Kadın erkeğin kaburga kemiğinden ya da bir kan pıhtısından değil, Tanrı’nın iç huzursuzluğundan yaratılmıştır. O nedenle onların ruhları dinginlik nedir bilmeyen ve hiçbir akla sığmayacak kadar yoğun bir sevmek, acımak, hatırlamak, biraz bekleyiş ve ve az biraz unutmakla mayalanmıştır. O nedenle onlarla sevişmek kutsal bir kitapla sevişmekle eştir. Ve kadınlar yalnız kalmaların peygamberleridir ki ben en çok kadın peygamber görmeyenlere şaşırmışımdır.
Bazı kadınlar saf aşktan, bazı kadınlar tutkudan ve bazı kadınlarsa sevgiden yaratılmışlardır ki ben en çok onların tutkudan olanlarını sevmişimdir.

Bazı kadınların bir yarısı saf arzudur. İçleri kendilerinden başka hiçbir canlının anlayamayacağı ve bilemeyeceği kadar coşkun bir sel gibidir. Kendinden doğan, kendine taşan ve kendine dökülen bir yataktır dünyaları. Kimisi her gün kasıklarında, kimisi göğüslerinde, kimisi dudaklarında dünyalar kurup dünyalar yıkmaktadır. Bazı kadınlar ruhlarını şeytana satmışlardır. Çünkü artık Tanrı, onlara yetmeyecek kadar arzudan yoksun kalmıştır. Ve şehvet ve acı ve unutuş ve hatırlayışların tümü bu kadınların bedenlerinin yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır.
Bazı kadınlar yağmurdan arta kalan bir tene sahiptir ki ben en çok onlarla sevişmeyi sevmişimdir.
Bazı kadınlara en çok yolculuk yakışır. Onların terk edişleri bile sevmek gibidir. Bazıları terk edişten sevmek, kavuşmaktan ayrılık çıkaracak kadar maharetlilerdir ki ben en çok terk edebilen kadınları sevmişimdir.

Her kadın birinin gülüşü, diğerinin acısıdır ki ben en çok bedenlerindeki acının izlerini gülüşlerine katan kadınları sevmişimdir.

Bazı kadınların yarısı açlık, diğer yarısı açıklıktır. Açlıklarını açıklıklarıyla ve açıklıklarını açlıklarıyla kapatırlar ki ben onların en çok açlıklarını açıklıklarıyla kapatanlarını sevmişimdir. Çünkü onlar diğer hiçbir canlıda olmayan bir maharetle organlardan oluşan bir bedene değil bedenleri olan organlara sahiplerdir.

Bazı kadınları sevmek çocukluk hastalığıdır ve öylece kalacaktır. Çünkü bazı kadınları sevmeye cesaret etmek hayatın geri kalanını hiçe saymaktır ki bu ancak bir çocuğun işi olacaktır. Çünkü sevmek, çaresiz kalmayı gerektirir ve çaresizlik en çok çocuklara mahsustur. Bazı kadınları sevmek çocukluktur ve yalnızca kendini bilmezliktir.

Bazı kadınlar yalnızca bir olasılık ve bazıları kesinliktir ki ben en çok onların olasılıklarını sevmişimdir.

Kimi kadınlar bekleyiş, kimileri unutuştur ama aslında hiçbir kadın hiçbir şeyi tam olarak unutmamış ve unutmayacaktır. Ama unutmuş gibi yapmak en çok Allah’a ve onlara mahsustur.
Kimi kadınlar bu dünyaya aittir, kimi dünyalarsa kimi kadınlara.

Bazı kadınlar hep vardır, bazıları hiç olmamıştır. Bazıları yokluk kadar yakın, bazıları varlık kadar uzaktır ki ben en çok yokluklarıyla aşkı var edebilen kadınları sevmişimdir.

Bazı kadınların yüzleri cennete bazılarının cehenneme açılır ki ben onlardan en çok yüzleri cehenneme açılanlarını sevmişimdir. Cennet ve cehennem kadının eli ve parmak uçlarıdır. Onlar kimisi için cennet kimisi için cehennemdir. Oysa bazı kadınlar ne cennete ne de cehenneme sığamayacaktır. Çünkü hiçbir Tanrı kendi huzursuzluğunu yargılayabilecek olgunluğa henüz erememiştir ki ben en çok kendi cehennemini kendi yaratan kadınları sevmişimdir.