinleyip bir şekilde yazma imkânım olmuştu.

18 Aralık 2005’te, Radikal İki’de, “Covele’nin tepesinden” başlığıyla yayınlanan bu yazının ardından, bir gün telefonum çaldı, arayan grubun solistlerinden Hikmet Akçiçek’ti. Beni albümün lansmanına davet etmişti, ona da ayrı bir heyecanlanmıştım. Hayatımda hiç tanımadığım insanların müziği, beni bambaşka bir dünyanın içine davet ediyordu. O gece, Hemşin kavalı ve tulumuyla söylenen türküler ve horonlar eşliğinde, yıllardır Hemşin’de yaşamış biri olarak, kendilerine Homşetsu diyen ve aslen Hemşinli olan akrabalarımızla tanışmış oldum. Ortak kültürün izlerini yaşıyorduk ancak biz Hemşince dilini bilmiyorduk, onlarsa bayağı bir dil konuşuyorlardı ki bunu türkülerinde dillendiriyorlardı.

O geceden sonra, Vova ekibiyle bağımız hiç kopmadı. Yıllardır da acaba yeni albümleri ne zaman çıkacak diye bekledik. Ersin Çelik’in gruptan ayrılmasından yıllar sonra, çeşitli festivallerde konserler vererek varlığını sürdüren grup, nihayet yakın bir zamanda ancak 14 yıl sonra, ikinci albümleri “Garmi Doç” ile yeniden bizlerle buluştu.

Ancak benim gibi Vova dinleyen birçok insan, dilekolay tam 14 sene boyunca bıkmadan usanmadan o ilk albümü dinlemeye hem de ilk günkü heyecanıyla devam etti. Dolayısıyla ikinci albüm de bu albümün beklentisiyle oldukça yüksek bir heyecan dalgasıyla beklenir oldu. Albüm geldi, şarkılar/türküler kulağımıza ince ince fısıldamaya başladı; bizi alıp bazen köylerin tepelerine bazen serin yaylalara bazen de gurbetin kucağına bıraktı yeniden.

Şunu uzatmadan söyleyebilirim, Vova’nın ikinci albümü ilki gibi lirik değil ancak yine de her şeyin birbirine benzediği pop piyasanın içinde bir nefes gibi.

Toplamda 16 eserden oluşan yeni albümde, Heydane, Ye Xala, Sirun Ağçiğ,Çiçeğum, Garmi Doç öne çıkan çalışmalar. Tabii albümün bir diğer güzelliğinden bahsedeceksek, o da sesiyle dereleri yıkacak denli güçlü Ayşenur Kolivar’ın bu albümdeki bazı şarkılarda eşlikçi olması diyebilirim.

Mustafa Biber’in aranjeleri ile çoksesli Gürcü koro müziğinin etkilerini de hissettiğimiz Garmi Doç, geleneksel Hemşin ezgilerinin doğu cephesini yine farklı bir perspektifle ele alıyor. Bir taraftan da, 14 yılda yitip gidenler ne çok. Doğanın, insanın, yaşamın, kayıpları ne büyük. Dillerin, kimliklerin, bir arada ve özgür bir yaşam düşleyenlerin. Bu yüzden belki bu yolculuğun devamı, kurumaya yüz tutmuş ırmak yataklarının suyla dolması gibi beklenip özlenmişti. Vova’nın nefesi; sınır tanımaz bir açgözlülükle talan edilen coğrafyamız ve her geçen gün yeni bir umutsuzlukla yüzleşen bizler için bir umut ve bir dost eli her şeyden önce. Bu ezgilerin dili, anlattıkları, duyumsattıkları ve gücü, bir memlekete zorla giydirilmeye çalışılan elbisenin dikiş yerlerine zarifçe isyan ediyor çünkü.

Vova, Garmi Doç, Ada Müzik

cukurda-defineci-avi-540867-1.