Kolçak, şiirinde umudun yeri için, “Acı ve ölüm gibi insan hayatını tamamlayan, olmazsa olmaz gerçekliklerin, çıkmazların, karşısında yer alması gereken yegâne olgunun umut olduğunu düşünüyorum” diyor.

Her şey şiirin bilincine varmakla başladı...

KADİR İNCESU

Cenk Kolçak, gelecekte herhangi bir zamanda dünden bugüne söylenmemiş sözler kalmasın diye yazıyor. Kolçak ile Öteki Yayınları tarafından yayımlanan “Akbabalar Çağında” kitabı üzerine söyleştik.

Yazmaya istekli, hevesli hemen hemen herkesin ilk göz ağrısıdır şiir… Bu durum çoğu zaman bilinçli tercih olamayabilir. Şiir sizdeki etkisini nasıl gösterdi?

Kuşkusuz her şey, şiirin bilincine varmakla başladı. Şiirin kendimi ifade etmek ve kendimi gerçekleştirmekteki en iyi yol olduğunu fark ettiğimde ufak tefek kırıntılar düşürmeye başladım soframdan. Bu, 2010’lu yılların başlarına denk gelse de öncesinde lise ve üniversite yıllarımdaki okumalarımın tercihen şiir ağırlıklı olması, edebiyat icra edene kadar iyi bir şiir okuru olmamdaki en önemli etkenlerden biri oldu.

Zeytin Koparan Yüzüm şiirinizdeki “Yüzümse, genç bir kızın kimsesiz meydanlarda / Saçlarına karanfil takması gibidir / Öyle ümitli, öyle diri” dizelerinizdeki gibi umudu, şiir anlayışınızın önemli bir parçası olarak değerlendirebilir miyiz?

Umut, şüphesiz ki şiirimin soyut anlamda özünü oluşturan unsurların en başında yer alıyor. Acı ve ölüm gibi insan hayatını tamamlayan, olmazsa olmaz gerçekliklerin –çıkmazların- karşısında yer alması gereken yegâne olgunun umut olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi de şiirlerime nakşedebilmenin yollarını arıyorum.

Deneyimleriniz ve yaşamınızın şiirlerinize yansıması oluyor mu?

Pek tabii oluyor, olmalı da. Birey varlığıyla bir bütündür. Yaşadıklarımın, okuduklarımın ve imgesel dünyamın bir toplamını yansıttığını düşünüyorum şiirlerimin. Kaldı ki üreten kimseler arasında bunun aksini düşündüğünü söyleyenler olabilir mi, pek bilemiyorum. En azından kendi açımdan şunu açıkça ifade edebilirim ki; yalnızca masa başında oturup, perde arkasından kurduğum bir evren değil Akbabalar Çağında şiiri.

Şiire bakışınızın, poetikanızın oluşmasında neler etkili oldu?

Sokağın içinden, meydanlardan, parklardan ve köşe başlarından yükselen bir ses oldu Akbabalar Çağında. Gittikçe samimiyetini yitiren bir çağda; toplumsal eşitsizliğin, eril tahakkümün ve totaliter düzenin hüküm sürdüğü bir coğrafyada hayat sürmeye çalışan bireyin, tüm bu yıkıcı göstergeler karşısında kapıldığı yabancılık hissine yöneldim biraz şiirlerimde. Ne kadar yansıtabildim bilmiyorum ama kitapta karşılaştığımız karakterlerin hemen hepsinin bir anlam arayışı içerisinde olduğunu öne çıkarmak istedim. Bu tutum, genellikle serbest ve öyküleyici bir dille anlatılmış olsa da, yer yer geleneğe yaslanan şiirlere rastlamak da mümkün.

Okurun, şiirin şairdeki anlamına ulaşması/ulaşamaması şairi etkiler mi?

Yarattığınız anlamın sizde yeri olan bir geçekliği barındırdığına ve bir içgörüyle birlikte kendini tamamladığına inandığınız zaman, okurun, şiirin şairdeki anlamına ulaşıp - ulaşamamasını pek düşünmezsiniz. En azından ben buna inandığım için düşünmüyor, mamafih etkilenmiyorum.

Şiirinize eleştirel bir bakışınız da var. Pek alışıldık bir durum değil.

Bir geleneği yıkmak için, o geleneği çok iyi tanımanız / bilmeniz gerekir. Bu, sadece edebi geleneklerle sınırlı kalmayıp hayatımızdaki her şey için böyledir: Toplumsal yargılar, inanç ve tepeden indirilmiş ahlâk… İnsan hayatını çevreleyen tüm bu dış uyaranları, özellikle üçüncü –son- bölümü oluşturan ve kitabın da adını aldığı Akbabalar Çağında şiirinde sorgulama yoluna gittim. Burada şiir personasının toplumsal değerleri sorgulama biçimi, onları ahlaki olarak anlamlandırıp – anlamlandıramamasının bir parçası olarak tezahür ediyor. Bunu yaparken de kendi kurduğu dili ve şiir anlayışını sürekli yıkıp yeniden inşa etme hevesinde olduğunu söyleyebilirim.

İlk kitabınızla ödül de aldınız. Etkisi ne oldu?

Evet, seçici kurulun oy birliğiyle 2019 Ruhi Türk Yılmaz Sanatevi Şiir Ödülü’ne layık görüldü. Şiir ödüllerinin, şiirin dolaşımda olmasına ve görünür kılınmasında önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Özellikle de gerçek edebiyat eserlerinin, popüler kültürün yol açtığı ‘bazı’ kalabalıklar arasında az görünür hale geldiği günümüzde ne yazık ki sadece şairin /yazarın tek başına çabası yeterli olmuyor. Ödülden kendi payıma düşeni söyleyecek olursam; bu vesileyle bir kişiyi bile şiirle tanıştırıp, bu deryadan bir damla sıçratabildiysem ne mutlu bana…