95. Akademi Ödülleri bu gece sahiplerini bulacak. Ticaretle sanatın at başı gittiği bu yarışta şans kimlere gülecek tahminlerimizi paylaşabiliriz. Bu arada TRT töreni yayımlamaktan vazgeçmiş. Nedeni ne ola ki?

Her şey her yerde aynı zamanda mı?

Başka yerlerde de öyle mi bilemem, ama bizim buralarda her şey aynı zamanda! Bir yanda deprem felaketinin acıları, öte yanda seçimlere yönelik umutlar, muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu’na yönelik suikast söylentileri, statlara akan ‘istifa’ çağrıları ve ırkçı söylemler... Günden güne artan fiyatlar da cabası… Üstelik, bugün günlerden 12 Mart, faşist darbenin yıldönümü… Bütün bunlar yetmiyor, bir de Oscar’larla mı uğraşalım diyorsanız haklısınız; bizimkisi ‘deformasyon profesyonel’. Elimiz kanda olsa, sinema dünyasının en tantanalı ödül törenine kulaklarımızı tıkayamayız. Oyunun bir parçası olmasak da…


Sinema dünyasının en popüler etkinliğinden söz ediyorum. Aynı anda yüzlerce ülkede milyonlarca izleyicinin izlediği yaklaşık dört saat süren bu ödül töreni Los Angeles’ta akşam saatlerinde yapılacak. Bizler ise, saat farkından ötürü sabahın erken saatlerinde öğrenebileceğiz sonuçları. Çünkü, TRT töreni yayımlamaktan vaz geçmiş. Nedeni ne ola ki? Ödül alanların konuşmalarında -Berlin Festivali’nde olduğu gibi- İran’daki kadınların özgürlük mücadelesine değinmeleri az ihtimal. Belki, Ukrayna savaşı nedeniyle Putin’i incitecek sözler edilebilir… Belki de sunucu hanım kızların giysilerinden kuşkulanılıyordur…

Her yıl olduğu gibi, Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin 80 ülkede 10 bine yakın üyesinin oyları ile belirlenecek ödülleri, esas olarak Amerikan (ve bir ölçüde İngiliz) sinema dünyasının en başarılı ürünlerini ortaya çıkartmayı ve bu filmlere yeni bir ‘vizyon’ imkânı sağlamayı amaçlamıştır. ‘En başarılı’nın tanımı da genellikle gişe başarısı ile özdeştir. Yakın zamana kadar İngilizce konuşan ülkeler, yan kapının mandalı olarak görülen En İyi Yabancı Film Ödülü için aday gösterebiliyordu. Amerika’da gösterime girebilmiş yabancı filmlerin Oscar’ın En İyi Film kategorisinde aday gösterilmesi ise nadir görülen vakalardandı. Ne var ki, bu yazgı değişir gibi oldu. Amerika’da bağımsız yapımevlerinin çeşitlenmesi ve güç kazanması sonucu ‘Sanat Filmleri’ de bu kategoride aday gösterilmeye, hatta ödüllendirilmeye başladı. Yabancı filmler de bu değişim rüzgârından payını aldı ve bu kategoride ‘yabancı’ tanımının yerini En İyi Uluslararası Film Ödülü sözcükleri aldı. Bir G. Kore filmi (Parazit) ana kategoride aday gösterilerek, En İyi Film seçilebildi. Bu değişimde Akademi üyeliğine kabul edilen ‘yabancı’ların etkisi olsa gerek.

EĞLENCELİK BİR BİLİMKURGU

2022 yılının en büyük sürprizi, “Her Şey Her Yerde Aynı Zamanda” adlı filmin dünyanın dört bir yanında ciddi bir başarı kazanmasıydı. Daniel Kwan ve Daniel Scheinert’in birlikte yönettiği bu komik bilimkurgu-serüven filmi gişe başarıları ile yetinmedi. Oscar’ların habercisi sayılan 19 bin üyeye sahip Amerikan Yönetmenler Loncası (Guild), yaklaşık 120 bin üyesi olan Oyuncular Loncası’nın ve Eleştirmenler Birliği’nin En İyi Film Ödüllerini ve Komedi dalında Altın Küre’yi (Golden Globe) kazanıverdi. Amerika’da çamaşırhane işleten ve vergi borçları ile uğraşan Çinli bir göçmen ailenin yaşadığı fantastik serüveni anlatıyor. Belirli bir yaşın üzerindeki Akademi üyelerinin oy vereceğini sanmam, ama genç kuşağın favorisi olduğuna kalıbımı basarım. Sinema tarihinin unutulmazları arasına girme şansı olmasa da, son yıllarda sinemanın ve ‘oyun sektörü’nün favori temalarından olan ‘paralel evrenler’i konu alan boş ve hoş bir film. Kişisel tercihim olmadığını vurguladıktan sonra tahminimi söyleyeyim. En İyi Film Ödülü’nün “Her Şey Her Yerde Aynı Zamanda”ya gitmesi büyük olasılık.

Oysa, sinema sanatına bir saygı sunuşu olan “Fabelmanlar”, yükselme hırsını kontrol edemeyen, egosu tavan yapmış bir sanatçının dünyasını anlatan “Tar”, İrlanda kültürü üstüne metaforik bir anlatı olan “Inisherin’in Cadıları” (Banshees of Inisherin) ve müthiş bir roman uyarlaması “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” gibi dört çok iyi film var, on aday arasında. Hangisi Oscar’ı alsa itirazım olmaz. Umarım, “Her Şey Her Yerde…” tüm ödülleri silip süpürmez de, bu filmlere de birkaç ödül çıkar.

LONCALARIN TERCİHLERİ

En İyi Film, En İyi Animasyon ve En İyi Uluslararası Film dallarındaki (ki bu dalda 90 kadar ülkenin gösterdiği adaylar arasından önce 15 film seçildi, sonra bu liste 5’e indirildi) oylamalar Akademi üyelerinin tümüne açık, diğer dallardaki (özgün ve uyarlama senaryo, görüntü yönetimi, kurgu, sanat yönetimi, kostüm tasarımı, makyaj ve saç, müzik, ses tasarımı) kısa listeler ise o daldaki ‘lonca’ların üyeleri tarafından belirleniyor. Bu yüzden adaylarla loncaların verdiği yıllık ödüller genellikle örtüşüyor. “Her Şey Her Yerde….”nin yönetmenleri Daniel’ler, En İyi Film ödülünü bu filme veren loncalar tarafından En İyi Yönetmen olarak seçildi geride bıraktığımız aylar içinde. Bu yüzden Oscar’larda da ipi göğüsleyecekleri tahmin ediliyor. İkinci olasılık ise, üç Oscar’a sahip Steven Spielberg’in dördüncü Oscar’ını kazanması. Filmin Altın Kürelerde En İyi Dram Filmi seçildiğini unutmayalım. En İyi Yönetmen dalında aday gösterilen beş yönetmen arasında, Daniel’lerin ve “Fabelmanlar”ın yönetmeni Spielberg’in yanı sıra, “Inisherin…”in yönetmeni Martin McDonagh, “Tar”ın yönetmeni Todd Field ve “Top Gun: Maverick”in yönetmeni Joseph Kosinski yer alıyor. Benim tercihim McDonagh olurdu. Spielberg’e de itirazım olmaz elbette.

BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEYLER

Oyunculuk dallarındaki adaylara gelirsek... Kadın oyuncuların hepsi de çok başarılı. Ama, ödül “Her Şey Her Yerde….”nin başrolündeki Michele Yeoh ile “Tar”da bir orkestra şefini yorumlayan Cate Blanchett arasında. “Kadın Kral: Ölümsüz Wakanda”daki rolüyle Viola Davis’in bir sürpriz yapması zor görünüyor. “Her Şey Her Yerde…” hayranları Yeoh’tan yana; ben tercihimi Blanchett’ten yana yapıyorum. Erkek Oyuncu olarak “Elvis” deki rolüyle Austin Butler favori gösteriliyor, muhtemelen alacak. Ama, “Balina” rolünde Brendan Fraser. “Living”de Bill Nighy ve “Inisherin…”de Colin Farrell’in mükemmel yorumlarının altını çizmek isterim. Üçü de, Oscar’ı hak eden oyunculuklar. Oy vermek durumunda kalsam çok zorlanırdım, muhtemelen Farrell derdim. Yardımcı oyuncular arasında, “Her Şey Her Yerde…”nin iki oyuncusu Ke Hoy Quan ile Jamie Lee Curtis, “Inisherin..”in oyuncuları Barry Keoghan ve Kerry Condon öne çıkıyor. Ama, tahminim Yardımcı Kadın’da “Kara Panter...”in oyuncusu Angela Bassett’in, Yardımcı Erkek’te Barry Keoghan’ın Oscar’ları kucaklayacağı yönünde.

Diğer kategorilere de kısaca değinelim. En İyi Uluslararası Film dalının beş adayı da iddialı yapımlar. Ama, “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”un aralarından sıyrılacağını sanıyorum. Unutturulmaya çalışılan cunta sorumlularının üzerine cesaretle giden bir savcının öyküsü olan “Arjantin 1985”i anmadan geçmek istemem. En İyi Uzun metrajlı Canlandırma (Animasyon) Oscar’ının Guillermo del Toro’nun Pinokyo’suna gideceği kesin gibi… Özgün Senaryo Oscar’ını “Inisherin…”le Martin McDonagh’ın, Uyarlama Senaryo Oscar’ını “Kadınlar Konuşuyor”la Sarah Polley’in almasından yana gönlüm, ama Uyarlama dalında “Batı Cephesi..”nin şansı da oldukça yüksek görünüyor. Görüntü Yönetmeni olarak “Batı Cephesi…” ile James Friend ve “Elvis”le Mandy Walker çok şanslı görünüyor. Tercihimi Walker’dan yana kullanırım. Kurgu’da “Her Şey Her Yerde…”, Özgün Müzik’te ve Yapım Tasarımında “Babil”, Ses Tasarımında “Top Gun: Maverick”, Görsel Efektler’de “Avatar: Suyun Yolu”, Makyaj’da “Balina”, Kostüm Tasarımı’nda ve Şarkı’da (“RRR”ın şarkısı alacak gibi görünüyorsa da) “Kara Panter…” benim açımdan öne çıkan filmler. Bakalım Akademi üyelerinin tercihleri ne yönde olacak?