ZELAL TINAR >>Klasik soruyla başlayalım, Günay Özarın kim? Kendinizden bahseder misiniz? Okullarımdan vs bahsederek klasik bir cevap vermeyerek başlamak isterim. Meraklı, paylaşımcı, yaratıcı ve pozitif bir bireyim. Öğrenmeyi severim ve en kıymetli paylaşımın bilgi paylaşımı olduğuna inanırım. Yaşadığım yarım yüzyıl boyunca sevginin her şeyin üstesinden gelen gerçek bir şifalandırıcı olduğunu tecrübe ettim. Bu nedenle insanı, […]

Her çocuk bir hikâyedir aslında
ZELAL TINAR

>>Klasik soruyla başlayalım, Günay Özarın kim? Kendinizden bahseder misiniz?
Okullarımdan vs bahsederek klasik bir cevap vermeyerek başlamak isterim. Meraklı, paylaşımcı, yaratıcı ve pozitif bir bireyim. Öğrenmeyi severim ve en kıymetli paylaşımın bilgi paylaşımı olduğuna inanırım. Yaşadığım yarım yüzyıl boyunca sevginin her şeyin üstesinden gelen gerçek bir şifalandırıcı olduğunu tecrübe ettim. Bu nedenle insanı, hayvanı, çiçeği, böceği severim. Polyanna tarzında olmasa da olaylara pozitif yaklaşımları benimserim. Kendi etki alanımdaki alışılmışı sorgular cesurca değiştirme girişiminde bulunurum. Sonuç odaklı biri olduğumdan değişimin etkisini görmek isterim. Hatalarımı inceler, gereken dersi alırım. Hatalarımı en değerli hazinem olarak değerlendiririm. Geleceği merak eder, bunu yaratacak çocuk ve gençlerin hayallerini bilmek isterim.

>>Bir çocuğun kendini keşfetmesi fikri üzerine temellendirdiğiniz Hayalleriyle Öğrenen Çocuk nasıl ortaya çıktı?
Bu kitap aslında annelik, teyzelik, öğretmenlik ve eğitim koçluğu rollerimin bileşkesidir. Hayatıma giren çocukları gözlemleyerek aldığım ilhamla yazmayı hayal ettiğim bir kitaptı aslında. Kanada’da okuyan kızımın yanına anne desteği götürdüğüm bir sırada aldığım storytelling eğitimi ile kalemim oynamaya başladı hikâyeler üzerinde. Hayal kurmanın kendi olma yolculuğuna çıkan biri üzerinde nasıl itici bir güç olduğunu ve yeni öğrenmelere vesile olduğunu ifade etmek istedim hikâyelerimde.

>>Çoğu yazar kitabını kaleme aldıktan sonra aynı kalamadığını ifade eder, Hayalleriyle Öğrenen Çocuk’un yazılış sürecinde siz değiştiniz mi? Bu yolculuk size neler kazandırdı ya da kaybettirdi?
Evet aynı kalmadım iki yaş daha büyüdüm. Bu yolculukta kaybettiğim bir şey olmaması sevindirici. Kazandığım ise çok şey var. Gerçek hikâyelerin de yer aldığı bu kitapla değişik yaşlarıma tekrar gitmek keyifliydi. Yaşarken fark etmediğim şeylerin hayatımdaki anlamlarını keşfettim bu kitap ortaya çıkarken. İnsanın Anlam Arayışı kitabında Viktor E. Frankl’ın söylediği gibi “Yaşamın anlamını üç farklı yoldan keşfedebiliriz: 1. Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak, 2. Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek, 3. Kaçınılmaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek.” Ben birinci ve ikinci yolu seçtim yaşamımın anlamını ararken.

>>Bir insanı, çocuğu keşfetmek ve istenilmeyen hayatlara sürüklenmemek bu kitabın ana izlekleri. Yaşam dediğimiz bu karnavalda bunlar niçin bu kadar önemli?
Çocuklar yaşama içgüdüsünün onlara verdiği coşkuyla hareket ediyorlar, ebeveynler ise koruma iç güdüsüyle bu coşkulara set çekiyorlar. Coşkun bir ruh ile yaşama, öğrenme, keşfetme isteği duyan çocuklara alan bırakmak ve bu alanı nasıl kullandıklarını gözlemlemek bu yaşam karnavalında kaybolan çocukları azaltabilir. Kendini keşfetme yolculuğunda ihtiyaç duydukları şeyleri farketmeleri için korku, endişe ve stres yaratmadan merakla onlara yaklaşmak ebeveynlere de iyi gelir aslında. Çatışmadan, merak ve sevgiyle büyütülen çocuklar geleceğe güvenle bakabilen, özgüveni yüksek, potansiyelini iyi kullanabilen bireylere dönüşürler.

>>Yukarıda bir çocuğu keşfetmek dedim fakat kitabın hitap ettiği yaş spektrumu hayli geniş gibi geldi. Resmi çocukluk çağını çoktan aşmış birine de kendini bilmeyi ve bulmayı vadediyor sanki bu kitap, yanılıyor muyum? Ne dersiniz?
Haklısınız. Herkesin içinde büyümeyen bir çocuk var zaten ve bu çocuk hâlâ keşfedilmeyi bekliyor olabilir. İnsan özü gereği sürekli gelişen ve değişen bir canlı, bu değişimi hayatın mecburiyetleriyle uğraşırken kaçıranlar bu kitapla güzel bir fırsat yakalayabilirler. Kitabı çocuğu için alıp içindeki testleri kendine uygulayıp yeni farkındalıklar yaşayan ebeveynlerden de itiraflar geliyor kulağıma.

>>Hayalleriyle Öğrenen Çocuk’ta karşılaştığımız teknik alışılmışın dışında. Hikâyeler ve uygulamalı testlerin birleşimi yerli literatürde çok karşımıza çıkmıyor. Neredeyse ilk olduğunu söyleyebiliriz. Neden bu tekniği tercih ettiniz?
Hikâyelerin yarattığı etkinin hemen ardından merakla yapılan testlerin daha kalıcı bir öğrenme yaratacağını düşündüm. Kişisel gelişimle ilgili pek çok kitap basılıyor her yıl. Ben de bu gelişim kitaplarını dikkatle inceleyip bana bir şey katacak olanı alıp okuyorum. Seçimimi yaparken Sokrates’in ‘Üçlü Filtre Testi’ni kullanıyorum. Kitabın bana söyleyeceği şey ‘Gerçek’ mi, ‘İyi’ mi, ‘İşe yarar’ mı? İşte bu düstur ile oluşturdum tekniğimi. Yaşadığım gerçek hikâyelerimi, iyi niyetimi ve gerek öğretmenlik, gerek koçluk, gerekse annelik yolculuğumda işe yaradığını test ettiğim gelişim araçlarını paylaştım okuyucularımla.

>>Türkiye eğitim sistemi içerisinde yetişmiş ve o sistemin içerisine öğretmen olarak dahil olmuş bir kişi olarak kitabınızda öncelikle ebeveynlere ve öğretmenlere sesleniyorsunuz. Ebeveynler ve öğretmenler Hayalleriyle Öğrenen Çocuk’u hayatlarına nasıl katsınlar? Onu nasıl içselleştirsinler? Ne söylersiniz?
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin bu kitabın içindeki testleri önce kendilerine yapmalarını öneriyorum. Bir de gözleriyle değil kalpleriyle okumalarını arzu ediyorum. Küçük Prens kitabı hâlâ başucu kitabımdır. Orada der ki; “Kendini yargılamak başkasını yargılamaya benzemez. Eğer kendini yargılamayı başarabilirsen, o zaman gerçek bilgeliğe ulaşmışsın demektir.” Ebeveyn ve öğretmenlerden istediğim önce kendilerine bakmaları ve yaptıklarını düşünmeleri. Gerçek bilgeliğe ulaşmadan bilir olmaları ‘mış gibi’ davranmanın ötesine geçemiyor çünkü.

>>Hayalleriyle Öğrenen Çocuk’un kapağını açacak okurlarınıza neler söylemek istersiniz?
Büyüttüğümüz her çocuk bir hikâyedir aslında. Bu hikâyenin illa ki bir akademik başarı hikâyesi olması da gerekmez. Akademik başarı hikâyesi yazamayan çocukların başka yetenekleri olduğu gerçeğini yok saymamalıyız. Yeteneksiz insan yoktur, yeter ki onun yeteneğini keşfetmek için uygun ortamlar oluşsun! Bir çocuğun hayallerini bilmekle başlar hikâye ve devamını getirmek için ciddi emek, çok yönlü bakış açısı ve koşulsuz sevginin olduğu bir ortam gerekir.