Her iki yarıda da Fener

Süper Lig’in 16. haftasında Fenerbahçe Kadıköy’de Beşiktaş’ı ağırladı. Rakibine her iki devrede de taktiksel üstünlük sağlayan sarı-lacivertli ekip karşılaşmadan 3-1 galip ayrılarak 27 puanda kalan rakibinin bir adım önüne geçti.

Liderin berabere kalmasının ardından Yanal ile Avcı’nın iştahlanarak önce yaratmaya yönelik kadrolara başvuracağını ümit edenler hayal kırıklığı yaşayacak gibiydi. Ev sahibinde Ozan Gustavo’nun yanına çekilmiş, bu ikilinin direncini sol kanattaki Tolga Ciğerci ile artıracak bir düzen tercih edilmişti. Beşiktaş’ta Ljajic kulübede kalmış, Lens ile Caner’e teslim edilen kanatların arası Diaby’ye bırakılmıştı.

Santradan sonraki birkaç dakika içinde Caner’in Rebocho’yu iki kere yardımsız bırakması sonucu, Isla-Deniz ikilisinin kombinasyonları üzerinden Fenerbahçe üç şut üretti. Sağ kanattan gelişen ataklar soldan gelen oyuncular üzerinden noktalandı. Özellikle Isla gerek çizgi üstünde gerek merkeze doğru hamlelerini Caner’den herhangi bir baskı görmeden oldukça rahat icra edince ilk yarım saat çok net bir ev sahibi dominasyonula geçti.

Ev sahibi bu sağ koridor hücumlarından 23. dakikada Rebocho’nun eline çarpan bir orta sonrasında penaltı kazandı. Kruse topu ve Karius’u ayrı köşelere yollayarak takımını öne taşıdığında stadda bir kaçınılmazlık hissi çoktan hakimdi. Zira Beşiktaş topu üçüncü bölgeye aktardıktan sonra korner üretmenin ötesine geçememişti.

Ersun Yanal’ın planladığı gibi Deniz ve bilhassa Tolga’nın merkez oyunculara desteği, hemen her kırılma anında topa yakın daha fazla Fenerbahçeli olmasını sağladı. Yediği golden sonra savunmasını biraz öne çıkarıp oyunu dengelemek isteyen Avcı, Lens ve Caner’den ikili mücadele ve boşa çıkma konusunda hemen hiç katkı alamayınca ilk devrede orta sahanın patronu Ozan ve dolayısıyla Fenerbahçe’ydi.

Tolga ve Gustavo ile birlikte kazandıkları topu 25 metreden tavana zımbalayan Ozan farkı 32’de ikiye çıkardığında Beşiktaş henüz rakip kaleye şut atmamıştı. Hem ikili mücadele hem top taşıma konusunda Ozan’ın yarısı kadar katkı verecek bir oyuncusu olmayan Beşiktaş kanat oyunlarını geliştirmedikçe maça ortak olamaz gibi dururken, 45+’da Caner’in sert duran top ortasına herkesin arasından sıyrılıp vuran Atiba ile farkı bire indirdi.

46’da Avcı çare olarak Diaby yerine Ljajic’i oyuna sürdü. Burak’ın Jailson’un hatasıyla bulduğu ve harcadığı şansı tamamlamayı başaramayan Sırp oyuncu 20 dakika boyunca topa yalnızca 5 kere değebildi. Blokların arasının açılmasıyla Beşiktaş daha rahat hücum ediyormuş gibi duruyordu. Ancak hem farkı artıran hem de şutları bulmaya devam eden gene Yanal’ın talebeleriydi. Alarm veren Rebocho-Caner kanadının zaafı bu sefer Muriqi tarafından cezalandırılmıştı. N’Koudou ve Ferdi kozları oynandığında iş işten çoktan geçmişti.

Gustavo ve Jailson Beşiktaş’ın direkt hücumlarında müdahaleleriyle fark yarattılar. Zamanın da daralmasıyla daha acele işlere başvuran konuk ekibi ve mevkisini sık sık terk eden Burak’ı durdurmak bu iki oyuncu sayesinde kolaylaştı. Yanal’ın ekibi farklı anlarda artan tempoya çok daha fazla başarılı aksiyon ile karşılık verdi. En kuvvetli silahı olan fiziksel gücü sahaya yansıtan Kanarya, rakibini amaçsız ortalara ve dar alanlara rahatlıkla zorlayınca, baştan sona istediği gibi götürdüğü müsabakayı hakkıyla kazandı.