Müzisyen Feridun Düzağaç müzik yasaklarına ilişkin, “Tüm festivaller var olmalı ve desteklenmeli. Her festivalde olduğu gibi gençlerin önünde saygıyla eğileceğiz. İnadına birlikte şarkılar söyleyeceğiz” dedi.

Her şair kadar küskünüm
Feridun Düzağaç. (Fotoğraf: Depo Photos)

Işıl ÇALIŞKAN

Düşler Sokağı, Beni Bırakma, Alev Alev gibi şarkılarıyla dinleyicilerin kalbinde taht kuran Feridun Düzağaç, sanat serüveninde çeyrek asrı devirdi. Şimdilerde bir saygı albümü hazırlığında olan Feridun Düzağaç, 28 Ağustos Pazar günü İzmir-Efes’teki Pamucak Sahili’nde KeçiFest kapsamında sahne alacak. Düzağaç ile müzik serüvenini konuştuk.

Sanat yaşamınızda çeyrek asrı devirdiniz. Şöyle bir dönüp baktığınızda kendi pencerenizden gördükleriniz neler?

Alkış ile taçlandırılmış, dinleyici sevgisine erişmiş 53’lük bir adam olarak hayal edemeyeceğim kırıklıklarla geçiyor zaman. Doğal olarak bu atmosferde hiçbir şeyi, yaşadığımız daha doğrusu maruz bırakıldığımız siyasi dominanstan bağımsız düşünemiyor ve cevaplayamıyorum. Soruları şarkı yazarı FD (Feridun Düzağaç)’ye soruyorsunuz ama cevaplar içten derinden bir yerden bu ülkeyi çok seven bir yurttaşın kırık kalbinden geliyor. Gördüğüm ise birbirinden nefret eden iki kardeşin ötekini evden kovma çabası. Toplumsal gerçeklik algısı zedelenmiş, hiçbir olguya gerçek tepki veremeyecek kadar stresli ve gergin insanlar. Olmaktan korktuğu yerde bir ülke ve seçim ikliminde savrulan bir gündem. Mutlak gerçeği bile klonlayıp ikilemiş bir kamu âlem. Çoktan seçmeli gerçeklik trajedisi. Su akmıyor diye musluğu tekmeleyen bir öfke. Gördüklerim bunlar.

KONUŞTUKÇA CEZALANDIRILDIM

26 senede ülkedeki politik atmosferin değişiminin size ve müziğinize nasıl yansımaları oldu?

Beni biraz daha içime kapattı. Üretmekle ilgili iştahımı tümden, iç dünyamdaki pozitif her şeyi derinden etkiledi. 30 yılda biriktirdiğim “iyi ki”lerimi söylemeye utanır oldum. Arsızlığın ve utanmazlığın ortasında ‘‘Utanma duygumla mutlu olmalı mıyım?’’ diye sorgular oldum. Konuştukça cezalandırılan öteki oldum. Tatlı sözün deliğinden çıkaracağı yılan öldü. Empatiyi nefrete, vicdanı bot hesaplara yükleyip yolcu ettik. Trol insanlıklar yaşıyoruz. Herkes sabrı ve genişliği kadar huzurlu. Ben çok huzursuzum. Dinleyicinin engin sevgisi ile taçlandırılmış bir adam olmaktan çok uzak içim. Borçlu hissetmiyorum. Yazdıklarımla mutlu ve metinim. Ben incelik yazdım, ben şiir yazdım, ben hep edebi yazdım. Dinleyicime hep incelikli ve edepli oldum. Şimdi ilgi zamiri ‘ki’lerin hep yanlış yazıldığı umursanmadığı, doğru bildiğimiz ve yürekten inandığımız iyilik ve güzelliği taca çıkaran bu nefret ikliminde borçlu hissetmiyorum. Her şair kadar yalnız ve küskünüm.

Son dönemde özellikle müzisyenlere yönelik yasaklamalar ve engellemeler gündemde. Neden bu kadar korkuluyor müzisyenlerden?

Korkulan ve rahatsız olunan şey özgürlükler ve yaşam biçimi tercihleri. Geçen yıl Van’daki festival ile Zeytinli’yi iptal ettiren dil aynı. Karanlık ve gerici bir dil. Bu güzel ülkenin 90 yaşında üniversitesi var, gün olmuş 2022… İlimi yaymak bu dile kalmış. Gerçeklerin hep bir ağızdan haykırılacağı her kalabalık bir risk. “Bunlar bir araya gelip uyuşturucu içiyor ve toplu fuhuş yapıyorlar” diye ortalığı ayağa kaldıran zihniyet bu ülkenin kör karanlık gerçeği. Lütfen kimse yanlış anlamasın ama festivalin iptalinden çok sadece bir müzik festivaline katılacakları için evlatları ağır iftiralara maruz kalan bu anne babalar nerede ve neden susuyorlar, buna kahroluyorum. Konuşanların, itiraz edenlerin, karşı gelip “hayır doğru değil” diyenlerin hep sanatçılar olmasının da bu iki dudak arasına bırakılan keyfi yasaklamaları artırdığını düşünüyorum. Bitmeyen bir nefret. Dinmeyen bir rövanş hıncı.

Festivallerde bir araya gelmek ve şarkıları hep bir ağızdan söylemek de panzehiri herhalde. Sözü gelmişken 'Biat değil inat' sloganıyla düzenlenen KeçiFest’te sahne alacaksınız. Bu festivalin gerçekleştiriliyor olması neden önemli?

Sadece KeçiFest değil tüm festivaller yapılmalı var olmalı ve desteklenmeli. Her festivalde olduğu gibi gençlerin önünde saygıyla eğileceğiz. İnadına birlikte şarkılar söyleyeceğiz. Bir araya geldiğimizde sapkın iddiaların aksine ne kadar güzelleşeceğimizi göstereceğiz. Bu noktada ortak metin ile festival yasaklarını kınayan meslek birlikleri yönetimlerine şükran sunmalıyım. KeçiFest ‘Biat mı inat mı’ önermesiyle tam da bugün ilk kez oy kullanacak kuşak için bir farkındalık yaratacak diye umuyorum. Haksızlığa, zorbalığa, arsızlığa, yalana ve talana karşı inat ile söz söyleyebilme cesareti olan herkes orada olacak. Ben çağrıldığım sürece yanlarında olacağım. Dünyaya ve hak, hukuk, adalet gibi evrensel değerlere saygı duyan herkes için umutları yeşertme fırsatı. Kamunun yaralı vicdanına pansuman, normaline hasret gündelik hayat için bir parça neşe, hepimizin ihtiyacı.

Katılımcıları nasıl bir FD performansı bekliyor?

Biz her zamanki gibi hep bir ağızdan söyleyeceğiz şarkılarımızı. Bu ülkenin ozanlarını, yitirdiğimiz sanatçılarını anacağız. Tüm gerçeklerden uzak biz de onlar gibi eğleneceğiz. Eğer hakkını verebilirsek İlhan İrem’i anar ve ‘Yazık oldu yarınlara’ deriz hep bir ağızdan. Yarınlara daha fazla yazık olmasın umuduyla.

Yeni bir çalışmanız olacak mı yakın zamanda?

Uzun zamandır üzerinde çalışılan bir saygı albümü var. Çok değerli dostların kendi seçimleriyle oluşan bir albüm. Bir iki ismin şarkıları teslim etmesi bekleniyor. Katılan ve vazgeçmeyen tüm dostlara teşekkürler ve sevgiler.