Soma’da, Çorlu’da ve son olarak Hendek’te hep aynı vicdansızlık. Adaletsizliğe mahkum edilen aileler için davalar işkenceye dönüştürülüyor. İsyan eden ailelere davalar açılıyor. Son olarak patronun avukatının suç duyurusu üzerine Hendek’te oğlunu kaybeden acılı babaya 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Hendek’te oğlunu kaybeden babaya 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı

Adı ‘Adalet ile başlayan’ iktidar partisi, acımasız bir adaletsizlik sistemi inşa etti.

İnsan hayatının ucuz, patronun ve bürokratların çok kıymetli olduğu bu sistemin temel taşı vicdansızlıktı.

Soma’da madenciyi tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel ödüllendirildi, tekmelenen madenci yakını Erdal Kocabıyık yargılandı, 10 ay hapis ve para cezası aldı.

Çorlu Tren Katliamı’nın sorumlusu TCDD yöneticileri hakkında 4 yıldır iddianame hazırlanmadı, oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden anne Mısra Öz’e hakimlere hakaret suçlamasıyla iki dava açıldı.

Hangi birini yazalım…

Hep aynı senaryo… İnsanlar göz göre göre ölüme sürükleniyor. Onların yakınları adaletsizliğe mahkum ediliyor. Ve bu adaletsizliğe dayanamayıp isyan ettiklerinde vicdansızca haklarında iddianame düzenleniyor.

İşte son utanç vakası…

Sakarya Hendek’te 3 Temmuz 2020’de Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda patlama yaşandı. Patlamanın sesini duyup olay yerine koşanlar arasında Muammer Yılmaz, eşi ve iki kızı da vardı. 26 yaşındaki oğlu Halis Yılmaz fabrikada çalışıyordu, cep telefonunu defalarca arıyor ama yanıt alamıyorlardı. Yanan fabrikadan fırlayan havai fişekler gökyüzünde ışıklar saçıyor, onlar feryat ediyordu.

Patlamada hayatını kaybeden Halis YılmazPatlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz

Muammer Yılmaz, oğlundan bir iz bulmak için fabrikanın enkazında koştururken MÜSİAD il başkanları, fabrikanın sahibi olan MÜSİAD Sakarya İl Başkanı Yaşar Coşkun’a moral vermek için Hendek’te buluştu.

İki gün sonra Muammer Yılmaz’a ölen 7 işçiden birinin oğlu olduğu söylendi. Muammer Yılmaz o günü anlatırken “Ben oğlumu 18 kemik aldım” diyecekti.

Önceleri “Kaza” diyerek olayı kabullenmeye çalıştı Muammer Yılmaz. Oğlunun o fabrikada çalışmasını hiç istememişti. Ama diğer işçileri dinleyip iddianameyi okuyunca kararını verdi: Oğlu para hırsıyla göz göre göre ölüme sürüklenmişti. İşçiler, kaçak depolarda büyük miktarda patlayıcının olduğunu, bu patlayıcıların güneşte kurutulduğunu anlatıyordu. Patrona defalarca “Burası patlayacak” demişlerdi. Ama patron “İstemeyen çalışmaz” diye karşılık veriyordu. Koruyucu ekipman isteyenlere hakaret eden patron, işçiler üretim yaparken başlarında bekliyor, daha fazla koli üretmeleri için baskı yapıyordu. Gizlice fabrikada barut üretiliyordu.

Sakarya’da dava başladı ve her duruşma bir işkenceye dönüştü. Patron Yaşar Coşkun, sabotaj iddiaları uydurdu, “Bir astrolog da fabrikada patlama olacağını söylemişti” dedi. İşçilere “Kes sesini”, “Şov yapma”, “Para almak için şikayetçi bunlar” dedi. Oysa akrabaları ölen işçilerin yakınlarına para teklif ediyor, onlar davalarından vazgeçmiyordu.

Yaşar Coşkun’un yeğeni ve avukatı Abdullah Tekneci de sürekli işçi yakınlarının üzerine gidiyordu. Her duruşmada tartışmalar, arbedeler, fenalaşanlar oldu.

Dava sonucunda Yaşar Coşkun bilinçli taksirle ölüme sebebiyetten 16 yıl hapis cezası aldı. Kısa süre sonra acılı baba Muammer Yılmaz’a ifade vermek için çağrı kağıdı geldi. Karakola gitti. Avukat Abdullah Tekneci, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle Muammer Yılmaz’dan şikayetçi olmuştu. Savcılık soruşturmasını tamamladı ve acılı babaya “Kamu görevlisine hakaret’ suçundan iddianame düzenlendi. Sakarya Ferizli Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede Muammer Yılmaz’ın 1 yıldan 2 yıla kadar hapsi isteniyor.

Yaşar Coşkun, Hendek Davası duruşmalarında işçi yakınlarının gönüllü avukatı Can Atalay’ı da tehdit etmişti. Can Atalay Gezi Davası’nda hukuksuz ve delilsiz bir kararla 18 yıl hapis cezası verilerek tutuklandı. Acılı babadan şikayetçi olan Avukat Abdullah Tekneci, Can Atalay’ın tutuklanmasının hemen ardından “Silivri Soğuktur” yazmış, bunu gülen insan emojisiyle paylaşmıştı.

Adalet sistemi para hırsıyla işçileri ölüme sürükleyenleri mutlu etmeye devam ediyor. İşçilerin ailelerine vicdansız işkence hiç bitmiyor.