AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ni açıkladığı konuşmasında, tutuklama talebinin ölçülü olması adına önemli adımlar attıklarını iddia etti. “Tutuklamayı istisnai tedbir, tutuksuz yargılamayı asıl yöntem olarak görüyoruz” diyen Erdoğan, ifade özgürlüğü konusunda önemli adımlar attıklarını öne sürdü. Ceza mahkemelerinin 24 saat çalışacağını ‘müjdeleyen’ Erdoğan, “İfade özgürlüğünü demokrasinin en önemli şartı olarak görüyoruz” açıklamasında bulundu. […]
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ni açıkladığı konuşmasında, tutuklama talebinin ölçülü olması adına önemli adımlar attıklarını iddia etti. “Tutuklamayı istisnai tedbir, tutuksuz yargılamayı asıl yöntem olarak görüyoruz” diyen Erdoğan, ifade özgürlüğü konusunda önemli adımlar attıklarını öne sürdü. Ceza mahkemelerinin 24 saat çalışacağını ‘müjdeleyen’ Erdoğan, “İfade özgürlüğünü demokrasinin en önemli şartı olarak görüyoruz” açıklamasında bulundu. Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’nde 2 temel perspektif, 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyet bulunurken, Erdoğan’ın sözleri gerçeği yansıtmıyor. Zira AKP iktidarının yurttaşı cezalandırmayı temel alan anlayışı, 2018’in sonunda her beş yurttaştan birini şüpheli hale getirdi. Adalet Bakanlığı’nın 2018 yılı istatistiklerine göre, 2018 yılında soruşturmaya uğrayan 13 milyon 19 bin 166 yurttaş, 66 milyon 551 bin 604 olan erişkin nüfusun yüzde 19,6’sını oluşturdu. 2011 yılında 8 milyon 227 bin 710 olan şüpheli sayısı çoğu yıl nüfus artış hızından daha yüksek oranda arttı. 2012’de 8 milyon 635 bin 614’e, 2013’te 9 milyon 324 bin 457’ye, 2014’te 9 milyon 867 bin 242’ye çıkan şüpheli sayısı, 2015’te 10 milyonu aştı. 2015’te 10 milyon 279 bin 240 olan sayı, 2016 yılında 10 milyon 559 bin 327, 2017 yılında 11 milyon 985 bin 118 ve 2018 sonunda 13 milyon 180 bin 991’e çıktı.
2011 yılında yüzde 35 olan kovuşturmaya yer olmadığına
ilişkin karar sayısı 2018’de yüzde 52,6’ya çıktı. Şüpheli kabul edilerek
gözaltına alınan ve savcılık aşamasına kadar götürülen olaylarda davaya
dönüşmeden serbest kalanların sayısı arttı. Kamu davası açılma kararları da
2011-2018 arasında azaldı. 2011’de her soruşturmanın yüzde 52,1’i davaya
dönüşürken 2018’de bu oran yüzde 33,9 oldu.
Cumhuriyet başsavcılıklarının sonuçlandırdığı
soruşturmalarda yüzde 27,4 ile malvarlığına karşı işlendiği iddia edilen suçlar
ilk sırayı alırken, bunu yüzde 16,6 ile vücut dokunulmazlığına, yüzde 15,3 ile
de hürriyete karşı işlendiği iddia edilen suçlar izledi.
YÜZDE 45 FAİLİ MEÇHUL
2018 yılında başsavcılıklara gelen 9 milyon 252 bin 208
dosyanın yüzde 45,8’ini oluşturan 4 milyon 235 bin 783 dosyanın faili meçhul
kaldı.
İstatistikleri değerlendiren CHP Milletvekili Murat Emir,
“Bu artış olağan bir artış olarak değerlendirilemez” dedi: “Toplumun yarısının
terörist ilan edilecek kadar ileri gidilmesi, herkesin potansiyel suçlu ilan
edilmesi de bu artışın bir diğer sebebidir.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ise şunları dile getirdi: “Kuvvetler ayrılığı yıkılınca demokratik hukuk devleti de sarsıldı. Yargı reformu da olmaz. İktidar yargıyı bir silah olarak kullanıyor. İfade ve basın özgürlüğü yok oldu. Toplumun en az yarısı üzerinde baskı var.”
‘Reform’dan öne çıkanlar
Erdoğan’ın açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde öne çıkanlar şöyle:
Erişim engeli sitenin tamamına gelmeyecek.
İfade özgürlüğü geliştirilecek.
Tutuklama tedbiri ölçülü kullanılacak.
Ceza mahkemeleri 24 saat çalışacak.
Hukuk fakültesi 5 yıla çıkacak.
Avukatlara belli kriterler dâhilinde yeşil pasaport vererek.
Az önce okuduğunuz haber, bağımsız bir medya organı tarafından size sunuldu. Bağımsız gazetecilik; sermayeye karşı halkı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, savaşlara karşı barışı, piyasacılığa karşı temel hakları, talana karşı doğayı, erkek şiddetine karşı kadınları, istismara karşı çocukları savunmanın olmazsa olmaz koşuludur. Siz de gerçeğin sesini yükseltmek adına sorumluluk almak istiyorsanız, sadece birkaç dakikanızı ayırarak BirGün’e abone olabilir ve ‘#BirGünBenim’ diyebilirsiniz. Şimdiden sonsuz teşekkürler… BirGün bizim; hepimizin.