Bugün 8 Mart.

Meşru müdafaa yapan kadınlar hapiste. Yapmayanlar mezarda. Burası Ortadoğu’da bir ülke.

Çilem Doğan dokuz kez polise gitti, kocasından şikâyetçi oldu. Devlet derdine derman olmadı. Kendisine şiddet uygulayan ve fuhşa zorlayan kocası Hasan Karabulut’u öldürdü. “Hep mi kadınlar ölecek?” diye sordu, tutuklandı. Böylece Çilem de biz kadınlar da devletin cevabını almış olduk.

Sözünün devamı da “Biraz da erkekler ölsün” oldu.

Çilem evlendikten 28 gün sonra hastalandığı için kocasından şiddet gördü. Fuhuş yapmayı kabul etmediği için sokak ortasında saçından sürüklenerek tekmelendi. Hamileyken, hatta doğum yapmak üzereyken, hastanede makineye bağlıyken bile dövüldü.

“Evliliğimizin 28. gününde hastalandığımı ve başımın ağrıdığını beni hastaneye götürmesini istedim. Hastaneye gideceğiz diyerek beni Çatalan Köprüsü’ne götürdü. Otomobilin içinde beni yumruklayarak kulağımdan yaraladı. Sonra beni ormanlık alana götürerek darp etmeye başlayıp, ‘fuhuş yapıp bana para getireceksin’ dedi. Sonra beni eve getirerek 3 gün kapıyı üzerime kilitleyip aç susuz bıraktı.

Cumhuriyet Polis Merkezi’ne giderek şikâyette bulundum ve yasal işlem başlatıldı. Bu arada 1 haftalık gebe olduğumu öğrendim.”

“Hamileliğimin 7. ayında beni tatile götürmek bahanesiyle Antalya’ya götürdü. İlk gün otelde kaldık ertesi gün esrar içtikten sonra bana ‘fuhuş yaparak bana para kazanacaksın’ dedi. Ben de ‘ben fuhuş yapmam üstelik 7 aylık hamileyim’ dedim.”

“Doğumdan sonra karnım daha dikişliyken beni dövüp annemden para iste dedi. Bu tür nedenlerden dolayı beni sürekli dövdü ben de sürekli polis merkezine başvurdum bundan dolayı evden uzaklaşma da aldı. Hatta başka cezalar da aldı. Bana şiddet uyguladığı için avukat tutarak boşanma davası açtım.”

Boşanmak isteyince kocası, kendisini, kardeşini ve annesini öldürmekle tehdit etti. Boşanamadı.

“4.5 ay önce Hasan eve uyuşturucu almış bir halde geldi kapıyı açar açmaz tabancanın dipçiğiyle kafama vurdu ben yere düştüm. Ben de yerde ‘suçum neydi beni dövüyorsun’ deyince bana tabanca ile ateş etti. Ancak tabanca ateş almayınca mermim bitmiş diyerek beni dövmeye devam etti. Bağlar Polis Merkezi’ne gidip şikâyetçi oldum.”

Polisler hiçbir şey yapmadı, her seferinde eve dönmek zorunda kaldı.

28 yaşında, 2,5 yıl önce evlendiği Hasan Karabulut’u öldürdü.

Mahkemede olay gününü şöyle anlattı:

“Azrail evde canımı alacak gibi bekliyordu. Sabah saat 8’de kapım kırılırcasına çalıyordu. Hasan çalıyordu. Öleceğimi bilmeme rağmen açtım.

Bana, ‘Götür l.n bu çocuğu odaya’ dedi. Bu adam kesin polislerle konuştuğumu öğrendi, dedim. Öldürecek beni. Yatak odasına geçtim.

Silahını yastığının altına koydu. Çamaşırlarını astım. Niyetim zaman kazanmaktı. Yatak odasını kilitledim. Bana, ‘Hazırlan gidiyoruz. Üç kadın bir de sen’ dedi. Saçımdan sürükledi, tekmeledi.

Fuhuş yapmayacağım için Hasan’ın beni öldüreceğini düşünerek yastık altındaki tabancayı aldım, Hasan bana dönmeden ona ateş etmeye başladım. Kaç el ateş ettiğimi bilmiyorum çünkü tabancadan anlamıyorum.

Yaşam mücadelesi veriyordum. Ben vurunca yatağın yanına düştü. Altından kalkmak için mücadele ettim. Sonra tabancayı yatak odasına bırakıp, Hasan gelebilir diye yatak odasının da kapısını kilitledim bebeğimi de evden alarak kaçtım.”

Çilem Doğan, hapishaneden gönderdiği mektupla tüm kadınların 8 Mart’ını kutladı: “Mücadeleniz onurumdur, duruşumdur.”