Hep anılacak olan bir döneme ışık tutacak

Kemal Ulusaler

“İnsan yaşadığı yere benzer” demiş şair.

Şairden esinlenerek; ”insan yaşadığı döneme benzer” diyebilir miyiz?

Şimdi yaşadığımız yerde sorsalar bize, bir adres sorar gibi... Tarif edebilir miyiz öyle kolayca bir dönemi?

Nasıl tarif edersek edelim hep biraz eksik kalacaktır. Ama her tarifin ortak yanı yaşanan dostluklar, dayanışma ve güzel günlerin geleceğine olan inanç olacaktır şüphesiz.

Cem Kükey bir kez daha bizi 70’li yıllara götürüyor, ‘Şimdi Mezarına Gelebilirim’ adlı kitabıyla.

Bundan önce de yazıldı sonra da yazılacak o günlerde yaşananlar. Zira her dönem bir sonrakine kalıttır. Geride kalanla yarına kalan arafında yaşamanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha görüyor, hissediyoruz bu romanda da… Ancak hiçbir zorluk geride bırakılanla yarına bırakılanın hep anılacak ve hep önümüze ışık tutacak olmasını engelleyemeyecektir.

Çok ölüm, çok mezar bırakıldı geride. Dönemin bir tanığı da Albayrak Kıraathanesi. Sorumluları hâlâ bulunmamış olan Albayrak’ın bombalanmasına yönelik itiraflarda bulunan bir dönemin faşistinin “Onlara Yükseliş’i mezar edeceğiz” emelleri hiçbir zaman gerçekleşmedi. Ne dün, ne bu gün.

Dağılmış pazar yerlerine benzeyen bu ülkede yine patlayan bombalar, yine zulüm var. Ve elbette ki her daim direniş…

“Ölenler dövüşerek öldüler, güneşe gömüldüler” diyor ya Nâzım; dün, bugün ve yarın her mezar bir güneş, verilen her can bir ışık bize…