24 Ağustos ile birlikte mesleki çalışmalar için öğretmen arkadaşlarımız okullara çağrıldı. Okullara başlamamız ile birlikte gördük, yaşadık ve deneyimledik ki eğitim kurumları, okullar salgına hazırlıklı değil... Sağlık ile ilgili gerekli önlemlerin alınması; yüz yüze eğitimin bir an önce başlayabilmesi, uzaktan eğitimde eşitsizliklerin giderilmesi noktasında MEB’in, siyasi iktidarın hazırlığı, planlaması, kamu kaynaklarının, bütçenin eğitim için kullanılmasına dair bir tercihi, niyeti yok!

Arkadaşlarımızın eğitim kurumlarına gelmesiyle birlikte Covid-19 tanısı konulan veya temaslı olan arkadaşlarımızın bulunduğu kurum sayısı 31 Ağustos’ ta 309’a ulaştı. Arkadaşlarımız yeni bilgileri ulaştırmaya devam ediyor ve sayı 400’lerin üzerine ulaşmış durumda... Tüm eğitim ve bilim emekçilerinin haklarından “sorumlu” Milli Eğitim Bakanı ise Eğitim Sen olarak yaptığımız açıklamaları “istismar” olarak niteledi; Özel Okullar Derneği Başkanı olan zatın öğretmen arkadaşlarımızla ilgili yaptığı fütursuzca açıklamalara ek olarak eğitime yeterli bütçe ayrılmamasının gerekçesi olarak öğretmen maaşlarını hedef gösterdi. Özel okul patronu anlayışıyla “yönetilen” bir eğitim sistemi! Kamu hizmetleri bütçe için yük; sağlık, yaşam hakkı için uyarmak ise istismar Milli Eğitim Bakanı için... Bu anlayışın, bu ideolojinin kişi özelinde bir mesele olmadığı ise çok açık... 18 yıllık siyasi iktidarın kamusal hizmetlere bakış açısının fotoğrafı... Özetle mesele sınıfsal bir mesele...

Milli Eğitim Bakanı’nın açıklaması sonrası “Hepsi Gerçek” diyerek sosyal medya eylemi gerçekleştirdik. İktidarın, iktidarların, karar alıcıların duymak istediği sözleri değil, rahatsız olsalar da hedef gösterseler de gerçeği söylemeye devam edeceğimizi kararlıkla bir kez daha haykırdık. İktidarların değil, halkın öğretmenleri, eğitim ve bilim emekçileriyiz sesini bir kez daha yükselttik.

Basın toplantıları, tweet paylaşımları, maske takın çağrıları ile önlem alınmaz. Yapılan açıklamaların yaşamlarımızda hiçbir karşılığı yok. Tarihsel ve toplumsal sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmeye gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.
Hepsi Gerçek! MEB’ e bağlı eğitim kurumları ve yükseköğretim kurumları ile birlikte eğitim ve bilim emekçilerinin ve öğrencilerimizin sayısının 30 milyonu aşkın bir sayıya, ülke nüfusunun üçte birine ulaştığı gerçeklikte MEB’ in ve YÖK’ün hiçbir hazırlığı yok. Eğitime bütçe, öğretmen, ek personel ataması siyasi iktidarın gündeminde dahi değil...

Hepsi Gerçek! 1998’de eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe yüzde 30,03 iken, 2002’de yüzde 17, 18’e, 2020’de yüzde 4,65’e düşürüldü. Eğitim emekçileri kamuda, özelde yoksulluk sınırının hatta güvencesiz olarak açlık sınırının dahi altında çalıştırılıyor. Öğrencilerimize ise eğitimin parayla satın alınacağı bir hayat dayatılıyor. Emekçilerin, halkın çocukları her geçen gün eğitimden hızla kopuşu yaşıyor.

Hepsi Gerçek! Eğitim kurumlarında Covid-19 tanısı konulan veya temaslı olan arkadaşlarımızın sayısı, kaygılarımız her geçen dakika artıyor. Okullarda, üniversitelerde gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu olanlar ise üç maymunu oynuyor. Eğitim ve bilim emekçileri ve öğrencilerimiz salgınla baş başa bırakılmış durumda...

Hepsi Gerçek! Salgınla baş edemeyen ve baş etme iradesi göstermeyenler kamu emekçilerine “mahalle denetim ekiplerinde” görevlendirmeyi dayatıp Covid-19 tanısı konulan veya temaslı olan yurttaşların ev ev takibinden sorumlu tutmaya çalışıyor; emekçilerin, halkın sağlığını riske atmaya, salgın yayılımını artıracak uygulamaları dayatmaya devam ediyor.

Hepsi Gerçek! 21 Eylül’e seyreltilmiş ve aşamalı eğitimin başlayacağı tarihe sayılı günler kaldı. Seyreltilmiş sınıflar için öğrenci sayısının azaltılması zorunlu ve hâlâ gereksinim tespit edilip öğretmen ataması yapılmadı. Tek bir temizlik görevlisinin dahi bulunmadığı okullar var. Bilim insanlarının her okulda sağlık görevlisi, revir, izolasyon odası bulunması uyarısına dair bir hazırlık yok. Eğitim kurumlarının ihtiyacı olan temizlik, dezenfektan, koruyucu malzeme ihtiyacının karşılanmasına ilişkin bir çalışma, hazırlık yapılmadı.

Hepsi Gerçek! Okulların kapalı kaldığı dönemde uzaktan eğitimde öğrencilerimizin yaşadığı eşitsizlik daha da derinleşti. 16 Mart’ta okulların kapandığı tarihten bugüne yaklaşık 6 ay geçti. Uzaktan eğitime erişim için öğrencilerin ihtiyacı olan cihazlar ücretsiz olarak öğrencilerimize ulaştırılmadı, internet erişim sorunu çözülmedi. Ders içerikleri “acil uzaktan öğretim” e uygun olarak öğrencilerin ihtiyacı doğrultusunda yeniden yapılandırılmadı. UNİCEF’ in son raporu dünya genelinde 463 milyon öğrencinin uzaktan eğitime erişim imkânına sahip olmadığını açıkladı. Açıklanan sayılar, oran ülkemizde en az 6 milyon çocuğun uzaktan eğitme erişemediğini gösteriyor. Milli Eğitim Bakanı ise gerçeğin bilgisine dahi sahip değil, sayıyı 1,5 milyon olarak açıklıyor.

Dün gerçekleri söylemekten asla vazgeçmeyenlerin büyük bedeller ödeyerek yazdığı tarihin TÖB-DER’in kuruluşunun 49. yıldönümüydü. Devraldığımız mücadele mirasını onurla sürdürüyor, gerçekleri söylemeye inatla, umutla, kararlılıkla devam ediyoruz. Yalnızca kayıt altına almıyor, il il, okul okul gerekli önlemlerin alınması için mücadele ediyoruz. Eğitim emekçilerinin, öğrencilerimizin, halkın sağlığını riske atan dayatmalara karşı haklarımızı kullanıyoruz. Tarihsel, olağan dışı günlerden geçerken hep birlikte dayanışmanın, mücadelenin tarihini yazıyor; haklarımıza, yaşamlarımıza, öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkıyoruz.