Hepsi birbirini çağırıyor

Bazen her şeyin beklenmedik biçimde birbiriyle birleşmesi, hayatın küçük mucizelerinden birini oluşturur. CRR’deki Caz Şubatı’na, en baştaki Tarık Yamani konseri hariç, rahatsızlığım yüzünden gidememiştim. Çok sevdiğim sanatçıları kaçırdım, ama ille de Joubran Biraderler’i. Filistin’in emsalsiz udileri Samir, Wissam ve Adnan Joubran kardeşlerden oluşan Trio Joubran’a, son âna kadar inat etmeme rağmen, gidemedim. Oysa onları daha önce (gene CRR’de) dinlemiştim, adlarını duymak bile beni heyecanlandırır.

Kitlelerinden (ilk konserde başı açık 5 kişi falandık) rock grubu muamelesi gören Joubran Kardeşler’in adı, Arap dünyasının en meşhur, en unutulmaz şairi Mahmoud Darwish (Mahmut Derviş) ile birlikte anılır. Onun okuduğu metinlerin eşlik ettiği konserler verdiler, 2008’deki ölümünün ardından Boston’da verdikleri onu ana konserleri, bir albüme dönüştü: ““A l’ombre des mots’’ (In the shadow of words / Kelimelerin Gölgesinde). Filistin ulusal marşı Neşîd el-intifada’nın söz yazarı, bir milli kahraman ve dünyanın en seçkin şairlerinden Mahmoud Derwish, aynı zamanda onların hamisiydi.

Ben onu 1970’li yıllarda Politika gazetesinde hazırladığımız Filistin Şiiri sayfalarından hatırlıyorum. Bir-iki tanesini çevirmiştim de, ne yazık ki hep olduğu gibi, muhafaza edememişim. A. Kadir, Afşar Timuçin çevirilerini hatırlıyorum oysa. Ve dillere pelesenk olmuş şiirini:

“Kaydet; ben bir arabım… kart numaram elli bin… sekiz çocuğum var… dokuzuncusu önümüzdeki yaz geliyor. kızdın mı… Kaydet; ben bir arabım… (..) ama lütfen yaz… herşeyden öte… kimseden nefret etmem ben…”

Evet, Caz Şubatı Trio Joubran’ın ve gene tanınmış bir udinin, Darwish’le ve onun “Ahmad emerges from the ancient wounds”u ile sahneye çıkmış, onun şiirlerini bestelemiş bir başka büyük udinin, Marcel Khalife’nin konserleriyle çağımızın bu büyük Arap şairini, uzaktan da olsa bir kez daha anmama neden olmuştu.

Sonra hafta sonunda The Guardian gazetesinin kitap eki Bookmarks’da bir şiir gördüm: “Twice a River”. Aşina bir isim, çevirilerini bildiğim bir şairin şiiri: Fady Joudah. Oğlu dünyaya gelen bir babanın düşünceleri:

“Ne diyeceğim ona

Yurt ve dil ve gömme hakkında

Babamın lafını etmediği yerler

Annem bilir belki”

Bu arada, editörlüğünü Naomi Foyle’un üstlendiği “A Blade of Grass: New Palestinian Poetry”dan haberdar oldum. Joudah’ın şiirinin de içinde yer aldığı bir Filistin şiiri antolojisi. Şairi tanımamın nedeni ise, onun Mahmoud Darwish’in arkadaşı ve çevimeni olması. “Here the Birds” şiirini hatırlıyorum. Joudah Filistinli/Amerikalı bir hekim, şair ve çevirmen. Texas’ta doğdu, Libye ve Suudi Arabistan’da büyüdü. Zambia ve Sudan’da Sınır Tanımayan Doktorlar’la çalıştı.

Kendimi hepsi birbirine bağlı, yetenekli, mücadeleci, cesur insanlardan oluşan bir grubun içine sıkışmış beceriksiz bir yabancı gibi hissediyorum. Herhalde hepsi birbirini çağırdığı, üstüste geldikleri için... İlacım ne olabilir? Olsa olsa bir Mahmoud Darwish şiiri. “Sürgün’den Mektuplar”, belki. Bir A. Kadir-Afşar Timuçin çevirisi. En sonu, sadece. Yerimiz için fazla uzun.

Bu arada ağzına “Pis Araplar!” benzeri lafları oturtanlar nafile okumasın”!

“...Ana, canım ana,

bu satırları yazdığım ana,

hangi postacı getirecek sana bu mektubu?

Kara yolları kapalı,

hava yolları kapalı,

deniz yolları kapalı.

Ufuk gibi.

Anam, babam, kardaşlarım, dostlarım,

belki sağsınız,

belki ölü.

Belki nerde olduğunuz belli değil,

benim gibi.

insanın ne değeri olabilir,

evsiz barksız,

yersiz yurtsuz,

bayraksız,

ne değeri?